"GENOCİDE'' ve onunla
ilgili sözcükler hakkinda
Sayin Arkadaşlar,
Bilindigi üzere
yakin geçmişin en çok konuşulan konularindan biri "Ermenilerden
özür dileme kampanyasi" oldu. Saşkin ördegin suya daliş misali
yapilan, üstü örtülü ve dolayli bir şekilde, Türkleri yapmadiklari
uyduruk bir suçu kabul etmeye davet eden, haksiz yere suç altina giren bu özür
kampanyasi Türk insaninin hakli karalamalarina ve kinamalarina mashar
oldu.
"Genocide" (soykirim)
sözcügü tanimlamasi ile Türklüge yüklenmek istenen bu suç elbette ki hiç bir
şekilde kabul edilemez. Ben bu yazimda, daha çok "genocide" ve onunla ilgili başka sözcüklerin
dilcilik bakimindan kökenini sizlerle paylaşacagim.
Emekli Büyükelci Sayin Şükrü M. ELEKDAĞ'in "Soykırımı Kabul
Kampanyası..." başlikli 24.12.2008 tarihliCumhuriyet Gazetesindeki yazisinda, "genocide" konusuyla
ilgili olarak başka sözcükleri de belirttiler. Aşagiya aldigim şu alintida Sayin Elekdag şöyle yaziyor [ http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=em&xl=empopup&em=cu/cumhuriyet/w/c0205.html ]:
"Bu deyimlerden en önemlisi “Büyük Felaket” deyimidir. Bu deyim Ermenicede, 1915 olayları için
soykırım anlamında kullanılan “Medz
Yeghern”nin Türkçe
çevirisidir. Yani, “Medz Yeghern” ile soykırım eşanlamlıdır. Yahudiler,
nasıl “holocaust” yerine çoğu zaman İbranice “shoah” deyimini kullanıyorlarsa, Ermeniler de soykırım
yerine “Medz Yeghern” deyimine başvurur ve “Büyük Felaket”i soykırım tanımıyla tamamen örtüşen bir
ifade olarak kabul ederler. Nitekim, Papa Jean Paul II’nin Erivan’da 2001’de soykırım anıtını
ziyaret ettiği zaman duasında “Medz Yeghern” kurbanlarından söz etmesi, Ermeni yöneticilerle kamuoyunu
tatmin etmiştir. Ermeni yazarların, İngilizce ve diğer
yabancı dillerde yayımlanan kitaplarında da ve hatta bu
kitapların başlıklarında “Medz Yeghern”, İngilizce “genocide” yani soykırım sözcüğüyle eşanlamda
kullanılmıştır."
Burada
belirtilen ve hepsi de “Büyük Felaket” anlamli olan “genocide”, “holocaust” ve “Medz
Yeghern”sözcüklerinin nasil
yapilmiş oldugunu bilmek Türk dünyasi için göz açici niteliktedir. Gerçekte
bu sözcüklerin hepsi Türkçe deyimlerin kirilip yeniden düzenlenmesi
neticesinde, ("anagram" yapma), ortaya
çikmiş Türkçeden yapma sözcüklerdir. Kelime yapisi bakimindan Türkçeden
uzaklaştirildiklarindan sanki yabanci dillerin sözcükleri imişler gibi
dünyaya tanitilmişlardir. Daha dogrusu Türkçeyi kullanarak gizlice
sözcükler ve diller üretme oyunlarinin neticesidirler.
Sözlüklerde
tanimlandigina göre, "genocide" sözcügü Greek GENOS yani Türkçe "irk, cins" anlamli
sözcük ile Latince CIDE yani "öldür" anlamli sözcügün birleştirilmesinden
yapilmiş bir sözcük oluyor. Bir kaynakta verilen tanimlaama
Ingilizce olarak söyledir:
[genocide :
1944, apparently coined by Polish-born U.S. jurist Raphael Lemkin in his work
"Axis Rule in Occupied Europe" [p.19], in reference to Nazi
extermination of Jews, lit. "killing a tribe," from Gk. genos "race,
kind" (see genus) + -cide, from
L. -cidere "kill,"
comb. form of caedere "to
cut, kill" (see concise). The proper formation would be *genticide. http://dictionary.reference.com/browse/genocide ].
Ben bu ad-olgusunun, diger bir deyimle "etimolojisinin"
dogruluguna inanmiyorum. Söyleki:
1.
GENOCIDE sözcügü
harf-be-harf "GENO-CIDE"
yahut "CENE-GIDO" şeklinde
deşifre edilip yeniden dizildiginde ve de Türkçe olarak okundugunda,
ifadenin Türkçe "CANA
KIYDI" ve/veya "CANI
KIYDI" deyimi oldugunu
görürüz. Bu Türkçe tanimlamalar "insanin
canina kiyma, insan kesimi, kirimi veya kiyimi" anlamli olup "GENOCIDE" kavramini Türkçe
dille tanimlar. Burada dikkat edilmelidir ki GENO yahut GENOS diye bilinen ve
Grek diline ait diye tanimlanan sözcük aslinda Türkçe CAN sözcügünün CANA şeklidir
ve CIDE sözcügü ise
Türkçe KIYMAK fiilinden KIYDI deyimidir.
Türkçe "SOY
KIRIM" ifadesi "GENOCIDE" kelimesinin
tercümesidir. Buna ragmen
dikkat edilmelidir ki gösterdigim bu açiklama, yani "CANA
KIYDI" yahut "CANI
KIYDI" deyimleri, "GENOCIDE" kelimesinin
Türkçeye tercümesi olmayip bu Ingilizce kelimenin yapilişinda
kullanilmiş temel Türkçe metindir. Diger bir deyimle, bu Ingilizce
kelimenin asli Türkçeden alinmiş ve
degiştirilmiş bir
deyimdir. Bu açiklama, "Ingilizce" diye bilinen bu sözcügün "anagram" yapma yoluyla Türkçeden yapilmiş
oldugunun delili ve isbatidir.
Bilindigi
üzere, Türkçe CAN sözcügü "hayat,
ruh, insan, yaşayan varlik, kişi, şahis, birey, aile
(sevdiklerimiz) ve kişinin ait oldugu boy ve millet" şeklinde
çok çeşitli anlamlari olan bir Türkçe
sözcüktür. Eskiden kişinin hangi CANdan
(boydan, soydan) yahut hangi CINSden (ulusdan) oldugunu tanimlayan sözcüklerden
biridir.
Latince GENS sözcügü
Ingilizce olarak "a
clan, stock, people, tribe, nation; an offspring, descendant;
country" anlamlarinda,
yani "yeni nesil oglanlar (clan), ev halki, aile,
nesil, boy, ayni soydan olanlar, ayni millet ve ayni ülkeden olanlar" anlamli bir
sözcük olup, dilcilerin bizleri yaniltmasina ragmen, Türkçe CANsözcügüdür.
Dikkat edilmelidir ki CLAN sözcügü dahi
Türkçe OKLAN (OGLAN) sözcügü olupbu
da bir aileden dogan yeni nesil aile kollarina
ait ogullari tanimlar. Bu sözcük dahi
başindaki O ünlüsünün düşürülmesi ve de Türkçe K harfinin C'ye
çevrilmesiyle ile CLAN şeklinde
Türkçeden yabancilaştirilmiştir.
Bunun
gibi, Avrupa dillerine aitmiş gibi gösterilen Grekce "GENOS" ve Latince "GENUS" sözcükleri de
Türkçe hem CAN ve hem de CINSI
(CINSU) sözcüklerinden
türetilmiş ve ayni anlamli
sözcüklerdir. Böylece bu iki sözcügün asli Türkçedir.
Bilindigi
üzere KIYIM ve KIYDI sözcükleri
Türkçe KIYMAK (dogramak,
parçalamak, kesmek) anlamli fiilden türetilen sözcüklerdir.
2.
HOLOCAUST sözcügü "OLO-CASHTU" , C = K,
şeklinde deşifre edilip yeniden dizildiginde ve de Türkçe olarak
okundugunda, HOLOCAUST sözcügünün
aslinin Türkçe "ULU
KESIDÜ" yani "büyük
kesidi, büyük kirimdi, büyük kiyimdi, büyük bir öldürme olayidi" anlamli bir
Türkçe deyim oldugunu görüyoruz. Görüldügü üzere bu Türkçe tanimlama da HOLOCAUST kavramini
tanimlar. Bu açiklama da HOLOCAUST sözcügünün
Türkçeden "anagram" yapma yoluyla
yapilmiş oldugunun isbatidir. Böylece bu Ingilizce sözcük te asli Türkçe
olan ve Türkçeden yapilmiş yapay bir sözcüktür. Bu sözcükteki
sessiz H harfi sahte bir harf olup yerine göre H, I ve E harflerinin yerini
alabiliyor. Harfin bu çok kimliligi Grek alfabesinden kaynaklanir.
Grek (Rum) alfabesinin bir sürü çok kimlikli ve kaypak harflerle
donatilmiş olmasinin maksadi Grek dilinin Türkçeden yapiminda kullanilan
Türkçe sözcük ve deyimleri taninmaz şekilde gizlemek içindir. Bati
dilleri Türkçe sözcük ve deyimleri (tanimlamalari) kirip yeniden
düzenleme yoluyla kendilerine sayisiz sözcükler ve de diller
türetmişlerdir.
3. Ermeniceye
atfedilen "MEDZ
YEGHERN" deyimi
harf-be-harf "ZEYMH-GERDEN" şeklinde
deşifre edilip yeniden dizildiginde ve de Türkçe olarak okundugunda,
ifadenin Türkçe "SOYUMI
GIRDIN" yani "soyumu
kirdin" anlamli bir
deyim oldugunu görüyoruz. Belli ki birileri bu Türkçe "SOYUMI
GIRDIN" tanimlamasini
bilinçli şekilde kirip yeniden
dizerek ve bazi harflerini de degiştirerek "MEDZ
YEGHERN" şekline
sokmuştur. Böylece,
aslinda Türkçe olan bir deyim "Ermeniceleştirilmiştir". Bu açiklamamiz
da "Ermenice" diye halka
yutturulan MEDZ YEGHERN sözünün
Türkçeden "anagram" yapma yoluyla
yapilmiş oldugunun isbatidir.
Ayrica, "MEDZ
YEGHERN" sözcügü,
gerçekte "Ermeni" çetecilerinin Türklere karşi yaptigi arkadan
vurma ve toplu kirim suçunu bir iftra şeklinde degiştirip Türklere
yüklemenin ve alişkanlik haline gelmiş bir dil oyunbazliginin göstergesidir. Bu oyun, şer ve iftira ile, Türk tarihini
karalamayi, Türk tarafini töhmet altinda tutmayi ve kendilerine suçlu olduklari
zannini ve ezikligini aşilamayi amac yapan bir oyundur. Kendilerine karşi düzenlenen hain sahte oyunlardan korunmak ise
Türk milletinin hakkidir. Diger taraftan, suçsuz oldugu halde, uyduruk
bir suçu "yaptim" diye kabullenip özür dilemek ise safligin aptalliga
varan en zirvesi olur.
Burada şuna da
dikkati çekmek gerekir ki "ERMENI" diye tanimlanan halk gerçekte
kendisini "ERMENI" adiyla tanimlamaz. Onlar kendilerini HAY yahut
HAIK (HAYIK) seklinde tanimlarlar. Örnegin,
"ERMENISTAN" adi yerine HAYASTAN deyimi kullanilir ki bu da Türkçe
"AYISTAN" deyiminin yozlastirilmis seklidir. Bu ad bilhassa bütün
Christian (Kristiyan) dünyasinda oldugu gibi, dini inançlari geregi hem
"KARA" kavrami ve hem de "KARA AY" kavrami ile ilgili bir
tanimlamadir.
"ERMENI" (ARMENIAN) sözcügünün kendilerine HAY yahut
HAYIK diyenlerin adi gibi tanitilmasi Avrupa dini ve siyasi sisteminin Türk
dünyasi üzerine oynadigi oyunlardan biri olmalidir.
Yukarida verdigim açiklamalardan görüyoruz ki bu üç ayri
sözcügün her biri Türkçe tanimlamalarin yozlaştirilmasi,
degiştirilmesi, yeniden dizilip gizlenmesi yoluyla Türkçe dilden
yapilmişlardir. Binlerce seneden beri gizlilik içinde yapilmiş olagelen
bu dilcilik aslinda Türkçenin hirsizlanmislardir. Bu dediklerimi dilciler
bilmez. Bilenler de olasilikla itiraf etmezler.
Şimdi
Latince CIDI veya CIDE diye bildirilen
sözcüklerin temeline biraz daha varalim.
Latince sözlüklerde tek basina CIDE yahut CIDI bulunmamakla
beraber, bu sözcügü bünyesinde tutan şu sözcükler vardir: OCCIDO,
OCCIDERE, OCCIDI, OCCASUS ve OCCISUS. Bu sözcüklerin
anlami da "yikma,
yok etme, öldürme, kesme, tahrip etme" gibi
anlamlarinda verilmektedir.
[occido, occidere, occidi, occasus (fall, fall down; perish, die, be
slain; be ruined/done for, decline, end);occido, occidere, occidi,
occisus (kill, murder, slaughter, slay; cut/knock down; weary, be the
death/ruin of; http://ablemedia.com/ctcweb/showcase/wordsonline.html)].
Bu bilgilerin işiginda:
4. OCCIDERE deyimi "OC-CIEDER", C = K, şeklinde dizilip Türkçe
okundugunda sözcügün
aslinin Türkçe
"ÇOK-KIYIDIR" anlamli deyim oldugu görülür. Türkçe kaynaktaki Ç harfi
düşürülmüştür.
5. OCCASUS deyimi "SOC-CASU", C = K, şeklinde dizilip Türkçe
okundugunda sözcügün
aslinin Türkçe
"ÇOK-KESÜ" (ÇOK KESI) anlamli deyim oldugu görülür. Türkçe
kaynaktaki Ç harfi S harfine degiştirilmiştir.
6. OCCISUS deyimi "SOC-CISU", C = K, şeklinde Türkçe "ÇOK-KESÜ" (ÇOK KESI) anlamli deyim oldugu görülür. Türkçe kaynaktaki
Ç harfi S harfine degiştirilmiştir.
7. OCCIDO deyimi "OC-CIDO", C = K, şeklinde Türkçe "ÇOK-KIYDU" yahut "ÇOK
KIYIDI" anlamli deyim oldugu görülür. Ve nihayet,
8. OCCIDI deyimi "OC-CIDI", C = K, şeklinde Türkçe "ÇOK-KIYDI" yahut "ÇOK
KIYIDI" anlamli deyim oldugu görülür.
Görülüyor
ki bu "Latince" sözcüklerin hepsi Türkçe deyimlerin degiştirilip
yeniden düzenlenmesiyle yapilmiş sözcüklerdir. Onlarin yapiminda
Türkçe ÇOK, KIY, KIYI, KIYDI, KIYIDIR, KES, KESI
ve KESIDI sözcükleri kullanilmiştir. Dil degiştirme teknigi ile, eski Tur/Türk/Oguz dünyasindan, çok başarili bir şekilde, medeniyet aşirmasi yapilagelmiştir.
Yukaridaki açiklamalarimzin dogrulugunu daha da pekiştirmek
için, Latincede birisinin öldürüldügünü anlatan sözcükler arasinda, Türkçeden "anagram
yapma yollu" yapilmiş bir kaç sözcük
örnegini daha görelim:
9. Latin dilinde TYRANNICIDA şeklinde
bir sözcük vardir ve güya "tyrant" yani
diktator (despot) bir idarecinin
öldürülmesi anlaminda tanimlanir. Bu sahte bir tanimlama olup gerçekte
eskiden Avrupanin yerli halki olanTURANLILARA yapilan
soykirimin adidir. Şöyle ki:
TYRANNICIDE deyimi "TYRANNI-CIDE" yahut "TYRANNE-CIDI", C= K, seklinde
deşifre edilip Türkçe olarak okundugunda, ifadenin Türkçe "TURANNI KIYDI" yani "Turanli
kiydi, Turanli öldürdü, Turanliya soykirim yapti" anlamli bir
Türkçe deyim oldugunu görüyoruz. Turanli yerlilere tatbik edilen SOYKIRIM
olaylarini gizlemek için sözcüge atfedilen anlam degiştirilmiş ve
böylece kirimin kime karşi yapildigi
gerçegi gizlenmiştir. "Turanliyi
kiyma" soykirim
olaylari Avrupaya sonradan gelip yerleşen gezgincilerin getirdikleri
"Yele" (Firtinaya) ve de "Kara" ya inanan bir dinin
yayilişi ile eski Avrupa cografyasini Turanli Tur/Türk/Oguz insanindan temizleme
işlemleridir.
10.
Latince sözlüklerde verilen MATRICIDE ve MATRICIDIUM (slaying of mother by her son) yani oglunun
annesini öldürmesi, PATRICIDA (one who
murders his father) yani birisinin
babasini öldürmesi anlamlidir.
Latince MATRICIDE deyimi harf-be-harf "MATER-CIDI", C
= K, seklinde Türkçe
okundugunda sözcügün
aslinin Türkçe "aNATIR-KIYDI"
(ANASINI KIYDI, ANAYI KIYDI)) anlamli deyim oldugu görülür. Bu sözcügün yapilisinda, Türkçe
metindeki N harfi M harfi ile
degiştirilmiştir. Zaten "MATER"
(MOTHER) sözcügü de
Türkçe "ANADIR" sözünden
yapilmiş bir sözcüktür.
11. Latince MATRICIDIUM deyimi harf-be-harf "MATIR-CIUDIM" yahut "MATIR-CIIDUM", C = K, seklinde dizilip Türkçe okundugunda sözcügün
aslinin "aNADIR KIYDIM" (ANADIR
KIYDUM, ANAMDIR ÖLDÜRDÜM) anlamli deyim oldugu
görülür.
12. Latince PATRICIDA deyimi harf-be-harf "APATR-CIDI", C = K, seklinde dizilip Türkçe okundugundasözcügün aslinin "APADIR
KIYDI" (babadir kiydi, babasini kiydi, babasini öldürdü) anlamli deyimden yapilmis oldugu görülür.
13. Latince SUICIDIUM ve
SUICIDII (suicide) yani kendini öldürme anlamli bir sözcük oluyor. [http://www.archives.nd.edu/cgi-bin/wordz.pl?english=SUICIDE] .
Ilginçtir ki Latince SUI sözcügü
Ingilizce olarak "of
himself, herself, itself, themselves" şeklinde
veriliyor yani kişinin "kendisini" tanimliyor.
Bu sözcuuk ve onun tanimlamasi çok ilginçtir; zira SUI sözcügü
Türkçenin"ÖZI" (ÖZÜ) sözcügünün
degiştirilmiş halidir. Bu bilginin işiginda
şimdi Latince SUICIDIUM ve SUICIDII sözcüklerini inceleyelim.
Latince SUICIDIUM deyimi harf-be-harf "USI-CIIDUM" şeklinde dizilip Türkçe okundugunda sözcügün aslinin "ÜZE KIYDUM" (ÖZÜME
KIYDIM, KENDIME KIYDIM, CANIMA KIYDIM) anlamli degim oldugunu görüyoruz.
Bunun gibi SUICIDII sözcügü de "USI-CIIDI" şeklinde dizilip Türkçe
okundugunda aslinin Türkçe "ÖZE
KIYDI" (özüne kiydi, kendine kiydi, canina kiydi) anlamli deyim oldugu görülüyor. Elbette ki Ingilice SUICIDE sözcügü de aynen bu
anlamli olup o da Türkçeden yapilmiş ve yabancilaştirilmiş bir
sözcükdür.
14. Son
olarak Grekce GENOKTONIA, (genocide) anlamli sözcük, "GANO-KEITON" şeklinde dizilip Türkçe okundugunda sözcügün
aslinin "CANA KIYTUN" yahut ta "CANI KIYDUN" deyimi oldugunu görüyoruz. Grek
alfabesinde 3. harf "gamma" harfidir ki C harfi yerine oldugu gibi
yaziliş şekli ile hem G ve hem de Y şeklinde
degerlendirilen çok kimlikli bir harfdir.
***
Dikkat edilmelidir ki "Avrupa" dillerine
ait bu sözcüklerin hepsinin asli Türkçe deyimler olup bu deyimler "anagram yapma yollu" degiştirilmişler
ve Türkçeden uzaklaştirilmişlardir. Bu açiklamalarin hiç birisi
tesadüflerin yahut benzetmelerin neticesi degildir. Degiştirilen bir
Türkçe deyimin harfleri ve anlami yeni üretilen sözcügün içinde sakli
kaldigindan, bilgi yoluyla onlari bulup asil Türkçe metni yeniden gün işigina
çikarmanin neticesidir.
Bütün bunlarin
anlami sudur: Geçmişte binlerce sene, GÖK-TANRI, GÜN-TANRI ve
AY-TANRI kavramlarina inanan eski Tur/Türk/Oguz insaninin geliştirmiş
oldugu "TURAN" medeniyeti dünyanin en eski medeniyeti idi ve Türkçe o
medeniyetin dünya çapinda dili idi. Bu medeniyet ve Türkçe dilin sözcük ve
deyimleri "Kara'ya" (yani "kötülükleri temsil eden bir kavram)
ve "Yel'e" (Firtinanin yikici gücüne) Tanri diye inanan bazi
gruplarca yagmaya ugratilmiştir. Türkçe çalindigi gibi eski Türk
dünyasinin medeniyeti, zihinsel üretileri, töreleri dil degişimine
ugratilarak Türklükten hem kaçirilmiş ve hem de
çikarilmişlardir. Bu arada Turan insanlari her firsatta bahanelerle
zorlanmiş, hem soykirima hem de kimlik degiştirmelerine
ugratilmişdir. Bu gibi oyunlari günümüzde de görmekteyiz.
Örnegin Dogu Anadolunun özbe öz Türk insani, misyoner gruplarca üretilen ve
"KÜRTÇE" diye kendilerine aşilanan yine Türkçeden yapilmiş
bir dilin etkisiyle kendi kimliklerinden koparilmakta ve Türklükten
uzaklaştirilmaktadirlar. Dikkat edilmelidir ki çok güclü bir
konuşma araçi olan DIL Türk insanini bölüp birbirine düşürme ve
Türklügü yok etme araci olarak kullanilmiştir ve kullanilmaktadir.
Bu gizli tertipler tarihte hep böyle olagelmiştir. Türk
siyasetcileri bu kavrami bilmediklerinden ve de anlayamadiklarindan ellerine
başkalari tarafindan tutturulan "DIL" tüfegi ile yine
kendilerini kendi ayaklarindan vurmaktadirlar.
Şunu da hatirlamak gerekir ki binlerce seneden beri Türk
dilini kaçirip kendilerine çeşitli diller yapan bir sistemin izleyicileri
için, Türklere uyduruk bir "soykirim" iftirasinda bulunmalari pek zor
bir iş olmasa gerek. Gerçekte, Türklere yüklenmek istenen
"sokirim" iftirasi, kendilerinin Türklere karşi yaptiklari kirim
olaylarinin yönünü degiştirip, Türkleri temelsiz bir "soykirim"
suçu ile suçlama oyunudur. Bu geçmişin derinliklerinden beri süre gelen
Türkleri karalama alişkanliginin bir neticesidir.
Yazimi
kapatirken şunlari da dikkatinize getirmem yararli olur görüşündeyim:
Bildirildigine
göre Grek dili M. Ö. ikinci bin yilin başlarinda, yani 4000 sene evvel,
konuşulmaya başlanmiş bir dil olarak tanitilir. Bunun gibi
Latince de en az 2500 yil evvelinden konuşulan bir dildir. Halbu ki
bu dillerin ikisi de, bu dillere ait pek çok
sözcügün çözümünden (deşifre edilişinden)
anlaşildigi üzere, Türkçeden
yapilmiş dillerdir.
Peki, hani bize Türklügün M. S. 1071 de tarih sahnesine çikdigi,
Anadoluya ilk defa o zaman geldigi ve Türkçenin çok yeni bir dil oldugu
safsatasi hep anlatila geldi ve dünyanin olasilikla en eski dili olan Türkçenin
son 2000 yilin diliymiş gibi tanitildi. Avrupali dilciler ve
tarihciler hep beynimizi yikadi. Eger Türkçe bu kadar yeni bir dil
idiyse, neden bu "Grek" ve "Latin" sözcüklerin içinde hep
Türkçeyi buluyoruz? Bence bu sorunun gerçek yaniti şunlardir:
-
Türkçe dillerin temeli olan bir ANA dildir.
-
Türkçe "BIR ATA" dildir. Başka deyimlerle,
"PROTO" (BIR OD O) yani "BIR UTU" (BIR GÜNEŞ)
DILIDIR.
UTU Türkçenin Sümer agzinda
GÜN-TANRI'nin (GÜNEŞ'in) adidir. Bilindigi üzere GÜNEŞ BIR ODTUR.
-
Türkçe çok eski bir dünya dilidir.
-
Türkçe, geçmişi onbin seneyi çok aşkin olan ve olasilikla son Buzul
Çagina kadar uzanan bir dildir.
-
Türkçe en azindan yapay Avrupa dillerinin ve de Sami dillerin temelinde yatan
bir dildir.
-
Türkçe tek heceli, eklemeli bir dil olup yazinin icadini saglayan ve dünyada
"OKUL" medeniyetini yaratan bir dildir.
-
Eski Türk dünyasinin sözleri diger dillerin yapisinda dondurulmuş halde
gün işigina çikarilmayi beklemektedir.
Aziz Arkadaşlar biliyorum yazim uzadi, tekrarlarim oldu ve olasilikla sizleri yordum. Konunun
önemi nedeniyle ve geçmişte
olanlarin iyi anlaşilmasini saglamak maksadiyla
yaziyi böyle yazmam gerekti. Bu bir kusur ise af oluna.
Selam ve sevgi ile,
Polat
Kaya