Re: Ustunluk/asagilik (mi dediniz? :)) )

--- In b_c_n@yahoogroups.com, Polat Kaya <tntr@C...> wrote:


Sayin Arkadaslar,

Merhaba. Yazilanlardan görülüyor ki konu dagitilip "üstünlük ve
asagilik" gibi baska bir yörüngeye götürülmektedir. Bence bu yanlis
olur. Su hususu belirtmek isterim ki "anagram" yolu ile yapilmis bile
olsa, bir dilden baska bir dil yaratmak pek te kolay bir is degildir.
Çok usta kisilerin kaynak dili çok iyi bilmeleri gerektigi gibi yapmak
istedikleri dil hakkinda da hedeflerinin çok bilinçli bir sekilde
belirlenmis olmasi gerekir. Gerçekte her analizini yaptigim Hint-
Avrupa dillerinden sözcüklerin ne büyük ustalikla yapilmis oldugu
belli oluyor. Kaynak sözün kimligini degistirenlerin bu isi çok
zekice yaptiklarini, kavramlar üzerinde durduklarini ve kaynak sözün
Türkçe kimliginin çok ustaca gizlediklerini görmek bir taraftan
insani hayrete düsürürken diger taraftan da bu isi yapanlari takdir
etmemek elde degil. Belli ki Türkçeyi kirma isi "anagram" çok
bilinçli dilcilerin elinde ustalikla yapilmis. Bu durum karsisinda
onlari asagilamak söz konusu olamaz.

Dilbilmciler Hint-Avrupa, Ural-Altay, ve Semitik dillerin ortak
yönlerinin oldugunu ve böylece tek bir kaynak dilden dogdugunu iddia
ederlerken ben de diyorum ki bu ortaklik var çünkü Hint-Avrupa ve
Semitik diller Türkçeden kirilarak yapilmistir da ondan. Bunu derken
kimseyi asagiladigimiz yok. Bu dedigimizi disardan birisi söylemis
olsaydi, olasilikla pek çogumuz çok rahatlikla hemen kabul ederdik
yahut belki de hiç sesimiz çikmazdi. Fakat ne var ki bunu biz
söyledigimiz de rahatsizliklar ve atalet artiyor.

Türkçenin baska dillere kaynak olabilmesi için ilkin onun evrensel bir
dil olmasi gerekirdi. Bence bu da ancak onun evrensel bir dinin dili
olmasiyla mümkündür. Eski Tur/Türk dünyasinin üçlü Gök-Tanri (TENGRI,
TENGIR, TANGARA, TENGERE) dininin çok eskilere vardigi asikadir. En
azindan Sümerler Gök Tanriya "DINGIR" diyorlardi ve onu da bir "günes"
sembolü ile yazilarinda gösteriyorlardi. Hiç bir dilci kalkip ta
Sümerce DINGIR ile Türkçe TENGIR adlarinin ayni olmadigini iddia
edemez. Sayet bu iki söz bir Gök-Tanri kavraminin (Günes dini)
tanimlamasini yapiyorsa ki yapiyor, o halde Türklerin Gök-Tanri din
kavrami en azindan Sümerlerin yasadiklari zamanlara kadar dayanir.
Ayni din kavramini eski Misirlilarda da görüyoruz. Onlarda da Günese
(ER/RA), Gök-Tanriya AMUN (< Türkçe "U-MAN"), ve OSIR (< Türkçe OS-ER,
AS-ER, US-ER, OGUS-ER) deniyordu. Arastiricilarin yanlislikla
söyledigine göre eski Misirda günese tapmayi ilk defa Misir Hakani
"AKHNATEN" (M. Ö. 1375-1358 yillari arasi) getirmis. Dikkat edilirse
bu ünvan Türkçe "AK-HAN-ATA-AN" deyimi olup, (Ingilizce olarak "White
Lord Sky Father") onu okuyanlar tarafindan taninmaz bir sekilde
Tuurkçeden yozlastirilarak "anagram" okunmustur. Yine ayni ünvanin
ayri bir okunusu "AKHNATON" seklinde olup Türkçe "AK-HAN-OT-AN",
(Ingilizce olarak "White Lord Fire of Sky") deyiminin carpitilmis
halidir. Bu Türkçe sözlü ünvanlar bu Masar hakaninin günese taptigini
ve hem de "firavun" olmasi dolayisiyle kendisini "Gök-Tanri" ve
"Gün-Tanri" (günes) ilan ettigini Türkçe olarak tanimliyor. Halbuki
bütün eski Misirin TUR hakanlari kendilerini hep Gün-Tanri olarak
tanimlarlar. Eski Hindustanda Gök-Tanri "RAMA" diyebilinir ki Bu da
Türkçe R-MA sözünün okunusudur. Böylece, denebilir ki Asyanin bu çok
eski gök dini evrensel bir dindir. OGUZ-ATA Gök-Tanri olduguna göre
onun dili de AGUZ 'dir, ve Gök-Tanri TUR olduguna göre onun dili de
TURSI (Turca/Türkçe) dir. Denebilir ki Orta Asyanin bu göksel dini ve
onu onu çok yakindan izleyen, onun yayilmasini saglayan dili Türkçe de
evrenseldi. Böylece eski Tur/Turk dünyasinin dini ve dili birlikte
dünyaya yayilmis ve binlerce sene yasanmistir ta ki onlarin varligi
baskalari tarafindan durduruluncaya kadar.

Bunun gerçekligini ASYA (ASIA, AS-ÖYÜ) adindan da görüyoruz. Bu büyük
kitaya verilen adin ASYA olusu bir tesadüf olmayip bize çok sey ifade
ediyor.

1. Türkçe "AS" ("BIR", "ESSIZ", "AZ"), Ingilizce olarak "ONE",
"PEERLESS"), Latince "AS" (unity) sözü Türk kültüründe eskidenberi BIR
olduguna inanilan Gök-Tanrinin adidir.

2. "ASYA" adi Türkçe "AS-ÖYÜ" ("AS'in evi", "BIR'in evi")
anlamindaki deyiminden kaynaklaniyor ki bu da Gök-Tanri kavraminin
ilkin ASYA da Türkçe bir dilde gelistigini Türkçe bir dille ifade
ediyor. Baska bir anlami da Göksel dinlerin kökünün, bilinenlerin
aksine, Orta Dogudan ve Semitik kaynakli olmadigini isaretliyor.

3. "ASYA" adi Türkçe "AS-ÖY" ("Essiz Öy") anlami ile Asya
kitasinin muhtesemligini anlatan Türkçe deyim oluyor.

Dikkat edilmelidir ki AS ve ÖY kök sözcüklerinden yapilmis olan ASYA
(AS-ÖY) adindaki bu sözcükler Türkçenin kök sözcüklerindendir. Bu da
Türkçenin, sayisiz örneklerinde oldugu gibi, çok eskilerde tek heceli
kök sözcükleri birbirine yapistirarak (yapiskan, eklemeli)
yapilandirilimis bir dil oldugunun isaretidir. Nitekim, Türkçe en
mükemmel yapida eklemli bir dildir.

Bunlari dile getirmemden maksadim eski Tur/Türk Gök-Tanri dininin ve
onunla birlikte Türkçenin çok eski ve eski oldugu kadar da evrensel
olduklarini göstermek içindir. Böyle bir dilin baska dillerin
bünyesine kaynak olmasi da dogaldir. Biz bu grupta bu gibi halleri
dile getirmeye ugrasirken ve biz kimseyi de asagilamamis degiliz.

Benim yönümden, burada Türkçe ile ilgili kelimeler hakkinda
konusuyoruz. En azindan simdiye kadar 200 kadar çesitli yabanci diye
bilinen sözcüklerin üzerinde teker teker durarak açiklamasini yaptim.
Çok azina arkadaslar degerli fikirlerini söyleyerek olumlu katkida
bulundular. Bunun yaninda bazi arkadaslarca dediklerimizin tümünün
üstünden kara kalemle geçilip, "böyle sey olamaz" denilip karsi
çikildi. Elbette ki o da bir katki ve onu da memnuniyetle
karsilarim. Yalniz ne var ki bunca kelimelerin üzerinde teker teker
konusulmadi ve çok genel olan konusmalarla yetinildi ve göz ardi
edildi.

Benim görüsümde, din ile dil arasinda çok siki bir baglanti var. Din
kavramini anlatan, gelismesini ve yayilmasini saglayan dildir.
Herhangi bir dinin yayilmasi durduruldugunda onu yayan dilin
gelismesi de bir bakima geriler.

Simdilerde oldugu gibi süphesiz ki eskilerde de pek çok çatismalarin
altinda dinler vardi. Hayatta pek çok sartlandirma ve
yönlendirmelerin altinda yatan güc yine dinler oluyor. Insanlari
birbirine düsüren ve birbirine yaklastiran çok önemli bir olay bu din
konusu. Din kavramini politik ve ekonomik güce çevirip ondan
geçmiste ve günümüzde bol bol yararlananlar çok olmustur ve halen de
vardir.

Türkler yönünden onlarin eski üçlü Gök-Tanri dini çok daha gerçekci
ve seffaf bir kavramdi. Çünkü bu din kavraminin temelininde olan
gök, günes, ay, yildizlar, hava, su, dag, deniz ki onlarin gerçek
varligi inkar edilemiyecek sekilde herkesin gözü önündedir, ve
onlarla beraber evrenin yaraticisi diye bilinen ve/veya inanilmis
olan Gök-ATA-Tanri kavrami diger dinlere nazaran çok açik ve gizli
tarafi olmayan bir kavramdir. Eski Tur/Türk dünyasinda her sey dinin
etrafnda döner. Ister Dogu ve ister Bati kaynakli yazilar ve/veya
efsaneler okunsun, görülüyor ki pek çok kavram, adi söylenilmeden, bu
eski göksel Tur/Türk dininin etrafinda dönüyor. Mesela, Kamil Bey
burada bir kaç defa Grekçe diye bilinen "PROMETHEUS" adini kullandi.
Kendi yönümden henüz zamani olmadigini düsünerek suskun kaldim. Buna
ragmen, yine de boynumu uzatarak bu adin hiç te göründügü gibi Grek
asilli olmadigini ve aslinda Türkçe "BIR, METE ve OGUZ" adlarinin
birlesmesinden yapilmis bilesik bir ad oldugunu simdilik dar bir
çerçeve içinde söyleyecegim. Bu görüsm bazilarinin garibine gitse
bile benim için söylenilmesi çok önemli bir konudur. O sebeple dile
getirilmesinde de yarar görüyorum.

PROMETHEUS adi "PR-O-METH-EUS" seklinde parçalarina ayirdigimizda
Türkçe "O BIR METE OGUZ" yahut "BIR METE OGUZ O"deyimi ile
karsilasiyoruz ve bulanik sular aniden duruluyor. Neden? Çünkü
"PIR/BIR" Türkçe sözü Türkçede 'bir' sayisinin adi oldugu gibi Türk
kültüründe Gök-Tanrinin da adidir. Eski Tur/Türk kültüründe
Gök-ATa-Tanri "BIR" oldugundan bu ad BIR adli sayiya da ad olmus.
METE adi eskilerde AY-Tanrinin adi olmakla beraber MA-ATA seklinde
Gök-Tanrinin da adidir. OGUZ adi ise yine üçlü Gök-Tanrinin adi
olmakla beraber Günesin adidir. Ayrica OGUZ adi Tur/Türk insaninin
Atasi (Ceddi) diye bilinir. METE adi Türk HUN Imparatorlugunun
kurucusu olan hakanin adi olarak bilinir. Eski Iranda çok uzun bir
süre hükümranlik sürmüs olan MEDElerin adi da yine METE, MATA
adlarindan gelir. Türk dünyasinda ATA, METE, ve OGUZ adlari enine
boyuna erkek adlari olarak kullanilr. Türkçe "O" sözü çok anlamli bir
söz olup hem isaret zamiridir ve hem de Gök-Tanrinin bir adidir. Eski
Tur/Türk kültüründe Tanrinin binlerce adi oldugu bilinir. Böylece bu
adlar her yönüyle Türkçeyi ve Türk insanini ilgilendirir.

Simdi bu adlari yanyana yazip birbirine yapistirdiginiz da
PIR-O-METE-OGUZ sözü ortaya çikiyor ki bu yapisik bilesik ad
birilerinin çok usta elinde hemen renk ve kalip degistirerek
PROMETHEUS olabiliyor. Onlar bunu kendilerinin çok yetenekli
ve "sofistiike" olduklarina yorup gurur duyarken, biz ise konuya
uzaktan bakmakla yetiniyoruz.

Sözde Grek mitolojisinde, PROMETHEUS bir TITAN dir yani ilahlardan
birisidir. Halbuki biraz yakindan incelendiginde, bence, TITAN sözü
de Türkçe olarak "TETE-AN" yani "GÖK-DEDE" sidir. TITAN sözünün baska
bir anlami da "TETELER / DEDELER" anlamindadir. Zira Türkçe AN sözü
"gök", "zaman" ve hatta "ma-aka-an" seklinde "mekan" (Ingilizce
"space") anlaminda oldugu gibi ayni zamanda eski Türkçenin çogul
ekidir. Tanri adinda var olan "AN" Türkçe sözcügü "zaman (time) ve
mekani (space) da temsil etmesi dolayisiyle "GÖK-ATA-TANRI" ile
aynidir ve ayni yastadir. Sümercede yaratici "Gök-Tanri" nin adi
"ANU" idi. Bütün bunlar günümüz bilim çevrelerinde ilmi çalismalar
neticesi tanimlanan "kozmos" kavramin binlerce sene evvelki TUR
dünyasinda gelistirilmis kavramlaridir. Gök-Tanrinin, zamanin ve
uzayin ayni adla tanimlanmasi çok anlamli olup eski TUR insaninin bu
konularda ne kadar ileri olduklarinin isaretidir.

Böylece, bir TITAN diye tanimlanan PROMETHEUS hattizatinda eski
Tur/Türk dünyasinin kisisellestirilmis ve efsanelestirilmis
Gök-Tanrisindan baskasi degildir. Fakat, ne varki Grek efsanelerinde
PROMETHEUS bu vazifesinden de sözde ZEUS'ün
(Türkçe "AS/AZ-EUS" (Essiz Oguz)) gazabina, insanlara "atesi" verdigi
için, ugrayarak Zeus tarafindan tarafindan atilmistir. Kendisi,
söylendigine göre Kafkas daglarinda bir kayaya baglanarak
cezalandirilmistir. Sonunda "HERKÜL" (< Türkçe "ER-AKLU"
(insan aklinin kisisellestirilmis sekli)) tarafindan kurtarilmistir.
Prometheus Gök-Tanri ve Günes olduguna göre ve günes
te essiz bir ates olduguna göre elbetteki dünyaya atesi veren de o
olmustur. Kendisinin Tanrilik tahtindan insanlara "atesh" verdigi
için azledilmesi bir efsanedir. Elbetteki Günes, eski Tur/Türk
insaninin inandigi "Gök-Tanrilik" rölünde geçmiste oldugu gibi simdi
de devam etmektedir ve gelecekte de milyarlarca sene hükmünü
sürdürecektir. Fakat ne var ki bu efsanevi (yari gerçek yari yalan ve
yaniltici) ifadelerle insanlara Gün-Tanri OGUZ'un bir Tanri olmadigi
telkin edilip menfi propagandasi yapilarak, o Tanrilik tahtindan
indirilmis ve onun yerine baska adlar ve dinler getirilmistir.
Böylece eski dinler yikilmistir ve yerine yeni dinler kurulmustur.

Bence bu Grek efsanesi aslinda Türk dünyasi için çok önemli bir
gerçegi üstü kapali olarak dile getiriyor. Bu olay eski Tur/Türk
dünyasinin üçlü Gök-Tanri OGUZ dininin yikilmasinin ifadesidir. Diger
bir degimle yeni dinleri planliyanlar, eski Tur/Türk dünyasinin göksel
dinini izleyenlerin eski inançlarini terkedip yeni dinlere
katilmalarini saglamak için yarattiklari efsanelerdir.

Dikkat edilmelidir ki yukarida verdigim adlarin hepsi hem Türkçe ve
hem de Türklerle ilgilidir. AKHAN ve KARAHAN adlari Türkçedir. AKHAn
OGUZ un bir adi olup günü, gündüzü, aydinligi, açikligi, dogrulugu,
gerçegi, adaleti ve bunlar gibi bütün iyilikleri temsil eder.
Türklerin KARAHAN adi, Türk mitolojisinde Ogus Han'in
babasinin adi olup, Grekler tarafindan "KARA-HAN-US" (US sahibi
Kara-Han) "KRONUS" a cevrilmistir. Akhan/Karahan ikizi Uzak Doguda
¨lkelerinde "YIN-YENG diye bilinir. Türk Tarihinde "Karahan Devleti"
vardir. Görülüyor ki bütün bunlar hep Gök Tanrinin adlari olup, o
adlari Türk insani kendi insanina ad olarak almis ve hem de onlari
diline ve törelerine katarak muhtesem bir kültür yaratmistir.

Iste bu gibi sebeplerden ötürüdür ki ben yabanci görünen çesitli
sözleri gün isigina getirip sizlerle paylasiyorum. Bence bunlar Türk
dünyasinin geçmisini ilgilendirdiginden, onlarla ilgilenmemiz
elbetteki çok önemlidir diyorum.

Kamil Bey asagidaki yazisinda ADEM ve HAVVA adlarina degindi. Burada
isaret etmek isterim ki her ikisi de, bilinenlerin tersine, Türkçe
kaynaklidir. ADEM sözü ile insanlarin ilk atasi kastedilir. Halbuki
seklen degistirilmis bu sözün Türkçe temeli ATAM/ADAM deyimidir ki
her ikisi de Türkçe olup hem ATAM seklinde yaratici Gök-Tanriyi, hem
insanin kendi Ata'sini (babasini) ve insan olarak ilk çeddini ve hem
de "ADAM" seklinde insan oglunu tanimlar.

"HAVVA" sözüne gelince o insanlarin ilk "ANA"sini tanimlamaktadir.
Türkçede de "Havva anamiz" seklinde olan bu söz aslinda Türkçe
"HAVA" sözünden gelmis olmalidir. Çünkü "HAVA" olmadan canli
var olmaz. Havasiz hiç bir yerde yasanamaz. Böylece, "HAVA" degimi
bir "ana" gibi kisisellestirilmistir. Eski Türk dünyasinin
konusmasinda pek çok cinas ve benzetmeli ima-sözler (mecaz)
kullanilmaktadir. Türkçenin yapisi buna çok uygundur. Ikinci bir
anlaminda "aHa-AV/EV" (ev agasi) Türkçe deyiminin "-A" disilestirme
son eki ile "evin hanimi" anlaminda "ana" yi tanimlar ki o da ADAMin
(ATAMin) karisidir. Ingilizcede "EVE" (diger Bati dillerinde Efe,
Eva, Heva, Hawwah sekillerinde Adam'in karisi) dedikleri de yine bu
Türkçe HAVA ("HAVA U/V" <=> "HAVVA") adindan kaynaklansa gerek.

Bu söylediklerim isitilmis olan izah sekilleri degildir. Onlari
söylemekte ben serbest oldugum gibi, her okuyucunun da müsbet veya
menfi kendi yorumunu çikarmakta serbest oldugu dogaldir. Benim
yönümden onlarin söylenmesinde yarar vardir. Ancak Türkçeyi çok
yakindan ilgilendiren bu gibi hususlari bilirsek Türk dünyasinin
geçmisi hakkinda daha bilgili ve kararli olabiliriz görüsündeyim.

Kalin esenlikle,

Polat Kaya


Kamil KARTAL wrote:
>
> Demir,
>
> Birkac onemli noktaya egilmemis olsan da ellerine saglik gercekten
> harika yazmissin.
>
> Bu noktalari soyle siralayalim:
>
> 1 - Alis-veris, tamam alis-veris de, bu tehlikedeki diller nedir
> acaba, biraz da bundan soz eder misin?
>
> 2 - " " " , bu olen ve artik hicbir insan
> tarafindan anadil olarak konusulmayan diller, yokolmus VE OZELLIKLE
> BUYUK HARFLE YAZIYORUM """YOKEDILMIS""" kulturler nasil olmustur
> acaba?
>
> 3 - " " " , nereye kadar almak ama ver(e)
> memek. Vermedeki yeteneksizlikten mi yoksa karsi tarafin almaya
> tumuyle kapali olmasindan mi acaba bu veremeyis?
>
> 4 - Ustunluk / asagilik mantigi burada sûn'i sekilde birisi ya da
> birileri tarafindan uzun bir sure once gundeme getirildi. Halbuki
> ben boyle bir iddia ile hic karsilasmadim.
>
> Yani kuram sahiplerinin hicbir ifadesi "ustun olmak ya da asagi
> olmak" gibi bir anlam icermezken, kalkip da tartismanin yorungesini
> politik bir yaklasimla buraya cekersek dogru olmaz!
>
> Burada *yanlis anlasilan* sey, Sayin Polat Kaya'nin Turk kulturune
> duydugu hayranlik uzerine kaleme aldigi cok samimi ifadeler
olabilir,
> bunun haricinde hem senin hem de diger uyelerimizin dikkatlerini
> *tekrar* cekmek isterim ki, diger herkesten once ben boyle bir ortam
> olusmasina musaade etmem. Etmem de, nasil etmem?
>
> Nasil ki o tur iletiler gonderilmedigi halde gonderildigini iddia
> edip yorungeyi degistirenleri, tatlidir, "yapmayin, bu dogru degil"
> diye ikaz ediyorsam, icerik olarak boyle bir ayirimcilik yonunde
> ileti gorursem o ileti sahibini de ikaz ederim ;)
>
> Sonra kabak benim basima patlar cunku, hehe! Bir gun birisi kalkip
> der ki,
>
> "...surada soyle soyle bir grup var, bunu da ayrilikci gerilla kamil
> yonetiyor, onu mahkemeye bile cikartmadan idam edelim..." :O) :)),
> hatta :p
>
> Bizler, burada:
>
> dilbilimi, dunya dillerini, ceviri meslegine dair gelismeleri, ve
> benzerî konulari, bilgi ve dusuncelerimizi paylasarak, bunlar
> uzerine tartisarak cesitli yonleriyle tanima;
>
> bu yolla bilinclenme;
>
> ve ileriki asamada ozellikle cevirmenler olarak Anadil bilincimizi
> gelistirme, daha dogru, daha guzel ceviri yaparak Anadilimizi koruma
>
> amaclarindan baskaca hicbir sey icin biraraya gelmis degiliz, boyle
> bir niyeti olan varsa, bu vesile ile kendisine acikca "gule gule"
> deme gorevimi *tekrar/ yerine getirmek zorundayim!
>
> Dolayisi ile aramizdaki kimseyi ayrilikcilikla da lekelemeyelim,
> tekrar ve cok rica ederim :) Beni yanlis anlamayacagini umuyorum
> Demir, bu yazimi bir paylama olarak dusunme sakin, n'olur! Haddim
> bile olamaz boyle bir davranis, sadece bu sûn'i ustunluk/asagilik
> kompleksini bir kenara birakalim artik, lutfen dikkatli ol, kimse
> biz daha ustunuz ama onlar asagilik demedi burada.
>
> Umarim, "ustunluk/asagilik" ifadesi uzerine kurulmus cumlelerin ne
> anlamlara cekilebilecegini hakkinda aciklayici olabilmisimdir, sen
> dahil, ben dahil hepimizi boyle kor bir cehaletten tenzih ederim.
>
> Sunu da eklemeden edemeyecegim dostum, dunyanin en irkci insanlari
> Ingilizlerdir, bunu hicbir zaman kimse ile tartismam bile!
>
> Meseleyi bence yanlis tartisiyoruz. Hem senin hem de Timur Bey'in
> dediginiz gibi, ben de burada (b_c_n'de), baska dillerin, ornegin
> Ibrance'nin, Arapca'nin, Cince veya Hintce'nin kok dil olabilecegine
> dair kuramlar uzerine hic degilse 10 tane uzun uzun yazilar, farkli
> bakis acilariyla hazirlanmis kuram veya varsayimlar gonderdim. Bu
> yazilara arsivden ulasmak mumkun.
>
> Ozellikle elimizdeki malzemenin sabun gibi olan kayganligini bence
> cok iyi aciklamisin. Olayin uzatmali boyutlari Darwin
> ideolojilerine veya Adem ile Havva masallarina gidiyor ve boyle bir
> dolambacli yolda biz Turkce'yi tartisiyoruz. Birkac onceki
> iletimde de vurguladigim gibi once "kok dil" uzerine fikirler
> yurutulebilir, bunda bir kivama gelinebilir ve ortak bir kani
> olusursa, sonra gerisine bakariz, yine tartisilmak istenirse
> surdururuz.
>
> HICBIR ZAMAN ASIL BIRLIKTELIGIMIZIN AMACINI UNUTMADAN!
>
> TURKCE'NIN KORUNMASI GEREKMEKTEDIR, CEBIT 2002 BUNU BUTUN CIPLAKLIGI
> ILE ORTAYA SERGILEMISTIR, BU HEM TOPLUMSAL BIR BILINCLENME ILE
> OLACAKTIR HEM DE BIZ CEVIRMENLER ARASINDA! (BIR ANADILI YOK ETMEKTE
> RAKIP TANIMIYORUZ, BUNA SADECE ALIS-VERIS DIYEREK GECERSEK BIRAZ
> KOMIK OLMAZ MI SENCE DE!)
>
> Sevgiler,
> Kamil