Re: Ustunluk/asagilik (mi
dediniz? :)) )
--- In b_c_n@yahoogroups.com, Polat Kaya
<tntr@C...> wrote:
Sayin Arkadaslar,
Merhaba.
Yazilanlardan görülüyor ki konu dagitilip "üstünlük ve
asagilik" gibi
baska bir yörüngeye götürülmektedir. Bence bu yanlis
olur. Su hususu
belirtmek isterim ki "anagram" yolu ile yapilmis bile
olsa, bir dilden
baska bir dil yaratmak pek te kolay bir is degildir.
Çok usta kisilerin
kaynak dili çok iyi bilmeleri gerektigi gibi yapmak
istedikleri dil
hakkinda da hedeflerinin çok bilinçli bir sekilde
belirlenmis olmasi
gerekir. Gerçekte her analizini yaptigim Hint-
Avrupa dillerinden
sözcüklerin ne büyük ustalikla yapilmis oldugu
belli oluyor.
Kaynak sözün kimligini degistirenlerin bu isi çok
zekice
yaptiklarini, kavramlar üzerinde durduklarini ve kaynak sözün
Türkçe kimliginin
çok ustaca gizlediklerini görmek bir taraftan
insani hayrete
düsürürken diger taraftan da bu isi yapanlari takdir
etmemek elde degil.
Belli ki Türkçeyi kirma isi "anagram" çok
bilinçli dilcilerin
elinde ustalikla yapilmis. Bu durum karsisinda
onlari asagilamak
söz konusu olamaz.
Dilbilmciler
Hint-Avrupa, Ural-Altay, ve Semitik dillerin ortak
yönlerinin oldugunu
ve böylece tek bir kaynak dilden dogdugunu iddia
ederlerken ben de
diyorum ki bu ortaklik var çünkü Hint-Avrupa ve
Semitik diller
Türkçeden kirilarak yapilmistir da ondan. Bunu derken
kimseyi
asagiladigimiz yok. Bu dedigimizi disardan birisi söylemis
olsaydi, olasilikla
pek çogumuz çok rahatlikla hemen kabul ederdik
yahut belki de hiç
sesimiz çikmazdi. Fakat ne var ki bunu biz
söyledigimiz de
rahatsizliklar ve atalet artiyor.
Türkçenin baska
dillere kaynak olabilmesi için ilkin onun evrensel bir
dil olmasi
gerekirdi. Bence bu da ancak onun evrensel bir dinin dili
olmasiyla
mümkündür. Eski Tur/Türk dünyasinin üçlü Gök-Tanri (TENGRI,
TENGIR, TANGARA,
TENGERE) dininin çok eskilere vardigi asikadir. En
azindan Sümerler
Gök Tanriya "DINGIR" diyorlardi ve onu da bir "günes"
sembolü ile
yazilarinda gösteriyorlardi. Hiç bir dilci kalkip ta
Sümerce DINGIR ile
Türkçe TENGIR adlarinin ayni olmadigini iddia
edemez. Sayet bu
iki söz bir Gök-Tanri kavraminin (Günes dini)
tanimlamasini
yapiyorsa ki yapiyor, o halde Türklerin Gök-Tanri din
kavrami en azindan
Sümerlerin yasadiklari zamanlara kadar dayanir.
Ayni din kavramini
eski Misirlilarda da görüyoruz. Onlarda da Günese
(ER/RA),
Gök-Tanriya AMUN (< Türkçe "U-MAN"), ve OSIR (< Türkçe OS-ER,
AS-ER, US-ER,
OGUS-ER) deniyordu. Arastiricilarin yanlislikla
söyledigine göre
eski Misirda günese tapmayi ilk defa Misir Hakani
"AKHNATEN"
(M. Ö. 1375-1358 yillari arasi) getirmis. Dikkat edilirse
bu ünvan Türkçe
"AK-HAN-ATA-AN" deyimi olup, (Ingilizce olarak "White
Lord Sky
Father") onu okuyanlar tarafindan taninmaz bir sekilde
Tuurkçeden
yozlastirilarak "anagram" okunmustur. Yine ayni ünvanin
ayri bir okunusu
"AKHNATON" seklinde olup Türkçe "AK-HAN-OT-AN",
(Ingilizce olarak
"White Lord Fire of Sky") deyiminin carpitilmis
halidir. Bu Türkçe
sözlü ünvanlar bu Masar hakaninin günese taptigini
ve hem de
"firavun" olmasi dolayisiyle kendisini "Gök-Tanri" ve
"Gün-Tanri"
(günes) ilan ettigini Türkçe olarak tanimliyor. Halbuki
bütün eski Misirin
TUR hakanlari kendilerini hep Gün-Tanri olarak
tanimlarlar. Eski
Hindustanda Gök-Tanri "RAMA" diyebilinir ki Bu da
Türkçe R-MA sözünün
okunusudur. Böylece, denebilir ki Asyanin bu çok
eski gök dini
evrensel bir dindir. OGUZ-ATA Gök-Tanri olduguna göre
onun dili de AGUZ
'dir, ve Gök-Tanri TUR olduguna göre onun dili de
TURSI
(Turca/Türkçe) dir. Denebilir ki Orta Asyanin bu göksel dini ve
onu onu çok yakindan
izleyen, onun yayilmasini saglayan dili Türkçe de
evrenseldi. Böylece
eski Tur/Turk dünyasinin dini ve dili birlikte
dünyaya yayilmis ve
binlerce sene yasanmistir ta ki onlarin varligi
baskalari
tarafindan durduruluncaya kadar.
Bunun gerçekligini ASYA
(ASIA, AS-ÖYÜ) adindan da görüyoruz. Bu büyük
kitaya verilen adin
ASYA olusu bir tesadüf olmayip bize çok sey ifade
ediyor.
1. Türkçe
"AS" ("BIR", "ESSIZ", "AZ"), Ingilizce
olarak "ONE",
"PEERLESS"),
Latince "AS" (unity) sözü Türk kültüründe eskidenberi BIR
olduguna inanilan
Gök-Tanrinin adidir.
2. "ASYA"
adi Türkçe "AS-ÖYÜ" ("AS'in evi", "BIR'in evi")
anlamindaki
deyiminden kaynaklaniyor ki bu da Gök-Tanri kavraminin
ilkin ASYA da
Türkçe bir dilde gelistigini Türkçe bir dille ifade
ediyor. Baska bir
anlami da Göksel dinlerin kökünün, bilinenlerin
aksine, Orta
Dogudan ve Semitik kaynakli olmadigini isaretliyor.
3. "ASYA"
adi Türkçe "AS-ÖY" ("Essiz Öy") anlami ile Asya
kitasinin
muhtesemligini anlatan Türkçe deyim oluyor.
Dikkat edilmelidir
ki AS ve ÖY kök sözcüklerinden yapilmis olan ASYA
(AS-ÖY) adindaki bu
sözcükler Türkçenin kök sözcüklerindendir. Bu da
Türkçenin, sayisiz
örneklerinde oldugu gibi, çok eskilerde tek heceli
kök sözcükleri
birbirine yapistirarak (yapiskan, eklemeli)
yapilandirilimis bir
dil oldugunun isaretidir. Nitekim, Türkçe en
mükemmel yapida
eklemli bir dildir.
Bunlari dile
getirmemden maksadim eski Tur/Türk Gök-Tanri dininin ve
onunla birlikte
Türkçenin çok eski ve eski oldugu kadar da evrensel
olduklarini
göstermek içindir. Böyle bir dilin baska dillerin
bünyesine kaynak
olmasi da dogaldir. Biz bu grupta bu gibi halleri
dile getirmeye
ugrasirken ve biz kimseyi de asagilamamis degiliz.
Benim yönümden,
burada Türkçe ile ilgili kelimeler hakkinda
konusuyoruz. En
azindan simdiye kadar 200 kadar çesitli yabanci diye
bilinen sözcüklerin
üzerinde teker teker durarak açiklamasini yaptim.
Çok azina
arkadaslar degerli fikirlerini söyleyerek olumlu katkida
bulundular. Bunun
yaninda bazi arkadaslarca dediklerimizin tümünün
üstünden kara
kalemle geçilip, "böyle sey olamaz" denilip karsi
çikildi. Elbette ki
o da bir katki ve onu da memnuniyetle
karsilarim. Yalniz
ne var ki bunca kelimelerin üzerinde teker teker
konusulmadi ve çok
genel olan konusmalarla yetinildi ve göz ardi
edildi.
Benim görüsümde,
din ile dil arasinda çok siki bir baglanti var. Din
kavramini anlatan,
gelismesini ve yayilmasini saglayan dildir.
Herhangi bir dinin
yayilmasi durduruldugunda onu yayan dilin
gelismesi de bir
bakima geriler.
Simdilerde oldugu
gibi süphesiz ki eskilerde de pek çok çatismalarin
altinda dinler
vardi. Hayatta pek çok sartlandirma ve
yönlendirmelerin
altinda yatan güc yine dinler oluyor. Insanlari
birbirine düsüren
ve birbirine yaklastiran çok önemli bir olay bu din
konusu. Din
kavramini politik ve ekonomik güce çevirip ondan
geçmiste ve
günümüzde bol bol yararlananlar çok olmustur ve halen de
vardir.
Türkler yönünden
onlarin eski üçlü Gök-Tanri dini çok daha gerçekci
ve seffaf bir
kavramdi. Çünkü bu din kavraminin temelininde olan
gök, günes, ay,
yildizlar, hava, su, dag, deniz ki onlarin gerçek
varligi inkar
edilemiyecek sekilde herkesin gözü önündedir, ve
onlarla beraber
evrenin yaraticisi diye bilinen ve/veya inanilmis
olan Gök-ATA-Tanri
kavrami diger dinlere nazaran çok açik ve gizli
tarafi olmayan bir
kavramdir. Eski Tur/Türk dünyasinda her sey dinin
etrafnda döner.
Ister Dogu ve ister Bati kaynakli yazilar ve/veya
efsaneler okunsun,
görülüyor ki pek çok kavram, adi söylenilmeden, bu
eski göksel
Tur/Türk dininin etrafinda dönüyor. Mesela, Kamil Bey
burada bir kaç defa
Grekçe diye bilinen "PROMETHEUS" adini kullandi.
Kendi yönümden
henüz zamani olmadigini düsünerek suskun kaldim. Buna
ragmen, yine de
boynumu uzatarak bu adin hiç te göründügü gibi Grek
asilli olmadigini
ve aslinda Türkçe "BIR, METE ve OGUZ" adlarinin
birlesmesinden
yapilmis bilesik bir ad oldugunu simdilik dar bir
çerçeve içinde
söyleyecegim. Bu görüsm bazilarinin garibine gitse
bile benim için
söylenilmesi çok önemli bir konudur. O sebeple dile
getirilmesinde de
yarar görüyorum.
PROMETHEUS adi
"PR-O-METH-EUS" seklinde parçalarina ayirdigimizda
Türkçe "O BIR
METE OGUZ" yahut "BIR METE OGUZ O"deyimi ile
karsilasiyoruz ve
bulanik sular aniden duruluyor. Neden? Çünkü
"PIR/BIR"
Türkçe sözü Türkçede 'bir' sayisinin adi oldugu gibi Türk
kültüründe
Gök-Tanrinin da adidir. Eski Tur/Türk kültüründe
Gök-ATa-Tanri
"BIR" oldugundan bu ad BIR adli sayiya da ad olmus.
METE adi eskilerde
AY-Tanrinin adi olmakla beraber MA-ATA seklinde
Gök-Tanrinin da
adidir. OGUZ adi ise yine üçlü Gök-Tanrinin adi
olmakla beraber
Günesin adidir. Ayrica OGUZ adi Tur/Türk insaninin
Atasi (Ceddi) diye
bilinir. METE adi Türk HUN Imparatorlugunun
kurucusu olan
hakanin adi olarak bilinir. Eski Iranda çok uzun bir
süre hükümranlik
sürmüs olan MEDElerin adi da yine METE, MATA
adlarindan gelir.
Türk dünyasinda ATA, METE, ve OGUZ adlari enine
boyuna erkek adlari
olarak kullanilr. Türkçe "O" sözü çok anlamli bir
söz olup hem isaret
zamiridir ve hem de Gök-Tanrinin bir adidir. Eski
Tur/Türk kültüründe
Tanrinin binlerce adi oldugu bilinir. Böylece bu
adlar her yönüyle
Türkçeyi ve Türk insanini ilgilendirir.
Simdi bu adlari
yanyana yazip birbirine yapistirdiginiz da
PIR-O-METE-OGUZ
sözü ortaya çikiyor ki bu yapisik bilesik ad
birilerinin çok
usta elinde hemen renk ve kalip degistirerek
PROMETHEUS
olabiliyor. Onlar bunu kendilerinin çok yetenekli
ve
"sofistiike" olduklarina yorup gurur duyarken, biz ise konuya
uzaktan bakmakla
yetiniyoruz.
Sözde Grek
mitolojisinde, PROMETHEUS bir TITAN dir yani ilahlardan
birisidir. Halbuki
biraz yakindan incelendiginde, bence, TITAN sözü
de Türkçe olarak
"TETE-AN" yani "GÖK-DEDE" sidir. TITAN sözünün baska
bir anlami da
"TETELER / DEDELER" anlamindadir. Zira Türkçe AN sözü
"gök",
"zaman" ve hatta "ma-aka-an" seklinde "mekan"
(Ingilizce
"space")
anlaminda oldugu gibi ayni zamanda eski Türkçenin çogul
ekidir. Tanri
adinda var olan "AN" Türkçe sözcügü "zaman (time) ve
mekani (space) da
temsil etmesi dolayisiyle "GÖK-ATA-TANRI" ile
aynidir ve ayni
yastadir. Sümercede yaratici "Gök-Tanri" nin adi
"ANU"
idi. Bütün bunlar günümüz bilim çevrelerinde ilmi çalismalar
neticesi tanimlanan
"kozmos" kavramin binlerce sene evvelki TUR
dünyasinda
gelistirilmis kavramlaridir. Gök-Tanrinin, zamanin ve
uzayin ayni adla
tanimlanmasi çok anlamli olup eski TUR insaninin bu
konularda ne kadar
ileri olduklarinin isaretidir.
Böylece, bir TITAN
diye tanimlanan PROMETHEUS hattizatinda eski
Tur/Türk dünyasinin
kisisellestirilmis ve efsanelestirilmis
Gök-Tanrisindan
baskasi degildir. Fakat, ne varki Grek efsanelerinde
PROMETHEUS bu
vazifesinden de sözde ZEUS'ün
(Türkçe
"AS/AZ-EUS" (Essiz Oguz)) gazabina, insanlara "atesi"
verdigi
için, ugrayarak
Zeus tarafindan tarafindan atilmistir. Kendisi,
söylendigine göre
Kafkas daglarinda bir kayaya baglanarak
cezalandirilmistir.
Sonunda "HERKÜL" (< Türkçe "ER-AKLU"
(insan aklinin
kisisellestirilmis sekli)) tarafindan kurtarilmistir.
Prometheus
Gök-Tanri ve Günes olduguna göre ve günes
te essiz bir ates
olduguna göre elbetteki dünyaya atesi veren de o
olmustur.
Kendisinin Tanrilik tahtindan insanlara "atesh" verdigi
için azledilmesi
bir efsanedir. Elbetteki Günes, eski Tur/Türk
insaninin inandigi
"Gök-Tanrilik" rölünde geçmiste oldugu gibi simdi
de devam etmektedir
ve gelecekte de milyarlarca sene hükmünü
sürdürecektir.
Fakat ne var ki bu efsanevi (yari gerçek yari yalan ve
yaniltici)
ifadelerle insanlara Gün-Tanri OGUZ'un bir Tanri olmadigi
telkin edilip menfi
propagandasi yapilarak, o Tanrilik tahtindan
indirilmis ve onun
yerine baska adlar ve dinler getirilmistir.
Böylece eski dinler
yikilmistir ve yerine yeni dinler kurulmustur.
Bence bu Grek
efsanesi aslinda Türk dünyasi için çok önemli bir
gerçegi üstü kapali
olarak dile getiriyor. Bu olay eski Tur/Türk
dünyasinin üçlü
Gök-Tanri OGUZ dininin yikilmasinin ifadesidir. Diger
bir degimle yeni
dinleri planliyanlar, eski Tur/Türk dünyasinin göksel
dinini izleyenlerin
eski inançlarini terkedip yeni dinlere
katilmalarini
saglamak için yarattiklari efsanelerdir.
Dikkat edilmelidir
ki yukarida verdigim adlarin hepsi hem Türkçe ve
hem de Türklerle
ilgilidir. AKHAN ve KARAHAN adlari Türkçedir. AKHAn
OGUZ un bir adi
olup günü, gündüzü, aydinligi, açikligi, dogrulugu,
gerçegi, adaleti ve
bunlar gibi bütün iyilikleri temsil eder.
Türklerin KARAHAN
adi, Türk mitolojisinde Ogus Han'in
babasinin adi olup,
Grekler tarafindan "KARA-HAN-US" (US sahibi
Kara-Han)
"KRONUS" a cevrilmistir. Akhan/Karahan ikizi Uzak Doguda
¨lkelerinde
"YIN-YENG diye bilinir. Türk Tarihinde "Karahan Devleti"
vardir. Görülüyor
ki bütün bunlar hep Gök Tanrinin adlari olup, o
adlari Türk insani
kendi insanina ad olarak almis ve hem de onlari
diline ve
törelerine katarak muhtesem bir kültür yaratmistir.
Iste bu gibi
sebeplerden ötürüdür ki ben yabanci görünen çesitli
sözleri gün isigina
getirip sizlerle paylasiyorum. Bence bunlar Türk
dünyasinin
geçmisini ilgilendirdiginden, onlarla ilgilenmemiz
elbetteki çok
önemlidir diyorum.
Kamil Bey asagidaki
yazisinda ADEM ve HAVVA adlarina degindi. Burada
isaret etmek
isterim ki her ikisi de, bilinenlerin tersine, Türkçe
kaynaklidir. ADEM
sözü ile insanlarin ilk atasi kastedilir. Halbuki
seklen
degistirilmis bu sözün Türkçe temeli ATAM/ADAM deyimidir ki
her ikisi de Türkçe
olup hem ATAM seklinde yaratici Gök-Tanriyi, hem
insanin kendi
Ata'sini (babasini) ve insan olarak ilk çeddini ve hem
de "ADAM"
seklinde insan oglunu tanimlar.
"HAVVA"
sözüne gelince o insanlarin ilk "ANA"sini tanimlamaktadir.
Türkçede de
"Havva anamiz" seklinde olan bu söz aslinda Türkçe
"HAVA"
sözünden gelmis olmalidir. Çünkü "HAVA" olmadan canli
var olmaz. Havasiz
hiç bir yerde yasanamaz. Böylece, "HAVA" degimi
bir "ana"
gibi kisisellestirilmistir. Eski Türk dünyasinin
konusmasinda pek
çok cinas ve benzetmeli ima-sözler (mecaz)
kullanilmaktadir.
Türkçenin yapisi buna çok uygundur. Ikinci bir
anlaminda
"aHa-AV/EV" (ev agasi) Türkçe deyiminin "-A" disilestirme
son eki ile
"evin hanimi" anlaminda "ana" yi tanimlar ki o da ADAMin
(ATAMin) karisidir.
Ingilizcede "EVE" (diger Bati dillerinde Efe,
Eva, Heva, Hawwah
sekillerinde Adam'in karisi) dedikleri de yine bu
Türkçe HAVA
("HAVA U/V" <=> "HAVVA") adindan kaynaklansa gerek.
Bu söylediklerim
isitilmis olan izah sekilleri degildir. Onlari
söylemekte ben
serbest oldugum gibi, her okuyucunun da müsbet veya
menfi kendi
yorumunu çikarmakta serbest oldugu dogaldir. Benim
yönümden onlarin
söylenmesinde yarar vardir. Ancak Türkçeyi çok
yakindan
ilgilendiren bu gibi hususlari bilirsek Türk dünyasinin
geçmisi hakkinda
daha bilgili ve kararli olabiliriz görüsündeyim.
Kalin esenlikle,
Polat Kaya
Kamil KARTAL wrote:
>
> Demir,
>
> Birkac onemli
noktaya egilmemis olsan da ellerine saglik gercekten
> harika
yazmissin.
>
> Bu noktalari
soyle siralayalim:
>
> 1 -
Alis-veris, tamam alis-veris de, bu tehlikedeki diller nedir
> acaba, biraz
da bundan soz eder misin?
>
> 2 - "
" " , bu olen ve artik hicbir insan
> tarafindan
anadil olarak konusulmayan diller, yokolmus VE OZELLIKLE
> BUYUK HARFLE
YAZIYORUM """YOKEDILMIS""" kulturler nasil
olmustur
> acaba?
>
> 3 - "
" " , nereye kadar almak ama ver(e)
> memek.
Vermedeki yeteneksizlikten mi yoksa karsi tarafin almaya
> tumuyle kapali
olmasindan mi acaba bu veremeyis?
>
> 4 - Ustunluk /
asagilik mantigi burada sûn'i sekilde birisi ya da
> birileri
tarafindan uzun bir sure once gundeme getirildi. Halbuki
> ben boyle bir
iddia ile hic karsilasmadim.
>
> Yani kuram
sahiplerinin hicbir ifadesi "ustun olmak ya da asagi
> olmak"
gibi bir anlam icermezken, kalkip da tartismanin yorungesini
> politik bir
yaklasimla buraya cekersek dogru olmaz!
>
> Burada *yanlis
anlasilan* sey, Sayin Polat Kaya'nin Turk kulturune
> duydugu
hayranlik uzerine kaleme aldigi cok samimi ifadeler
olabilir,
> bunun
haricinde hem senin hem de diger uyelerimizin dikkatlerini
> *tekrar*
cekmek isterim ki, diger herkesten once ben boyle bir ortam
> olusmasina
musaade etmem. Etmem de, nasil etmem?
>
> Nasil ki o tur
iletiler gonderilmedigi halde gonderildigini iddia
> edip yorungeyi
degistirenleri, tatlidir, "yapmayin, bu dogru degil"
> diye ikaz
ediyorsam, icerik olarak boyle bir ayirimcilik yonunde
> ileti gorursem
o ileti sahibini de ikaz ederim ;)
>
> Sonra kabak
benim basima patlar cunku, hehe! Bir gun birisi kalkip
> der ki,
>
>
"...surada soyle soyle bir grup var, bunu da ayrilikci gerilla kamil
> yonetiyor, onu
mahkemeye bile cikartmadan idam edelim..." :O) :)),
> hatta :p
>
> Bizler, burada:
>
> dilbilimi,
dunya dillerini, ceviri meslegine dair gelismeleri, ve
> benzerî
konulari, bilgi ve dusuncelerimizi paylasarak, bunlar
> uzerine
tartisarak cesitli yonleriyle tanima;
>
> bu yolla
bilinclenme;
>
> ve ileriki
asamada ozellikle cevirmenler olarak Anadil bilincimizi
> gelistirme,
daha dogru, daha guzel ceviri yaparak Anadilimizi koruma
>
> amaclarindan
baskaca hicbir sey icin biraraya gelmis degiliz, boyle
> bir niyeti
olan varsa, bu vesile ile kendisine acikca "gule gule"
> deme gorevimi
*tekrar/ yerine getirmek zorundayim!
>
> Dolayisi ile
aramizdaki kimseyi ayrilikcilikla da lekelemeyelim,
> tekrar ve cok
rica ederim :) Beni yanlis anlamayacagini umuyorum
> Demir, bu
yazimi bir paylama olarak dusunme sakin, n'olur! Haddim
> bile olamaz
boyle bir davranis, sadece bu sûn'i ustunluk/asagilik
> kompleksini
bir kenara birakalim artik, lutfen dikkatli ol, kimse
> biz daha
ustunuz ama onlar asagilik demedi burada.
>
> Umarim,
"ustunluk/asagilik" ifadesi uzerine kurulmus cumlelerin ne
> anlamlara
cekilebilecegini hakkinda aciklayici olabilmisimdir, sen
> dahil, ben
dahil hepimizi boyle kor bir cehaletten tenzih ederim.
>
> Sunu da
eklemeden edemeyecegim dostum, dunyanin en irkci insanlari
> Ingilizlerdir,
bunu hicbir zaman kimse ile tartismam bile!
>
> Meseleyi bence
yanlis tartisiyoruz. Hem senin hem de Timur Bey'in
> dediginiz
gibi, ben de burada (b_c_n'de), baska dillerin, ornegin
> Ibrance'nin,
Arapca'nin, Cince veya Hintce'nin kok dil olabilecegine
> dair kuramlar
uzerine hic degilse 10 tane uzun uzun yazilar, farkli
> bakis
acilariyla hazirlanmis kuram veya varsayimlar gonderdim. Bu
> yazilara
arsivden ulasmak mumkun.
>
> Ozellikle
elimizdeki malzemenin sabun gibi olan kayganligini bence
> cok iyi
aciklamisin. Olayin uzatmali boyutlari Darwin
> ideolojilerine
veya Adem ile Havva masallarina gidiyor ve boyle bir
> dolambacli
yolda biz Turkce'yi tartisiyoruz. Birkac onceki
> iletimde de
vurguladigim gibi once "kok dil" uzerine fikirler
> yurutulebilir,
bunda bir kivama gelinebilir ve ortak bir kani
> olusursa,
sonra gerisine bakariz, yine tartisilmak istenirse
> surdururuz.
>
> HICBIR ZAMAN
ASIL BIRLIKTELIGIMIZIN AMACINI UNUTMADAN!
>
> TURKCE'NIN
KORUNMASI GEREKMEKTEDIR, CEBIT 2002 BUNU BUTUN CIPLAKLIGI
> ILE ORTAYA
SERGILEMISTIR, BU HEM TOPLUMSAL BIR BILINCLENME ILE
> OLACAKTIR HEM
DE BIZ CEVIRMENLER ARASINDA! (BIR ANADILI YOK ETMEKTE
> RAKIP
TANIMIYORUZ, BUNA SADECE ALIS-VERIS DIYEREK GECERSEK BIRAZ
> KOMIK OLMAZ MI
SENCE DE!)
>
> Sevgiler,
> Kamil