Re: Kok dil hakkinda (hal-bu-"ki") / "Kuralsizlik Kurali"

--- In b_c_n@yahoogroups.com, Polat Kaya <tntr@C...> wrote:
Timur Bey,

NEW YORK adi ile ilgili olarak ve dediginize de inanmayarak, söyle
diyorsunuz:

> 1ste ornekler:
> Ingilizce "New York" sehir adi, on-Turkce bir sehir adindan
bozularak turetilmistir. Aciklama: Ingilizce "New" Turkce "Yeni"den
bozularak turemistir: Yeni > niy (Turkce kelime basindaki "ye"
dusurulmus ve "ni"nin sonuna eklenerek once "niye" olmus sonra da bu
Ingilizcedeki "New", Almancadaki "neu", Ruscadaki "Noviy" ve
Farscadaki "Nev" seklini almistir.

> "New York"un ikinci kelimesi olan "York" da, Turkce kale
anlamindaki "Ark" kelimesinin basina bir "y" turemesi getirilerek
ve "a"nin "o"ya degistirilmesiyle ortaya cikarilmistir. Boylece, "New
York" sehir adi on-Turkce "Yeni Ark" sehir adindan turemistir.

PK. Yukaridaki örneginizde NEW sözcügünün Türkçe "YENI"
sözcügünden
geldigi konusunda ki görüsünüz, inanmamis bile olsaniz, dogrudur. Bu
analizinizle benim dogru oldugumu kanitlamissiniz. Benim
listelerimde de NEW sözcügünün Türkçe "YENU" (YENI) deyiminden gelmis
oldugunu açiklamis bulunmaktayim. Görülüyor ki inanmasaniz bile, hiç
olmazsa denemissiniz. Fakat ne var ki belki de konuyu
benimsemediginiz için, isteksiz bir yaklasimla analizi tam
yürütmemissiniz. Buna ragmen denemenizden memnunum. Isterseniz NEW
konusunda biraz daha açiklama yapayim ve en azindan "NEW" sözcügü
konusunda isin nasil matematiksel oldugunu siz de göreceksiniz.
Ingilizce olarak verdigim su tanimlamalari kendiniz de belki
incelemek istersiniz. Asagida Ingilizce olarak verdigim tanimlamalar
su Bati kaynakli sözlüklerden alinmistir:

a) "Encyclopaedia Britanniaca World Languages Dictionary" (EBWLD),
1963, Vol. 1 & 2.
b) "The Random House Dictionary of the English Language", 1966.

1. Letter U. The twenty-first letter of English alphabet: from
Greek "upsillon" , i.e. letter "U". (Reference: EBWLD, 1963, Vol. 2,
s. 1360).

2. Letter V: The twenty second letter of the English alphabet.:
ultimately from Phoenician "vau", vocalized by the Greeks into
"upsilon", and used by the Romans in the form V with the value of a
semivowel (W) and, later, a consonant (V). In English it was used
interchangeably with the character U until fairly modern times.
Compare U, W. (Reference: EBWLD, 1963, Vol. 2, s. 1384).

3. Letter W. The 23rd letter of the English alphabet; doublu: a
ligature of VV or UU. It first came into English writing as a
substitution by Norman scribes of the 11th century for Old English
rune "ven", which later dropped completely out of use, (Reference:
EBWLD, 1963, Vol. 2, s. 1411).

4. Letter Y. The 25th letter of the English alphabet.:
ultimately from Phoenician "vau", Greek "upsilon". The Romans took
it from the Greek alphabet sometime in the first century B.C. and
used it as a vowel." (Reference: EBWLD, 1963, Vol. 2, s. 1456).

Ayrica bu bilgiler için bakiniz: "The Random House Dictionary of the
English Language, under letters U, V, W and Y".

Yukaridaki bilgiler gösteriyor ki Bati dillerinde kullanilan U, V, Y,
ve W harfleri çesitli yapilarda olduklari halde birbirinin yerine
kullanilmis ve bu sebeple büyük kargasaya sebep olabilecek
harflerdir. Bence bunun tesadüf oldugunu sanmak bir yanilgi
olur. Fakat onlarin birbirlerinin yerlerine bu kadar yaygin
bir sekilde kullanisi, "anagram" yoluyla elde edilen sözcüklerin ilk
kimliklerini gizlemek bakimindan en uygun bir karisikliktir. Hele
bunlara baska harfleri de katarsak durum daha da karisir. Baska bir
degimle, eski Tur dilini kirma ("anagram") olayi alphabenin bazi
harflerinde yapilan bu gibi kaypak harf kimlikleri ile baslatilmis
oluyor. Zaten GENESIS 11:1-9 da dünyanin konustugu "tek dili"
karistir diyor.

Verilen bilgilerin isiginda, NEW sözcügünde ki "W" harfi
yalniz iki U veya V harfinin yanyana yazilmis halinden sekillenmis
olmayip ayni zamanda U, V, Y harfleri ile de iliskili olup onlarin
yerine kullanilabilecek bir harfdir. Yani,

U = Y = V = W, ve

W = UU = VV = YY = UV = VU = UY = YU = VY = YV sekillerini alabilecek
nitelikte hiç te masum olmayan bir harftir. Bunun gibi ayrica baska
harfler de vardir.

Bu verilerin isiginda:

5a) "NEW" sözcügü su sekilleri alabiliyor: NEW => NEUU, NEVV,
NEYY, NEYU, ve NEUY seklinde ayni anlamli ve biri digerinin yerine
geçebilecek bir hayli seçenek yaratmaktadir. Böylece, "NEW" sözünün
bir sekli olan NEYU yahut NEUY yeniden düzenlendiginde Türkçenin
"YENU" ("YENI") sözcügü ortaya çikar ki bu bir tesadüf degildir.
Diger bir deyimle, "YENU" Türkçe sözünün NEW sözüne kaynak
olabilmesi için birilerinin bilincli olarak onu bozup yeniden
yapilandirmasi gerekir.

5b) Almancadaki "NEU" sözcügü Türkçenin "YENU" deyiminden "Y"
harfi düsürüldükten sonra geriye kalan "ENU" kisminin "NEU" seklinde
yeniden düzenlendigi rahatlikla denebilir. Böylece YENU => ENU => NEU
(Almanca sekli)

5c) Ruscadaki "NOVIY" => "N-O-V-IY" => "N-O-U-IY" => "YI-N-U-O"
Türkçenin "YINU-O" <=> "YENU-O" deyiminin degistirilmis seklinden
baska bir sey degil. Türkçe "yenu o" deyimi ise bir seyin yeniligini
tanimlayan bir deyimdir.

5d) Farscadaki "NEV" sözcügü ise NEVV ( <= Türkçe "YENU")
sözcügündeki iki V harfinden birinin düsürülmesi ile elde edilmistir.
Böylece, Türkce "YENU" deyiminden geldigi izi kaybedilmistir.

Görülüyor ki NEW, NEV, NEU, NOVIY ve Türkçe YENU, YENI ve "YENU O"
deyimleri hep birbiriyle ilgilidir ve olasilikla Türkçe sekli
digerleri tarafindan kirilarak alinmistir.

6) YORK bir sehirdir ARK sözünüz "KALE" olduguna göre YORK ve
ARK ayni olamaz. Çünkü birbirinden farkli kavramlardir. YORK adi ile
ilgili kirma olayinin olasi sekli ise, Y=U=V bilgisi isiginda, söyle
olsa gerek: Ad içindeki "Y" harfini "U" ile degistirdigimizde
ad "UORK" seklini aliyor. Türkçede iki ünlünün iki ünsüz tarafindan
izledigi yapida pek sözcük olmadigina göre ad kirilmis olmalidir.
Sayet kaynak Türkçe ise, olasilikla ad UROK seklinde olmalidir.
Bir "ön-Türkçe" sehir adi olarak aklimiza ilk gelen de
Sümerlerin "URUK" adli sehiridir. URUK Mesopotamyada Sümerlerin ilk
sehirlerinden biridir ve tabir caizse bir ön-Türk sehirinin adidir.
URUK bir sehir adi oldugu gibi "YORK" da bir sehir adidir ve böylece
kavram olarak birbirinin aynidir.

Önceki iletilerimde açikça izah etmistim ki inceledigimiz sözcügün
temsil ettigi kavram (concept) ile ona kaynak olacak Türkçe deyimin
kavraminin birbiriyle çok yakin olmasi ve/veya en azindan benzer
anlamlarda olmasi gerekir. Aksi takdirde her akla gelen sözcük
incelenen sözcügün Türkçe kaynagidir diyemeyiz.

Bence, "NEW YORK" adi "YENU URUK" Türkçe deyiminin degistirilmis
halidir. Dikkat edilmelidir ki NEW YORK sehrinde ve eyaletinde eski
Mesopotamyaya ait pek çok Sümer adlari ve diger gruplara ait adlar yer
almistir. Bu durum karsisinda NEW YORK adinin YENU URUK adinin
degistirilmis sekli olmamasi için sebep yoktur. NEW YORK bölgesinin
eski Sümerlere paralel ve onlarin adlari ile donanmis bir yer olmasi
çok olasidir. Elbette ki sehire "YENU URUK yahut YENI URUK adi
verilmis olsaydi neyin ne oldugu derhal göze çarpacakti. Halbuki
maksat kaynak dili gizlemek ve/veya karistirmak olduguna göre, YENU
URUK yerine NEW YORK olmasi daha maksada uygundur.

Yine dikkat edilmelidir ki "UR", "URUK", "URMIYE" gibi sehir adlari
Tur sehirleri olup Türkçenin olasilikla "ÖRÜK" ("örülmüs") deyiminden
kaynaklanir. Bilindigi gibi Türkçede "duvar örülür", "köy evleri
örülür", "kalenin duvarlari örülür" ve köyün ve sehirin planli bir
sekilde yapilanmasi Türkçe "örmek" kavraminin içine girer. Ve yine
"hali örülür", "çorap örülür", "kumas örülür", vs.. "Örülmüs" seye de
"ÖRÜK" denir. Bütün bunlar Türkçenin "örmek" fiilinin çesitli
sekilleridir.

Denebilir ki "YORK" adi Ingilterenin "YORK" sehrinin adindan gelme
olup kuzey Amerikada "NEW YORK" sehrinin adinda (YENU YORK) anlami ile
yeni bir sehire ad olmustur. YORK sehir adi için isaretledigimiz
"URUK" adi Ingilterede de olsa, Kuzey Amerikada da olsa geçerlidir.
Belli ki tipki Akkadlarin ve onlarin akrabalarinin yaptigi gibi, Bati
alemi de Sümerlerden pek çok kültürü çok ustaca alip kendilerine
maletmislerdir. Bu arada, Sümerlerin ve onlarin dilinin ölmüs
oldugunu ilan etmekle de, halen olasilikla Türkçe seklinde yasayan
Sümercenin (yani Dogu Anadolu Türkçesi, Türkmen agzi, Azerbaycan agzi)
asirilmasina bütün kapilar açilmistir.

Anlasilan sudur ki Dogu Anadolunun Türkçesi kirma yolu ile (anagram)
Hint-Avrupa dillerine kaynak olmustur. Bununla beraber bazi eski
zamanlara ait sehir adlarinin da alinip yeni sehirlere degisik bir
sekilde ad olarak verilmesinde de bir sakinca olmasa gerek. Zira,
nasil olsa kimse bu isin farkina bile varmaz ve olmamistir da. Sayet
Amerika kitasi "yeni kesfedilmis" gibi orada bir yeni "Mesopotamiaya"
yaratmak niyetinde iseninz, oraya belki "BABILONIA" dersiniz ama "YENU
URUK" asla. Babilonyalilarin maksadi zaten Sümerleri yikip onlarin
sehirlerine ve kültürlerine sahip çikmakti. Burada görülen sudur ki
Sümerlerin URUK sehrinin adina benzer bir ad sanki "bir tesadüf eseri"
olarak "NEW YORK" adinda görülmektedir.

Bu arada belki sunu da belirtmek yararli olur ki eski Mesoptamia da
yakin geçmiste kurulan ülkenin adi olan IRAK adi da olasilikla Sümer
sehirinin adi olan URUK adindan geliyor.

7) Türkçeden kendisine yeni dil yapma isi ile görevli kisinin
elinde pek çok degistirme imkanlari var. "Anagram", bir
nevi "cryptology" kavraminin en basta gelen özelligi onun kuralsizca
kaynak söz üzerinde diledigi her degisikligi yapabilmesidir. Bunlarin
arasinda degisik sekilleri olan harfleri kullanarak yaniltma imkani
oldugu gibi, kaynak deyimin ünlü ve ünsüz harflerine ve/veya
hecelerine yer degistirme, ve onlari pek çok sekilde kirip yeniden
düzenleme hürriyetine sahipler. Yani kirma isinde (anagram)
diledikleri gibi davranabilmektedirler. Kiricilar bunca seçise
sahipken, elde edilen Latince veya baska bir Hint-Avrupa diline ait
sözcügü yalniz anlamindan ve kelime yapisindan yararlanarak eski
haline çevirmek isi ise çok daha zordur. Üstelik, Latince kelimelere
kaynak olan eski zamanin Türkçe deyimlerini olasilikla bugünkü
arastirici bilmemektedir ve belkide kullanilmamaktadirlar. O sebeple
kirilmis bir Türkçe deyimin eski halini bulmakta zorluk
çekebiliyoruz. Bununla beraber bir çoklarini da tanimamiz mümkündür.

Bazi kelimelere verdigim kaynak Türkçe deyimler "keyfi" sekilde
uydurdurulmus kelimeler olmayip, sifrelenmis sözlerin desifre edilmesi
isleminden çikan sözüklerdir. Onlar "anagram" kavraminin verilen
tanimlamalarin çercevesi içinde, analiz edilen kelimenin anlamina ve
sekline tümüyle uyan Türkçe deyimlerdir. Türkçe kök sözcüklerin ve
Türkçe dilimin ve kültürümün bilinciyle ve ayrica pek çok baska
konularda yaptigim arastirmalarimin neticesi olarak bu ayrintilari
baskalarina nazaran daha rahatlikla görüp birbirine baglayabiliyorum.
Bu isle hiç ugrasmamis olanlar ve bilhassa "anagram" yoluyla bir
dilden baska dillerin yapilabilinecegine inanmayanlar için basari
durumu elbetteki ayni degildir.

Iyi günler,

Polat Kaya,


TIMUR KOCAOGLU wrote:
>
> Kamil Bey,
> Eger bir varsayimi kanitlamaya calisirken, onumuze mantikli
olcutler yerine yine bir dizi varsayimlar koyarsaniz, sizin o ilk
varsayiminiz da havada kalir. Bakin, Latince-Turkce
karsilastirmasinda hareket noktasi olan varsayim "Latincenin bir on-
Turkce kok sozlerden turedigi" ise ve siz bu varsayimi kanitlamak
icin asagidaki varsayimlari ileri surerseniz, sizin hareket noktasi
olan varsayiminiz kanitlanmis sayilamaz:
> 1. Latincedeki butun kelimeler bugunku Turkce (20. yuzyil Istanbul
Turkcesi)'ne benzer bir on-Turkceden "anagram" yoluyla bozularak
yapilmistir.
> 2. Ya'ni, sonradan Latin dilini konusacak olan topluluk bugunku
Italya'ya gelerek, Etruskleri egemenlik altina aldiklarinda
kendilerinin bir dili yoktu.
> 3. Iste, o topluluk bir on-Turkce olan Etruskce kelimeleri bozarak
(hece yerlerini degistirerek) "Latince" denilen yeni bir dil
yarattilar.
> 4. "Anagram" yoluyla yapilan bu on-Turkceden Latinceye dil
degisiminin belirli kurallari belki olabilir veya olamaz, ama temelde
kuralsizliklar kuralina dayanir.
> 5. Elimize aldigimiz "Cassel's Latin Dictionary: Latin-English &
English-Latin" sozlugundeki butun kelimeler Turkce kok sozlcuklerden
gelisiguzel bozularak ortaya cikmistir.
> 6. Latince kelimeler on-Turkceden turedigine gore, Latince ile
baska butun Hint-Avrupa dillerinde ortak olarak bulunan butun
kelimeler de boylece bir "on-Turkce"den turemis demektir.
> 7. Bugun Hint-Avrupa dil ailesi ile Hami-Sami dil ailesi arasinda
da ortak kelimelerin bulunmasi, bunlarin hepsinin bir on-Turkceden
turediginin kanitidir.
> 8. Boylelikle, Sumerce, Etruskce, Hititce, Urartuca diye diller de
yoktur, cunku onlarin hepsi on-Turkceden bozularak tureyen dillerdir.
> 9. Bu kuramimizi ve varsayimlarimizi kabul etmeyen kimseler
yenilige kapali kimselerdir.
> 10. Bu varsayimlarimiz ve onun dayandigi "anagram" kurami red
edilemez.
>
> O zaman insanlarin onunde yalniz iki secenek kaliyor:
> 1. Ya bu kurami ret edeceksiniz.
> 2. Ya bu kurami oldugu gibi kabul edeceksiniz.
>
> Insanlarin onune bu kuramin temel olcutleri konulmadigindan, ortada
tartisilacak bir konu da kalmaz. Ortada belirli olcutler de
olmadigindan, bu kurami bir dogma gibi kabul eden kimseler, artik
onune gelen birbirinden farkli iki dilin kelimelerini ve gramer
sekillerini kendi kafasina gore "cozdugu"nu ileri surer. 1ste
ornekler:
> Ingilizce "New York" sehir adi, on-Turkce bir sehir adindan
bozularak turetilmistir. Aciklama: Ingilizce "New" Turkce "Yeni"den
bozularak turemistir: Yeni > niy (Turkce kelime basindaki "ye"
dusurulmus ve "ni"nin sonuna eklenerek once "niye" olmus sonra da bu
Ingilizcedeki "New", Almancadaki "neu", Ruscadaki "Noviy" ve
Farscadaki "Nev" seklini almistir.
> "New York"un ikinci kelimesi olan "York" da, Turkce kale
anlamindaki "Ark" kelimesinin basina bir "y" turemesi getirilerek
ve "a"nin "o"ya degistirilmesiyle ortaya cikarilmistir. Boylece, "New
York" sehir adi on-Turkce "Yeni Ark" sehir adindan turemistir.
> Artik, elinize alacaginiz Ingilizce, Rusca, Almanca, Hintce,
Yunanca, Farsca, Iskandinavca sozluklerdeki butun kelimeleri bu
kuralsizliklar kurali yontemiyle Turkce olarak kolayca aciklamak
mumkundur. Cunku, dayandigimiz temel varsayim, butun dunya dillerinin
on-Turkce kok dilden turemis oldugudur.
> Sayin Kamil Bey, sizin asagidaki yazida onerdiginiz yol, korkarim
boyle bir sonuca goturur. Bir varsayimi yine bir dizi varsayimla
kanitlayamayiz ve boyle cabalara "bilimsel calisma"lar denilemez.
> Timur
>
> >>> allingus@... 09/15/02 03:59AM >>>
> Bu kurallar noktasyna ben de katiliyorum. Bir kuramin bilimsel
> kimlik tasiyabilmesi için mutlaka denyesel olarak yeniden elde
> edilebilmesi sarti olmalidir. Bu sayede, Haluk ve Timur Bey'lerin
> sözünü ettikleri gibi bireysel yorumdan öte ortak bir kani olusmasi
> saglanabilir; bu olmasa bile kuram bilimsel kimlik kazanabilir.
> Elbette bilimsel kimlik için gerekli olan diger pek çok sey de
> vardir ama konuyu "kural" açisindan degerlendiriyoruz...
>
> Peki ya bu, "kuralsizlik" kurali olabilir mi?
>
> Zira, henüz üzerine derinlemesine egilme firsati bulamadigimiz
> bu "anagram" olayi, Polat Bey'in açiklamalarindan ve biraz da ag
> üzerindeki arastirmalarimdan anladigim kadaryila, adi üstünde, var
> olan bir dilin biçmini degistirmek suretiyle yeni bir dil elde etmek
> ve sonraki asamada kök dil ile tüm baglarini kopararak bagimsizlik
> kazanmak seklinde tanimlanabilir. Bu hedefin gerçeklestirilmesi
> sürecinde dogal sekilde her türlü zit ve benzer kural isleyebilir ve
> bunun dogal bir toplamina da "kuralsizlik" kurali denebilir.
>
> Aksi halde, sabit bir veya birkaç bilinen kural üzerinden
> yapylabilecek böyle bir biçim degisiliginin (öyle olmasi
> beklenildigi gibi) geriye dogru izleri kolayca sürülebilir ve
> denebilir ki:
>
> "- Ne kadar basarisiz bir deneme olmus, hehe... Su kavim de bu
> anagram isini hiç iyi becerememis valla, baksaniza kök dil ortada
> hala siritiyor..."
>
> Ayryca, anagram olayini kök sözcükler düzeyinde ele alirsak, bu
> durumda yine ayni "kuralsizlik" kuralini hesaba katmamiz
> gerekebilir. Zira hangi aileden olursa olsun binlerce dil içinde
> sabit kalmayi basarmyi "kök sözcükler"den olusan bir "kültür" bulmak
> çok zor gibi görünüyor. "kök sözcükler" de gayet mantikli sekilde
> bu "kuralsizlik" kuralina göre kasitli olarak degistirilmis veya
> dogal süreçte degisime ugramis olabilirler. Baska bir deyisle,
> bütün dil aileleri ve tüm diller incelendiginde eger, "ortak kök
> sözcüklere" ulasilamaz ise bu, "kök dil kurami"nin rafa kaldirilmasi
> için yeterli ve gerekli bir sonuç mu olmalidir?
>
> Bugüne degin Polat Bey'in diger kuramlardan farklg olarak ileri
> sürdükleri görüs, tümce yapisindan gramer kurallarina kadar bütün
> bir dilin, bütün dillerin Türkçe'den kirilarak yapilmis oldugu
> kuramidir.
>
> Bu kurami tam olarak anlayabilmek için "anagram"in ardinda yatan
> felsefeyi veya ideoloji incelemek gerek. "anagram"in tekrar ve
> etraflyca bir tanimlamasinin yapilmasi gerek.
>
> - Anagram nedir?
> - Dilbilimsel literatürde anagram var midir?
> - Bu gerçek bir olgu ise, kimler tarafindan ve ne amaçla
> hedeflenmistir?
> - Hangi zaman diliminde yapilmistir, baslangici ve sonu ne zamandir?
> - Halen sürmekte midir?
> - Baskalari tarafindan yapildigi söylenen bu *garip* isi, aslinda
> Turlar/Türkler tam bilinçli olarak yapmis olabilir mi?
>
> Son sorumu kisaca açiklamak istiyorum...
>
> Tek (ana)dilli bir dünya hayal edemiyorum, yasanabilirligi yoktur
> gibi geliyor bana. Ve insanoglunun dilsel - kültürel çesitliligi
> kadar yasami anlamli kilan baska bir sey daha da olamaz. Bu açidan
> eger "anagram" olduysa, bu insanliga bir hediyedir (ve tüm dünya
> dilleri korunmalidir). [Tevfik Bey, basyndan beri hep bunu
> söylüyorum :)]
>
> Yine, eger "anagram" olduysa, bu, bir kök dil vardi demektir,
> nitekim bence olmasi da son derece mantiklidir. Ama eger
> o "Türkçe" idiyse, bunu bilmek daha da heyecan verici olur.
> ------------------------------------------------------------------
> "Halbuki" isim + sifat + edattan olusan bir sözcük müdür?
>
> Sevgiler,
> Kamil