Re: Konu: Türk Dil Kurumunun
onerdigi kelimeler :)
--- In b_c_n@yahoogroups.com, Polat Kaya
<tntr@C...> wrote:
Sayin Kamil Kartal
ve Degerli Arkadaslar,
Merhaba. Hürriyet
gazetesinde çikan Türkçe metinde geçen bazi
Ingilizce sözcükler
hakkindaki görüsüm asagidadir. Ilginç
bulacaginizi
umuyorum.
1. Ingilizce
"ECONOMY CLASS" deyimi Türkçe (Tr.) "NAMU:
EKO-[IKI]-SAÇILIS"
("namu: iki seçilis", "namu: ikinci sinif bir yer")
anlamli deyiminden
yapilmis olmalidir ki zaten "economy class" kavrami
da "birinci
sinif" kavramina nazaran "ikinci sinif" bir yerlesim
yeridir. Simdilerde
oldugu gibi, eskiden beri tasima araci olarak
kullanilan
gemilerde, sonradan tren vagonlarinda birinci, ikinci ve
üçüncü sinif yerler
vardi. Bu oturma yerlerini siniflandirma kavrami
uçaklarda da
birinci sinif (first class) ve "ikinci sinif" ("second
class" or
"economy class") seklinde, bir pazarlama teknigi olarak,
tatbik edilmistir.
Yalniz bir hususa
dikkatinizi çekmek isterim: "economy class"
kavraminda
kullanilan "economy" sözcügü gerçekte "ekonomi" sözcügü ile
dil iliskisi
olmayip aslinda Türkçe "NAMI: IKI" deyiminin "ECO-NOMY"
seklinde
düzenlenerek "economy" sözcügüne benzetilmesinden baska bir
sey degildir.
"Economy" sözcügünün tanimlamasinda ve onun ad-olgusu
olarak verilen
bilgide, kelimenin yapisi Latince "oeconomia" ve Grekce
"oikonomia"
ve bu da güya Grekçe "oikos" ("ev" anlaminda) ve
"nemein"
("idare
etmek") anlaminda deyimlerin birlesmesinden geliyor
denmektedir.
Simdi bu verilerin
isigi altinda kelimenin ad olgusuna bakalim:
"OE-CONOMIA"
VE "OI-KONOMIA" deyimlerinde ki Latince "oe" ve Grekçe
"oi"
seklindeki ön ekler Türkçenin "ev" anlamindaki oi, öy, ev, öv
sözlerinden baska
bir sey degildir. Böylece, bu kelimenin asli ne
Latince ve ne de
Grekçe olmayip Türkçedir. Kelimenin Sümer dilindeki
sekli "e"
seklindedir. Eski Türkçe de bunu "e-u" ("o-ev" yahut
"ev-o"
anlaminda)
dedigimizde, ve u/v/y degisimi ile, Türkçenin "oi, öy, ev,
öv" sözleri
doguyor. Baska bir deyimle Sümerce "e" (ev) sözü ile
Türkçe
"ev" (ev-u) birbirinin ayni olup çok eski bu iki dilin ayni
diller oldugunun
simgelerinden biridir.
"OE-CONOMIA"
VE "OI-KONOMIA" deyimlerinin ikinci kismi olan
"CONOMIA"
yahut "KONOMIA" sözlerinin ad-olgusu ise su sekilde
incelenebilir:
"KONOMIA" <= "kON-OM-IA" seklinde ayirip "KON-IA-MO"
seklinde yeniden
düzenledigimizde Türkçenin "KUN-YAMU" ("kün yemi",
"günlük
yemegi") anlamindaki deyimi ile karsilasiyoruz. Bu Türkçe
deyimi yine Türkçe
"öy" sözü ile birlestirdigimizde, Latince
"oeconomia"
ve Grekçe "oikonomia" sözcüklerinin ad-olgusunun
"Türkçenin
"ÖY-KÜN-YEMI" ("evin günlük yemegi") anlamindaki deyiminin
kirilip yeniden
düzenlenmesiyle elde edilmis oldugu görülüyor. Türk
kültüründe Türk
insani "evimin günlük ekmegimi nereden çikaracagim"
seklinde konusur.
Insanlarin "günlük öy yemini" veya "günlük öy
ekmegini"
temin edebilmesi için verdigi her türlü ugrasi ise "ekonomi"
sözünün temel
kavramidir. Böylece "ekonomi" kavrami her haliyle
Türkçeden ve çok
eski Türk kültüründen gelmektedir. Ne ilginçtir ki
ve demek oluyor ki
bu Türkçe deyimin aynisi eski Grekler ve Latinler
zamaninda dahi yine
aynen Türkçe olarak kullaniliyormus. Bunun en
önemli ve süphe
edilmez anlami o zamanki dünyanin Türkçe bir dil
konustugu ve
Tur/Türk kültürünü yasadigidir.
Ingilizce
"class" kelimesi Türkçe "SACiLiS (SECiLiS)" deyiminden kirma
yollu yapilmis
olmalidir. "Class" kavrami ile insanlar, ögrenciler,
esyalar, varliklar
ve kavramlar seçilip / siniflandirilip bölmelere
ayrilirlar. Türkçe
"seçilis" sözü de ayni anlami tasir. Böylece,
"CLASS"
sözcügü "CL-AS-S" seklinde ayrilip "SA-CL-S" seklinde
yeniden
düzenlendiginde,
C/K/C degisimi ile "SACiLiS" / "SEÇILIS"
("seçilis",
"seçilme", "siniflandirma", "tasnif etme",
"seçmek"
fiilinin
"seçilis" sekli) anlaminda Türkçe deyimin "class" seklinde
kirilmis halidir.
C/Ç harfinin "K" sesine dönüsümü bir gizleme
oyunudur.
2. Ingilizce
"TURBULENCE" sözcügü "TUR-BULEN-CE" seklinde
ayrilip
"BULEN-TUR-CE" seklinde yeniden düzenlendiginde,Türkçenin
"BULAN-TURu-CE"
("BULANDIRICI" ("bulandirmak" fiilinden),
"karistirici")
anlaminda Türkçe deyiminden kirma yollu yapilmis
oldugu görülüyor.
Hava bulanirsa firtinaya kadar varan yel esmesi
olur. Havada yel
esmeleri havada "karistirmalar" ve uçakta olanlar
için de düsmeler
yaratir. Havada düsmeler insana mide bulantisi
verir. Mide
"bulanirsa" insanin midesi çalkalanir ve insan rahatsiz
olur. Toplum
"bulandirilirsa" toplum karisir; su "bulandirilirsa"
karisir ve içilmez
olur. Böylece, bence "turbulance" sözü Türkcenin
"bulanturucu"
deyiminden yapilmistir.
Yine ayni sözcügün
baska bir sekli olan Ingilizce "TURBULENT"
Türkçenin
"BULANTiTUR" ("BULANTIDIR") anlamli deyiminin kirma yollu
degistirilmis
halidir.
Aslinda Ingilizce
kelimenin kökü Latince "TURBULENTUS" sözüne gidiyor
ki oda Türkçenin
"BULANTURuSuTU" yahut c/s degisimi ile
"BULANTURuCuTU"
("karistiricidi") anlaminda deyimden kirma yollu
yapilmis olsa gerek.
3.
"LOBBY" Ingilizce tanimi söyle (Webbster's Collegiate
Dictionary): 1 The
foyer of a hotel. 2 The persons, collectively, who
frequent the lobbies
of a legislative house to transact business
with the
legislators, especially, in the effort to influence
proceedings by
personal agency." Türkçe ifadesiyle: "Otel köselerinde
ve/veya devlet
dairelerinde devletten is koparmak ve/veya ona buna is
bulmak için
aracilik yapip hem kendine ve hem de araci oldugu kisiye
devlet katinda
yarar saglayan araci ve onun bu isleri oturup
ilgililerle
konustugu köse yerler. Yani bir dolandiricilik
pazarlamasi.
Bu tanimlamalarin
isiginda, Ingilizce "LOBBY" <= "LOB-BY" <=
"BOL-BY"
Türkçe
"BUL-BeY" ("BUL BEYi", "is bulucu bey", "is
ve pazar bulma
isinde aracisi
bey") anlamli deyiminden kirma yollu yapilmis bir söz
olmalidir.
4. Türkçeye
"servis" seklinde gecen Ingilizce "SERVICE" sözcügü
"SER-VI-CE"
seklinde ayrilip "VI-SER-CE" seklinde yeniden
düzenlendiginde
Türkçenin "UI ESIR EÇE" ("evin esir eçesi", "evin
esir kizi")
anlaminda deyimin kirilip degistirilmesinden yapilmis.
Eskidenberi
zenginlerin evinde hizmet verenler esir gençler (kiz ve
erkek) idiler. EÇE
sözü iki karakterli bir söz olup hem erkeklere ve
hem de kadinlara
verilen bir eski Türkçe deyimdir.
Ingilizce sözcügün
kökü Latince "SERVIO" (a slave, to serve") ve
"SERVIRE"
("a servant", "a slave") deyimlerine gidiyor. Latince
SERVIO sözcügü
"SER-V-I-O" seklinde ayrilip "OV-SERI" seklinde yeniden
düzenlendiginde
Türkçenin "OV ESIRi" ("öv/öy esiri", "ev esiri",
"evin
hizmetcisi") anlamli degiminden kirma yollu yapilmis oldugu
görülüyor. Ayni
sekilde Latince SERVIRE sözcügü Türkçe "ÖY ESIR ERI"
anlaminda hem erkek
ve hem de kadin/kiz esiri içine alan bir
deyimin kirilmis
sekli oluyor.
5. Türkçe de
"GURME" gibi bir deyim olarak kullanilan bu sözcük
aslinda
"GOURMAND" (GROMET, GORMET) sözcüklerinden kaynaklanmaktadir
ki Fransizcaya
atfedilen bu iki sözcük "GROMET" / "GORMET" Türkçenin
"GÖRMETi"
("Yemegin tadini 'GÖREN' ") kisi ve daha önemlisi krala
yemek
getirildiginde yemegin zehirli olup veya olmadigini kiralin gözü
önünde deneyen
(GÖREN, "GÖRME isini yapan) fedakâr, vefakâr
hizmetcinin yaptigi
istir. Yani "yemegin tadina bakan" yahut "tadci",
"taddan
anlayan" anlamlarinda Türkçeye "GURME" seklinde geri dönmüs.
Kelimenin ikinci
hali "GOURMAND" seklinde veriliyor. Kelime
"GO-U-R-MAN-D"
seklinde ayrilip "GOR-MAN-D-U" seklinde yeniden
düzenlendiginde
Türkçenin "GOR-MAN-DU" ("Görmendi", "gör adamidi",
"görme isini
yapan adamdi") anlaminda yine Türkçe deyimin kirilmis
hali oldugu
görülüyor. Bu Türkçe tanitim da yine yukarida verdigimiz
"yemegin
tadina bakan" kisinin ödev kavraminin içine giriyor.
6. Türkçeye
"GARNITÜR" seklinde giren sözcügün yabanci sekli
"GARNITURE"
ve "GARNISH" olarak veriliyor. Bu iki sözcügün anlami
Türkçe
"süsleme" ve "donatma" olarak veriliyor.
6.1
"GARNISH" sözünün iki Türkçe anlami olabilir: a) Türkçenin "GARIN
ISHI"
("mide isi", "garin ishi" "yemek isi",
"yemek hazirlama")
anlamlarinda Türkçe
deyimden kirma yollu yapilmistir; b) Türkçenin
"GORINISH"
("Görünüs") deyiminden kirilma yollu yapilmistir. Böylece
iki Türkçe deyim
bir sözcükte birlestirilmistir. Elbetteki takdim
edilen yemegin
agiza iyi bir tad, mideye uygun ve cana saglikli olmasi
gerektigi gibi göze
de iyi görünmesi, görkemli ve çekici olmasi
gerekir. Onun
içindir ki "görünüs" (garnish) yemegin takdimi ve
satisi bakimindan
çok önemlidir.
6.2
"GARNITURE" sözcügü de Türkçe birden fazla anlami olan bir
deyimdir. Söyleki:
a)
"GARNITURE" <= "GARNI-TURE" <= Türkçe "GARIN
TÜRE" ("garin
töresi",
"yemek töresi") anlamlarinda Tur/Türk insaninin "yemek yeme
töresini"
ifade eden deyiminin kirilmis sekli oluyor. Türk
yemeklerinin kendine
özel çesniligi, hazirlanisi ve tadlarinin
dünyaca ünlü olusu
pek tesadüflerin eseri olmasa gerek. Onlar ancak
sayisiz senelerin
içinde gelistirilmis yemek törelerin neticesidir.
b)
"GARNITURE" <= "GARNITU-RE" <= Türkçenin
"GÖRINTÜ ERi" ("görüntü
eri",
"yemegin görüntüsünü hazirlayan kisi") anlaminda deyimin kirma
yollu degistirilmis
halidir.
c)
"GARNITURE" <= "GARNITU-RE", ve olasilikla d/-
düsürülmesi ile
Türkçenin
"GÖRINTÜdER" ("görüntüdür", "süstür",
"yemegin
bezenmesidir",
"yemegin donatilmasitir") anlamlarinda deyimin
kirilmis halidir.
Bütün bunlardan
anlasiliyor ki Türkçenin üç farkli anlamli deyimleri
kirilma yoluyla tek
bir kelimede "GARNITURE" seklinde toplanmistir.
7. "FRONT
OFFICE" iki kelimeden yapilmis bu deyimi ayri ayri
baktigimzda: "FRONT"
<= "FR-ONT" <= d/f degisimiyle Türkçenin
olasilikla
"ÖNTe-DiR" deyiminin degistirilmis halidir.
"OFFICE"
=> "OFFISE" kelimesi "OF-FI-S-E" seklinde ayrilip
"IF-E-S-OF-E"
seklinde yeniden düzenlendiginde olasilikla Türkcenin
"IFE-SOFA"
("efe sofa", "efendinin sofasi", "katibin
sofasi", "katibin
oturdugu öndeki
ofis") anlaminda deyimin kirilmis hali oluyor.
Böylece,
"FRONT OFFICE" Türkçenin "EFE-SOFA ÖNTEDIR" deyiminin
kirilmis halinden
baska bir sey olmasa gerek.
8. Türkçeye
"AVANS" seklinde girmis olan Ingilizce "ADVANCE"
kelimesini su
sekilde görebiliriz:
"ADVANCE"
kelimesi "A-DV-ANCE" seklinde ayrilip "VD-A-ANCE" seklinde
yeniden
düzenlendiginde, V/U degisimi ile, eski Türkçenin "UDA-ANCE"
("Öde-önce",
"önce öde", "pesin öde", "önce parayi ver sonradan
servisi al")
anlaminda Türkçe deyimden kirilarak yapilmis oldugu gün
gibi ortaya
çikiyor. "Advance" sözünün anlami da zaten odur, yani
parayi önceden
ödüyorsunuz.
9.
"INFLATION" kelimesi "IN-FLA-TI-O-N" seklinde ayrilip
"O-FLA-IN-TIN"
seklinde yeniden düzenlendiginde, T/S degisimi ile eski
Türkçenin
"OFLAYANSIN" ("üfleyensin") anlaminda deyimin kirma yollu
degistirilmis hali
oluyor. "Inflation" denen nesnenin ekonomide
"fiyatlari bir
balon gibi sisirdigi bilinen bir gerçektir. Yine
bilinir ki
"balonun içine üflenince o siser". Böylece, "inflation"
sözcügü dahi Türkçe
bir deyimin kirilmis halidir.
10.
"MASSEUR" sözcügü "MA-S-SE-UR" seklinde ayrilip
"S-UR-MA-SE"
seklinde yeniden
düzenlendiginde, son "S" harfinde c/s degisimi ile,
Türkçenin
"SURMECE" ("sürmeci", "ovucu", "hamamda
yikananin
gövdesini süren
kisi") anlaminda Türkçe deyimden kirilarak
yapilmistir.
11. Türkçeye
"VANTILATÖR" seklinde geçmis olan bu sözcügün asli
yine Türkçe bir
deyimden yapilmistir denebilir.
Söyleki:
"VENTILATOR" <="VE-N-TI-LA-TOR" seklinde ayrilip
"VE-LA-N-
TOR-TI"
seklinde yeniden düzenlendiginde Türkçenin "aVALANTURTI"
("havalandurdu")
deyiminin deyistirilmesinden yapilmis oldugu
görülür.
"Ventilator" denen aracin yaptigi is de zaten çalistigi
zaman içinde bulundugu
yeri "havalandirmasidir".
***
Bütün bunlardan
görülüyor ki Türkçe Hint-Avrupa dillerine bitip
tükenmek bilmeyen
bir kaynak hazine olarak kullanilmis ve onun
sözlerinin kirilip
yeniden düzenlenmesiyle bu dillere pek çok sayida
ve Türklere son derece
"ileri, karmasik ve yakisikli" ("sophisticate")
görünen sözcükler
türetilmistir. Baska bir deyimle, bence,
Hint-Avrupa
dillerini konusan çagdas Avrupalilar, çok azi bilinçli
fakat pek çogu
masum ve bilinçsiz olarak, Türkçeyi "kirilmis,
sifrelenmis, egrilmis
ve bükülmüs"("inflected") haliyle
konusmaktadirlar.
Bu arada Türk dünyasi böyle bir hilenin
olabilecegini
beklemedigi için, hakli olarak bu konuda bazi gruplar
tarafindan
kandirilmis olduklarinin farkinda bile degiller. Bu
konuda devamli
yanilgi içinde olan Türk dünyasi, onlarin geçmisteki
çogu yazarlarini
hep dogruyu ve gerçegi söyleyen kimseler olarak
bilmisler. Bu arada
bu essiz hileyi oynayanlar dünya halkini da hiç
benzeri olmayan bir
sekilde yanlis bilgilendirmislerdir. Onlarin
yönetmeligi altinda,
her Batili grup kendine özel bir sekilde,
birbirine dil
akrabaligi olan fakat ayri ayri görüntüde sözde çok eski
diller imis
görüntüsü verdirdikleri "dilleri" ve adlari Türkçeden
kirip kirip
türetmisler.
Iste onlardan bir
tanesi de bu son kullandigim "SOPHISTICATE"
sözcügüdür ki onu
da burada aciklamadan edemiyecegim. Zira kelime
"SOPH-IS-T-IC-A-TE"
seklinde ayrilip "SOPH-SI-TA-CI-TE" seklinde
yeniden
düzenlendiginde, ve ph/f degisimi ile Türkçe okundugunda,
Türkçenin
"SAF-SA-TA-CI-DI" ("SAFSATACIDI") deyiminden kirilarak
yapilmis oldugu
apaçik bir sekilde gün isigina çikiyor. Bu kelimenin
Ingilizce - Türkçe
REDHOUSE Sözlükteki taniminda: "nadiren hile ve
safsata
karistirmak; hile ve safsata ögreterek ahlakini bozmak"; ve
ayni kaynakta
"Sophisticated" için de: "bilgiç olan, kültürlü, görmüs
geçirmis;
incelikli; bilmis; karmasik" seklinde anlamlar veriliyor ki
"sahtekar"
denilmis olmasi olasilikla çok daha yerinde olurdu. Bu
da gösteriyor ki
bazi kimseler "karayi" "ak", "safsatayi"
"bilgiçlik"
gibi göstermekte pek ustadirler. Çamasir yikar gibi dilin
karamsar
ifadelerini temize çikarma islemi günümüzde de pek ustaca
islenmekte ve masum
insanlar bundan olumsuz sekilde etkilenmektedir.
Bu da dünyamizin
"uygarlik" derecesinin bir isareti olsa gerek. Ne
ilginçtir ki bütün
bu oyunlar M. Ö. birinci bin yilda eski Grek,
Latin ve Hebrew
yazarlari tarafindan eski Tur/Türk
dünyasinini
"Günes" dinini alaya alarak eski OGUZ dininin
çökertilmesi ile
baslatilmis ve o zamandanberi günümüze kadar hizla
gelismistir.
Asagida asli
Hürriyet gazetesinde çikmis ve Kamil Beyin bizlere
ilettigi ve metini
ekte verilen Türkçe yazida geçen bazi Ingilizce
sözcüklerin ad
olgulari ile ilgili görüslerimi yukarida verdim.
Onlardan bazilarini
da baska bir zaman vermeye çalisacagim.
Ilgilenenlerin
bunlarin üzerinde düsüneceklerini ümid ederek bütün
arkadaslara
sunuyorum. Esen kaliniz.
Hepinize selamlar,
Polat Kaya
07/09/2002