Re: Tercüme, Tercüman
ad-olgusu
--- In b_c_n@yahoogroups.com, Polat Kaya
<tntr@...> wrote:
Sayin Arkadaslar,
Merhaba. Her
nekadar ben "çevirmen" degilsem de adi
[biz_cevirmenlere_nooluyor]
seklinde olan bu guruptan her gün gelen
e-postalarin
basliginda, "çevirmen" adini devamli sekilde
görmekteyim.
Bilindigi gibi simdilerde "çevirme" diye adlandirdigimiz
kavram
"tercüme" ve "çevirmen" kavrami ise "tercüman"
sözcükleri ile
bilinirdi. Bu
"Arapça" diye bilinen sözcüklerin ad-olgulari merakimi
uyandirdi. Simdiye
kadar öne sürdügüm, kelimelerin ad-olgusunu
açiklayan benim
yöntemimle, söyle bir durum karsimiza çikiyor:
"Tercüme"
sözcügü < "T-E-R-C-Ü-ME" seklinde parçalarina ayrilip
bakildiginda ve
kelimenin harfleri ve heçeleri "CE-ÜR-ME-T" seklinde
yeniden düzenlendiginde,
Türkçenin "ÇE-ÜR-ME-eT" ("çevirme et") yahut
"ÇE-ÜR-ME-Ti"
("çevirmedi") sözleriyle karsilasiyoruz. Böylece,
"tercüme"
sözcügü Türkçenin bu deyimlerinden ve onlarin içinde olan
tek heceli temel
sözcüklerinden ve takilarindan yapilmis oluyor.
Yine ayni sekilde,
"tercüman" sözcügü < "T-E-R-C-Ü-MAN" seklinde
bakildiginda ve
harfler ve heçeler "CE-ÜR-MAN-T" seklinde yeniden
düzenlendiginde
Türkçenin "ÇE-ÜR-MEN-Ti" ("çevirmenti", "çevirme eden
kimsedi")
anlaminda deyimi ile karsilasiyoruz. Görüldügü üzere,
"ÇE-ÜR-MEN-Ti"
("çevirmenti") sözü de bu gurubun baslik olarak
kullandigi
"çevirmen" sözcügünden baska bir sey degil.
Bu çok ilginç bir
netice. Bunun üzerinde çok hassasiyetle durup kili
kirk yararcasina,
bu olayi incelemeliyiz. Tesadüfler mi bize oyun
oynuyor yoksa
"birilerimi Türkçenin basina ve bu arada Türklerin
basina oyun
oynamis" seklinde soru sorup olayi ilmi bir sekilde
incelemeliyiz. Aksi
takdirde konustugumuz dilin kelimelerini ve
onlarin temsil
ettikleri kavramlari iyi anlamamis ve her birinin
üzerinde durmadan
kulaktan dolma ögrenmis, baskalari bize ne demisse:
"hee! dogru
diyorsun" deyip kökü çok eskilerde olan dil
oyunbazcilarinin
yaniltmacalarini aynen kabul-etmis-olma durumunda
oluruz.
Nasil oluyor da
Arapçanin "tercüme" ve "tercüman" sözcüklerini
sekillendiren harf
ve heceleri yeniden düzenledigimizde, bambaska bir
dilin, yani
"Türkçenin" ayni anlamdaki sözcüklerini buluyoruz? Bunun
"bilimsel"
izahi ne olabilir? Çok sasirtici olan bu neticenin
olmamasi gerekir,
ancak ve ancak bir dilin (misalimizde Türkçenin)
deyimi veya
sözcükleri kirilip baska bir dile (ki bu misalde Arapça)
yeniden
düzenlenerek sözcük haline getirilmis olmadikca. Daha önce de
açiklamistim, bu
yöntemin adina, eski Grekçeden baslayarak Bati
dillerinde
"anagram" (anu-girma/onu-kirma) demisler ve çok ta kârli
bir sekilde kendi
maksatlari için kullanmislar. Bu analizden
görülüyor ki
"tercüme" ve "tercüman" sözcüklerinin olusmasinda
Araplar da ayni
oyunu oynamislardir.
Sayet Arapça
Türkçeden bagimsiz olarak gelismis bir dil ise, Türkçe
ile arasindaki bu
dil akrabaliklarinin olmamasi gerekirdi. Bu durum
tesadüflerin
neticesi olarak da alinamaz yeter ki birileri bilinçli
sekilde dil
hamuruna elini sokmus olmasin.
Benim simdiye kadar
öne sürdügüm kelimelerin kökünü anlama (yani
"anlayis"
> "an-la-yis" > Ingilizce "an-al-yze" >
"analyze" (benzeyise
dikkat lütfen))
yöntemimle, "çevirme" sözcügünün bazi baska dillerdeki
karsiligi olan
kelimelerde de söyle bir durum ile karsikarsiyayiz:
NOT: asagida
kullandigim "A < B" kisaltmacasi ile "A" "B"
den
yapilistir anlami
temsil edilmektedir. Böylece " < " isareti Türkçe
"-den",
"-dan" eklerinin anlamini ve "Tr." kisaltmasi "Türkçe"
deyimini temsil
eder.
Ingilizce: a)
"translate" < "TR-AN-S-LAT-E" <
Tr.
"TERSi-ANLAT"
(yani "anlasilmayani
anlat") anlaminda bir Türkçe deyim.
b)
"translate" < "TR-AN-SLA-TE" < Tr.
"AN-LAS-TIR-TI"
ki "çevirme"
(tercüme) isinin
asil hedefi de birbirini anlamayan iki tarafi
anlastirmaktir.
c)
"translate" < "TRAN-SLA-TE" < Tr. "TuRAN-LAS-TI"
("Türkçelesti",
"bir dilden
Türkçeye çevrildi") anlaminda bir deyim oldugu görülüyor.
Bu deyimde de
"TuRAN" adi, "-LAS" ve "-TI" ekleri, sh/s
dönüsmesi
ile, hep Türkcedir.
Bu anlaminda "Turancanin" (Türkcenin) "ana-dil"
yahut "kaynak
dil" oldugu imasi vardir.
Fransizca:
"traduire" < TR-A-D-U-IRE" < Tr. "TURA DEIR"
(yani "Tur'a
deyir/diyor",
"Tur'a (Tur insanina) anlatiyor") anlaminda yine "Türk"
ve Türkçe
"anlatma" ile ilgili bir Türkçe (Azerbaijan aguzu) deyim.
Almanca: a)
"übersetzen" < "Ü-BE-R-S-ET-ZEN" < "TER-
SU-BE-ZEN"
< Tr.
"TERSUMESEN"
("ter-cü-me-sin") anlaminda bir Türkçe deyim.
b) Bu almanca
sözcügün ikinci bir kökü su
olmalidir:
"übersetzen" <
"ÜBER-S-ET-ZEN"
< "ÜBER-SEZ-TEN" < Tr. ÖBÜR-SÖZ-TEN" ("o bir
sözden")
anlaminda bir
dilden baska bir dile yapilan anlatmanin ima seklinde
ifadesi oluyor.
Italian:
"tradurre" < "TRA-D-U-RRE" < Tr. "TURA-DER-
eR"
("Tur'a
söyler er" ve
çok olasilikla "Turça konusan er") anlaminda Türkçe
deyimin kirilimis
hali oluyor.
Ispanyolca:
"traducir" < "TR-A-D-U-C-IR" < Tr. "TUR-CA-DIR"
("Türkçedir")
anlaminda hem TUR (Türk) adini ve hem de "Türkçe" adini
içinde saklayan her
haliyle Türkçe olan bir deyimin kirilmis hali
oluyor.
Sweedish:
"översäta" < Ö-V-ER-SÄ-T-A" < "TER-SÄ-VA-O" <
Tr. "TERCEME
O", c/s ve m/v
deyisimi ve genel kirma ile yine "tercüme" ile ilgili
bir deyim buluyoruz.
Yiddish:
"iberzetsn" < "IBER-Z-ET-SN" < "EBIR-SEZ-TEN"
< Tr.
"ÖBÜR-SÖZ-TEN"
("o bir sözden" ) anlaminda Türkçe olarak bir dilden
baska bir dile
çevirme isi ima ediliyor.
Zaten
"çevirme" (tercüme) isi de bir dilde anlasilan bir kavramin
baska bir dilde
anlatilmasidir. Yukarida analinizini yaptigimiz
Hint-Avrupa ve
Semitik dillere ait bu sözcükler de "çevirme" kavramini
birbirlerine benzer
sekilde Türkçe olarak anlatiyor. Bütün bunlarin
hiç biri tesadüflerin
neticesi olamaz. Dilcilerin bu konu üzerinde
çok iyi düsünmeleri
gerekir.
Her sözcügün
olusumu bir kavrama ve onun ifadesini saglayan sözcügün
çok mantikli bir
sekilde olusumuna dayanir. Bu her dilde böyledir.
Yani sebep ve
netice meselesi. Bir kavrami ifade etmek için sebep
yahut ihtiyaç
olmustur ve onu ifade eden sözcük de Türkçe sözcüklerden
yapilmistir. Türkçe
sonu gelmeyen bir deniz suyu zenginliginde olan
bir hazinedir. Onu
alip kullanan kullanana yaris etmisler. Aslinda
kavramlar arttikca
Türkçenin kullanimi da artmis, fakat ne var ki öz
Türkçeden türetilen
sözcükler Türkçeye yabancilastirilmislardir. O da
pek çoklarina yeni
dil olmus. Olay bir musiki yazarinin bir baskasinin
nagmesini alip
ondan yeni melodiler türetmesine benzer bir olay.
Türkçeden baska
dillerin yapilmasi belki de pek önlenemez. Fakat, bu
asirmayi yapanlar
hiç olmazsa bu gerçegi itiraf edip gereken krediyi
Türkçeye
vermelidirler. Hiç olmazsa bu dürüstlük yapilmaliydi yahut
yapilmalidir.
Dillerin olusumunda ya gerçek bilinmiyor ve böylece
herkes karanlikta
el yordami ile bir taraflara gitmege ugrasiyor,
yahutta gerçek
biliniyor fakat inkâr ediliyor ve bu konuyla ugrasan
çok samimi pek çok
arastiricilara, deyim caizse, "yabani kaz avina
yollama"
yöntemi küçük bir gurup tarafindan sinsice uygulaniyor.
Saygilarimla,
Polat Kaya