Re: bcn_2004-----INVITATION----------

Sayin Arkadaslar,

Merhaba. Hepinizi selamlarim. Degerli kardesimiz Kamil Kartal, büyük
bir gayretle yazilarimi bir araya toplayarak internette bir
Polat_Kaya Arsivi kurmus ve bu basarisini da asagidaki "davetiye"
yazilariyla bizlerle paylasmistir. Bu âlicenapligindan ötürü kendisine
huzurunuzda tesekkür ediyorum. Beni onurlandirdin Kamil. Sagol.
Tanri da seni onurlandirsin ve daima basarili etsin. Kamil bu
düsüncesini daha bir sene evvelinden bana bildirmisti ve simdi bu
fikrini basari ile yerine getirmis bulunuyor. Bu basarisindan ötürü
kendisini can ve gönülden kutlarim.

Bu konuda bir baska degerli kardesimiz olan Erhan Berber'i de
huzurunuzda yad etmeyi borç bilirim. Ayni fikri Erhan Bey de Kamil
Beyden ayri ve bir hayli zaman sonra önermis ve gerçeklestirmeye
baslatmisti. Erhan Bey yazilara "index" koymayi tasarliyor.
Kendisine tesekkür eder basarilar dilerim. Sagol Erhan.

Aziz arkadaslar, Türkçenin geçmisi ile ve bilinçli olarak onun basina
getirilenlerle ilgili görüslerimi ve buluslarimi sizlerle samimi
olarak paylastim. Huzurunuzda Hint-Avrupa ve Semitik dillerin
sözcüklerinden örnekler vererek Türkçeden yapilmis olduklarini
gösterdim ve yeni konulari firsat buldukca ele alarak yine sizlerle
paylasacagimi ümid ediyorum. Konu haddinden fazla önemli bir
konudur. Olasilikla en az onbin seneyi askin bir süre içinde eski
dünyada her yere yayilmis, yasamiz, ve medeniyetler gelistirmis
Tür/Türk dünyasinin ortak dili olan Türkçenin çok eski ve model
bir dil oldugunu gün isigina çikarmiz bulunuyoruz. Türk dünyasinin
bilinçli olarak göz ardi edilmesi, dünya medeniyetine hiç katkida
bulunmamis gibi sayilmasi, gerçekte onun kökünün çok derinlere
indigi ve günümüz medeniyetinin temelinde eski Tur/Türk
dünyasinin medeniyetinin oldugu bilincinden kaynaklanmaktadir.
Bu konuda gercekler hiç söylenilmedigi gibi bilinçli olarak karanliga
gömülmüslerdir.

Türkçenin dil hazinesinden yararlanip, onu kirma yoluyla, ondan
kendilerine dil yaratanlar, Türkçenin model ATA yahut ANA dil oldugunu
itiraf etmekten bilinçli olarak kaçinmislar ve gerçegi gizlemislerdir.
Onun için dile getirmis oldugumuz "baska dillerin yapiminda Türkçeden
yararlanilmis olundugu" konusu üzerinde titizlikle durulmalidir.
Tur/Türk dünyasina bir ecdat yadigari olan muhtesem dil Türkçeyi hem
korumak ve hem de daha gelistirmek gerektigi gibi, onun geçmisini de
gün isigina çikarmak gerekmektedir. Türkçenin geçmisi en azindan
Hint-Avrupa ve Semitik dillerin sözcüklerinde sifrelenmis halde
saklidir. Onlari çözmek günden güne daha da kolay olmaya baslamistir.
Örnekler bu arsivdeki yazilarda bol miktarda gösterilmistir.

Dilleri çok yakin geçmiste sun'i olarak Türkçeden yapilmis olanlar bir
sürü yersiz iddialarla ve konuyu gürültüye bogarak dillerini 6-7 bin
yil gerilere götürmekte ve o dillerin Anadoluda gelismis oldugunu
ileri sürmeketedirler. Asil gerçek ise Anadolunun yerli dilinin oldum
olasi Türkçe oldugudur. Gerek Anadoluda ve gerekse baska bölgelerdeki
Tur/Türk dünyasina geldiklerinden ve Tur/Türk insaninin ve eski Türk
dünyasinin evrensel dininin hos görüsü içinde sulh içinde yasayip
güclenen gezegen gruplar ilk firsatta ev sahibini ve onun medeniyetini
yikma yollari aramis ve bunda da haddinden fazla basarili olmuslardir.
Uzun süre Türkçeyi konusmus olmalarina ragmen gizli gizli Türkçeden
kendilerine yeni diller yaparak Türkçeden uzaklasmislardir. Elbette
ki günümüzde bu diller "dil kimliklerini" kazanip ayri ayri birer dil
olmuslardir. Buna ragmen onlarin Türkçeden yapilmis oldugu gerçegi
deartik kolay kolay inkar edilemez hale gelmistir. Günes dilinin
balçikla gizlenmesi devri artik son bulmustur.

Simdiye kadar gerçekmis gibi islenmis ve dünyaya tanitilmis eski dünya
ile ilgili bilgilerin pek te gerçek olmadigi, Eski Tur/Türk dünya
medeniyetinin nasil yok edildigi, tarihten silindigi, ve talan
edildigi, yavas olmasina ragmen, ortaya çikmaktadir. Bu sebeple
konuyu devamli sekilde incelemek ve islemek gerekmektedir. Ümid
edilir ki Türkçenin gelecegi ile oldugu kadar geçmisi ile de ilgilenen
yetkililer tanitimini yaptigim bu yeni konuyu benimserler ve
arastirmalari arasinda ona da yer verirler.

Kamil Kartal, Erhan Berber ve degerli arkadaslar hepiniz sagolun.
Polat_Kaya arsivi hepimiz için hayirli ve ugurlu olsun.

Selam ve sevgilerle,

Polat Kaya

18/03/2004


Kamil KARTAL wrote:
>
> ----------------INVITATION (TÜRKÇESI ASAGIDADIR) --------------
>
> Dear Friends,
>
> I am pleased to announce the opening of our "Polat_Kaya" archive that
> is publicly available on the Internet, where you will find many of
> Polat Kaya's exciting writings.
>
> Polat Kaya has been studying the relationship between Turkish and the
> words of the Indo European languages for many years and has come up
> with remarkable findings regarding the roots of the Indo European
> (IE) and Semitic languages. His findings are very contrary to
> existing linguistic views but he backs them up with powerful
> evidence. You may read in detail many of his eye-opening papers here
> that discuss a variety of subjects from which he synthesizes
> extraordinary results that are rational and convincing. For example,
> the mysterious and mythological "Tower of Babel" whose true identity
> is not known, gives up its secrets in one of his essays.
>
> Polat Kaya's revelations put a new light on the ancient world, thus,
> leading to new understandings. His findings clearly indicate that by
> using misinformation presented as the facts of the past, ancient
> world history was intentionally distorted and the ancient Turkish
> world obliterated. The most powerful tool that he uses in his
> analyses is the Turkish language, which is probably the most ancient
> language.
>
> For example, the ancient city name "TROY" and its French form "TROIE"
> are made up from Turkish "TUR ÖYÜ" or "TUR EVI" both meaning "House
> of Turs" (Turks). This positively indicates that this ancient city-
> state was a Tur/Turk state. Similarly, the names of other ancient
> Anatolian Tur states were also altered and thus have been
> intentionally alienated from the Turkic world. Knowing this becomes
> a turning point in understanding the real identity of the ancient
> Anatolian civilizations and others.
>
> Polat Kaya shows that Indo-European and Semitic languages are
> actually artificially manufactured languages that are created by,
> what he calls, "cut-and-paste" operations on words or phrases of
> ancient Turkish. The finished words are so well camouflaged that the
> real Turkish source used to construct them is nearly impossible to
> detect.
>
> For example, the IE term "vis-à-vis", meaning "face to face" is
> actually manufactured from Turkish saying "yüz yüze" meaning "face to
> face". In this anagram, Turkish expression "yüz yüze" becomes "vis-à-
> vis" by changing "z" to "s", "ü" to "i", "y" to "v" and final "e"
> to "a" in the middle. The letter v, as used in IE or Semitic
> languages, is a camouflaging letter having multiple identities such
> as v, u, and y. In this capacity, letter v not only can replace a "v"
> or a "y" or a "u" in Turkish source texts, but it can also replace
> other Turkic letters at the will of the linguist doing the
> anagrammatizing.
>
> These powerful linguistic evidences go a long way in explaining the
> irregularities and irrationalities that exist in IE languages,
> especially in the writing and pronunciation. Polat Kaya explains that
> Turkish was the universally spoken world language in ancient times
> until probably the middle of the first Millennium B.C. He attributes
> the universality of Turkish to the ancient Turanian OGUZ religion,
> i.e., "Sky-Father-God, Sun-God and Moon-God" religion which was
> probably the first religion of mankind.
>
> In this ancient Sky religion, the Sun as the life giver and the Moon
> were the two main deities and were the creations of an all-powerful
> Creator "Sky-Father-God" known by many names such as: BIR-O, PIR-O,
> PERU, TUR, HAN, HAN-O, ATA, APA and others. The Sun and the Moon
> were regarded as the eyes of this universal Sky-Father. The Sun,
> Moon and the Sky-Father formed a trinity concept in which the Sun was
> the right and seeing eye of God, and the Moon was the left and not-
> seeing eye of God. The Turkish word "GÖZ" meaning "eye", being
> embedded in the name OGUZ supports this. Additionally, the Turkish
> word "AGUZ" meaning language", "word" or "mouth" is also embedded in
> the name OGUZ indicating Turkish being the origin of the saying: "in
> the beginning was the "Word", and the "Word" was with God, and the
> Word was God." With this background, the Turkish expression "OGUZ
> AGUZ" denotes the "Turkish language".
>
> In this Turkic OGUZ religion, the Sky-God was primarily represented
> by a "bull" figure. The fact that the Turkish word "OKUZ",
> meaning "ox", is embedded in the name of OGUZ supports this.
> The "Bull" figurines found throughout many excavations also support
> this ancient OGUZ religion and the Bull (OKUZ) icon of the Sky-God
> OGUZ.
>
> The trinity concept in Christianity, said to be taken from
> the "Pagans", is in fact taken from the ancient Turkic OGUZ religion
> and its Sky God concept. The term "Pagan" is just a cover-up term
> designed to eliminate the Turkic identity of those ancient people.
>
> You are invited to visit the Polat_Kaya Library where you may read
> all about this and more. Please visit:
>
> 
http://groups.yahoo.com/group/Polat_Kaya/messages/ (the archive is
> publicly available)
> 
http://groups.yahoo.com/group/Polat_Kaya/ (if you would like to
> subscribe to the library)
>
> If you want to share your ideas with Polat Kaya please write to
> tntr@...
>
> Best regards,
> Kamil Kartal
>
> --------------------------------------------------------------------
> --------------------------------------------------------------------
> --------------------------------------------------------------------
>
> ------------------------(DAVETIYE) ---------------------------------
>
> Degerli Okuyucular,
>
> Sayin Polat Kaya'nin çogu yazilarini internette bir araya toplayan
> bir arsivin hazirligini bitirmis olmaktan ve siz okuyuculara açilmis
> oldugunu duyurmaktan mutluyum.
>
> Sayin Polat Kaya senelerden beri yaptigi çalismalarla Türkçe ile Hint-
> Avrupa dillerine ait sözcükler arasinda olasi bir baglantiyi
> incelemis ve Hint-Avrupa ve Semitik dillerin kökeni hakkinda
> olaganüstü bir bulusu dile getirmistir. Polat Kaya, dillerin kökleri
> hakkinda halen egitim kurumlarinda ögretilen görüslere karsi olan
> bulusunu güclü dil açiklamalari ile desteklemektedir. Onun çok farkli
> konularda yazdigi yazilarinda yaptigi göz-açici analiz ve
> sentezleriyle inandirici, gerçekci ve olaganüstü neticelere vardigini
> arsivimizdeki yazilarinda okuyabilirsiniz. Örnegin, ne oldugu simdiye
> kadar bilinmeyen, mitolojik "Babil Kulesinin" gerçek kimligi onun bir
> yazisinda bütün gizliligini kaybetmektedir.
>
> Polat Kaya'nin açiklamalari eski dünyanin anlasilmasina yeni bir isik
> getirmekte ve yeni anlayislara yol açmaktadir. Onun buluslari,
> geçmisin gerçekleriymis gibi gösterilen, aslinda yanlis ve yaniltici
> sekilde bildirilen sözde "tarih bilgileri" ile eski dünya tarihinin
> bilinçli olarak tahrif edildigini ve özellikle eski Türk dünyasinin
> tarihten silinmis oldugunu süphe edilemez bir sekilde ortaya
> koymaktadir. Onun çalismalarinda kullandigi en güçlü araci,
> olasilikla tarihte en eski ve muhtesem bir dil olan Türkçedir.
>
> Örnegin, eski zamanin sehir adi "TROY" ve onun Fransizca sekli olan
> TROIE (Trova) adi Türkçe "TUR ÖY" yahut "TUR ÖYÜ" ("Tur evi", "Türk
> evi" anlaminda) sözlerinin yozlastirilmis seklidir. Bu görüs Trova
> sehir devletinin bir Tur/Türk devleti oldugunun kesin delilidir. Ayni
> sekilde diger eski Anadolu devletlerinin adlari da degistirilmis ve
> onlarin kimligi bilinçli olarak Türk dünyasindan
> uzaklastirilmislardir. Bunun bilincinde olmak eski Anadolu
> medeniyetlerinin gerçek kimligini anlamakta bir dönüm noktasidir.
>
> Polat Kaya, Hint-Avrupa ve Semitik asilli dillerin gerçekte yapma
> diller olduklarini, Türkçenin sözcük ve ifadelerini kirdiktan sonra,
> kendi deyimi ile, "kes ve yapistir" islemiyle onlari yeniden
> düzenleyerek sözcükler türeten diller olduklarini göstermektedir.
> Hint-Avrupa ve Semitik diller için türetilmis sözcükler, köklerinin
> Türkçe oldugu taninmayacak sekilde örtülüp gizlenmislerdir.
>
> Örnegin, Avrupa dillerine ait diye bilinen "vis-a-vis" sözü gerçekte
> Türkce "yüz-yüze" deyiminin yeniden düzenlenmis seklidir. Bu kirma ve
> degistirme isleminde, Türkçe "yüz yüze" deyimi, z/s, ü/i, y/v ve
> son "e" harfinin de ortadaki "a" harfine degistirilmesi ile "vis-a-
> vis" sekline dönüstürülmüstür. Hint-Avrupa ve Semitik dillerde
> kullanilan "v" harfi bir gizleme harfi olup genellikle "v", "y"
> veya "u" çesitli kimliklerine sahiptir. Bu gizli yetenegi ile "v"
> harfi, kirilan Türkçe metinlerde, "v", "y" veya "u" harflerinin
> yerini aldigi gibi, Türkçeyi kiran dilcinin hür ve keyfî seçisleri
> ile diger Türkçe harflerin yerine de kullanilabilmektedir.
>
> Bu güclü dil delilleri Hint-Avrupa dillerinin bilhassa yazilimi ve
> seslendirilmesi hususlarinda var olan güclükleri ve mantiksizliklari
> kolaylikla izah edilebilmektedir. Polat Kaya'nin açiklamalarinda
> Türkçe, olasilikla M.Ö. birinci bin yilin ortalarina kadar, evrensel
> sekilde konusulan bir dünya dili idi. O, Türkçenin bu evrenselligini
> eski Tur/Türk dünyasina ait Gök-Tanri OGUZ dinine, yani "Gök-Ata-
> Tanri, Gün-Tanri ve Ay-Tanri" dinine atfetmektedir ki olasilikla bu
> din insanligin dünyada yaygin sekilde izlenen ilk dini idi.
>
> Bu çok eski Gök dininde, hayat veren Günes ve Ay iki en basta gelen
> ilahlardi ki onlar da, BIR-O, PIR-O, PERU, TUR, HAN, HAN-O, ATA, APA
> ve digerleri gibi çok çesitli adlarla adlandirilan çok güçlü ve çok
> yönlü yaratici bir "Gök-ATA" tarafindan yaratilmislardi. Günes ve Ay
> bu evrensel Gök-Atanin gözleri olarak biliniyordu. Gün, Ay ve Gök-Ata
> bir üçlü Gök-Tanri kavramini olusturuyordu ki bu birliktelikte Günes,
> Tanrinin sag ve gören gözü, Ay ise Tanrinin sol ve görmeyen (kör)
> gözü oluyordu. Türkçe olan "GÖZ" sözünün OGUZ adi içinde olmasi bu
> kavrami desteklemektedir. Ayrica, "dil", "söz" veya "aguz" anlaminda
> olan Türkçe "AGUZ" sözü de OGUZ adinin içinde yer
> almakla, "Baslangiçta "Söz" vardi ve "Söz" Tanri ileydi ve "Söz"
> Tanri idi" deyiminin kaynaginin Türkçe oldugunu göstermektedir. Bu
> temel bilgi ile, Türkçe "OGUZ AGUZ" deyimi "Türk Dilinin" adi
> olmaktadir.
>
> Bu Tur/Türk OGUZ dininde, Gök-Tanri öncelikle bir "BOGA" simgesi ile
> temsil edilirdi. Türkce "OKOZ" (ÖKÖZ, BOGA) adinin da OGUZ adi içinde
> yer almis olmasi bu simgenin gerçekligini desteklemektedir. Eski
> dünya kalintilarinda yapilan kazilarinda tekrar tekrar gün isigina
> çikan "BOGA" (OKOZ) resim ve heykelcikleri de bu çok eski OGUZ dinini
> ve Gök-Tanri OGUZ'un "OKUZ" simgesini destekleyen delilleridir.
>
> Paganlardan alindigi söylenen Hristiyanlik dinindeki "üçlü tanri"
> kavrami gerçekte eski Tur/Türk OGUZ dininden ve onun "Gök-Tanri"
> kavramindan alinmistir. "Pagan" sözü ise o eski Tur/Türk dünyasi
> insaninin Türklük kimligini silmek için düzenlenmis bir terimdir.
>
> Polat_Kaya arsivinde bunlari ve daha fazlasini bulabileceginizi
> bilerek sizleri bu arsive davet ediyor, hos geldiniz diyorum. Lütfen
> asagidaki baglantiya tiklayiniz:
>
> 
http://groups.yahoo.com/group/Polat_Kaya/messages/ (üyelik
> gerektirmez)
> 
http://groups.yahoo.com/group/Polat_Kaya/ (kütüphaneye üye olmak
> isterseniz)
>
> Sayin Polat Kaya ile görüslerinizi paylasmak isterseniz
> tntr@...’e yazabilirsiniz.
>
> Saygilarimla,
> Kamil Kartal