TURANLI GÜNHAN TÜRKMENLERİNİN TURİYE/SURİYE ADLI ÜLKELERİNDE

GÜNEŞ EVİ ŞAM KENTİNE (SHAMAS / IŞIMIŞ OD)

VERİLMİŞ ADLAR HAKKINDA

 

POLAT KAYA

 

 

 

Değerli Arkadaşlar, bu konu ile ilgili birinci yazımda Şam şehrine verilen DAMASCUS adı ile eş anlamlı adların açıklamasını yaptım. https://www.facebook.com/search/top/?q=damascus%20polat%20kaya   Bu yazımda, yine aynı Wikipedia kaynağını kullanarak, şehirin ŞAM adı ile ilgili verilen bilgileri değerlendireceğim.  https://en.wikipedia.org/wiki/Damascus#Names_and_etymology  adresli kaynakda, İngilizce olarak, şu tanımlamalara da yer verilmektedir:

 

“In addition to being one of the oldest continuously inhabited cities in the world,[4] Damascus is a major cultural centre of the LEVANT and the Arab world. The city has an estimated population of 1,711,000 as of 2009.[3]”

 

https://en.wikipedia.org/wiki/Damascus

 

Polat Kaya: Burada dikkat etmeliyiz ki Wikipedia yazarı, Damascus şehrinin “Levant” ile “Arap dünyası arasında önemli bir kültür merkezi olduğunu” ifade ediyor.  Bu çok önemli bir ifadedir.  Bu söylemin anlamı, LEVANT ile Arap dünyasının birbirinden farklı iki ayrı toplumlar olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır.  Şöyle ki, burada “LEVANT” adı ile tanımlanan toplum eski çağların “SURİYELİ” / “TURİYELİ” yerlileri, yani, eski Turanlı TURİYELİ/TÜRKİYELİ GÜNHAN ALEVİLERidir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki, bu tanımlama “Sümerliler” adı ile tanımlanan “GÜNCܔ yahut GÜNHAN Türklerini de içine almakta idi!

 

En once LEVANT ve LEVANTİNE sözcüklerinin Türkçe sözlerden yapılmış sözler olduğunu belirtmek isterim.  LEVANT kimliğini en güzel tanıtan sözcüklerden birisi LEVANTİNE sözcüğüdür.  Şöyle ki: LEVANTİNE sözcüğü “AL-EVINTEN” şeklinde yeniden dizildiğinde bulduğumuz söz, Türkçe “AL EVİNDEN” sözü oluyor ki bu söz bölgede binlerce seneden beri yaşamış olan ALEVİLERİ, yani, güneşe inanan GÜNHAN ALEVİ TÜRKMENLERİNİ tanımlamaktadır.

 

Ayrıca, LEVANTİNE sözcüğü “ALEVİTEN-N” şeklinde yeniden dizildiğinde, Türkçe “ALEVİ’DEN” sözü oluyor ki bu söz de bu yerli GÜNHAN adlı toplumların Güneşe tapan “ALEVİ” inançlı Türkler olduğunu çok açık bir şekilde tanımlıyor. 

 

Belli ki Günhan Türkmenleri Türk idiler ve Araplar ise SAMİ (ESMECİ, YELCİ) toplumlardan idi.  Eski çağlarda, birisi Güneşi ve onun yarattığı aydınlığı din olarak izleyen Turanlı GÜNHAN Beyleri, diğeri ise “SAMİ” bir grup olup, yine Turan dili Türkçeden aldıkları “YEL HAN” (ENLİL) kavramına inanan farklı inançlı bir toplum idiler.  O nedenle, eski çağların “SURİYELİ” / “TURİYELİ”ve  “LEVANT” diye tanımlanan Alevi Türkleri ile Arap dünyası birbirinden ayrı ve farklı olan toplumlardır.  Böylece, dünyanın en eski Turan kentlerinden biri olan ve aslındaTuranlı Türkmenlerin kurduğu, fakat adı sonradan “ŞAM” şeklinde Semitekleştirilmiş şehir, hayatının bir döneminden sonra “Levant” (Alevi) ile “Arap dünyası” arasında önemli bir kültür merkezi olmuştur!

 

***

 

Bu gerçeği böylece belirttikten sonra, ŞAM adına dönelim.  Bir başka Wikipedia kaynak söyle yazıyor:

 

“In Arabic, the city is called DIMAŠQU Š-ŠĀMI (دمشق الشام), although this is often shortened to either Dimašq or aš-Šām by the citizens of Damascus, of Syria and other Arab neighbours and Turkey (as Şam). Aš-Šām is an Arabic term for "Levant" and for "Syria"; the latter, and particularly the historical region of Syria, is called Bilādu š-Šāmi (بلاد الشام / "land of the Levant"). Historically, Baalshamin or Ba'al Šamem (Aramaic: ܒܥܠ ܫܡܝܢ‎, translit. Lord of Heaven(s)),[10][11] was a Semitic sky-god in Canaan/Phoenicia and ancient Palmyra.[12][13] Hence, Sham refers to (heaven or sky).”

https://en.wikipedia.org/wiki/Damascus#Names_and_etymology 

 

***

Polat Kaya:  Bu kaynakdan görülüyor ki, Arapçada ŞAM şehrine, ayrıca, DIMAŠQU Š-ŠĀMI adı da veriliyormuş; fakat bu ad uzun olduğundan, Şamlı vatandaşlar ya AŠ-ŠĀM yahut DIMAŠQU adını kullanıyorlarmış. Ben bu adın ilk bölümü olan DIMAŠQU adını, GÜNEŞ kavramı ile ilişkili olarak, Türkçe “DAM IŞIKI”, “GÖK IŞIĞI” ve “GÜN IŞIĞI” anlamlı ad olarak açıkladım.

 

 

Yukarıda ki İngilizce metini özetleyerek tercüme ettğimiz de, şu Türkçe metini elde ediyoruz:

 

“Adın ikinci kısmı olan “AŠ-ŠĀM” adı da Arapça bir ad idi ve Suriye, diğer Arap ülkeleri ve de komşuları Türkiyeliler tarafından da “as-ŠĀM” olarak biliniyormuş.  AŠ-ŠĀM adı Arapça bir değim olup, hem “LEVANT” ve hem de “SURİYE” için kullanılan bir değimdi.  Suriye, özellikle Suriyenin tarihsel bölgesi, Aramaikce  BILĀDU Š-ŠĀMI (بلاد الشام / “Levant Bölgesi” ("land of the Levant") olarak biliniyormuş.  Tarihsel olarak, Samiçe BAALSHAMIN yahut BA'AL ŠAMEM adı tercümesinde “Gök Tanrı” anlamında olup, Sami Kenan (Fenika) ve eski Palmyra'da, Semitik “Gök-Tanrı” anlamlı olarak biliniyormuş.  Böylece SHAM (ŞAM) sözü “cennet” veya “gök” anlamlı oluyor” deniyor!

 

***

Polat Kaya: Bu tanımlamadan, “LEVANT” ve “SURİYE” adları aynı bölgenin adları olduğunu ve  birbirinin aynı olan bir ülkenin, yani LEVANT ve SURİYE, iki ayrı adı olduğunu anlıyoruz. Fakat, LEVANT ve “SURİYE” dedikleri “Aleviler Ülkesine” verilen iki ayrı ad oluyor.

 

Ayrıca, burada, “Aramaikce  BILĀDU Š-ŠĀMI (بلاد الشام / “Levant Ülkesi”, yani, “Aleviler Ülkesi” ("land of the Levant") olarak bilinmiş olması çok önemlidir. Çünkü, BILĀDU Š-ŠĀMI değimi yalnız “Aleviler Ülkesi” olarak tanımlanıyor.  Bu bilginin ışığında sözde Aramaikce “BILĀDU” sözü “ILĀDU-B” şeklinde deşifre ettiğimizde, bulduğumuz söz, Türkçe “İLİDİ” (İLÜDÜ) sözünün değiştirilmiş hali olduğunu görüyoruz.  Belli ki, Türkçe dilin “ÜLKE” anlamlı “İL” ve “İLİDİ” sözcüğü o çağlarda yaşayan ve konuşulan bir Türkçe sözcük idi ki bunu sözde “ARAMAİC”diye bilinen Sami toplum almış ve “BILĀDU” şeklinde tanınmaz bir biçime değiştirmiş!   

 

Bu açıklamanın ışığında, “Levant Ülkesi”, yani, “Aleviler Ülkesi”, Türkçe bir değimle, “ŞAM İLİDİ” (ŞAM ÜLKESİDİ, ŞAM EVİDİ anlamlı) sözü de oluyor. Yani, eski “Levant” denen ülke her hali ile Türk ALEVİ TÜRKMENLERİNİN ülkesi idi ki bu tanımlamayı “PHOENİCİAN” adından “GÜNHAN BEYLERI” olarak bulmuştuk!

 

***

Arapça “AŠ-ŠĀM” adı “ŠĀM-AŠ” şeklinde deşifre ettiğimizde, Semitik dilde, “ŞAMAŞ” değimini bulmaktayız.  Belli ki Semitik söz “ŞAMAŞ”, sonradan sözde Arap şehiri olan ŞAM şehrine ad kaynağı olmuş ve hep de öyle bilinegelmiş.  Şimdi, “ŠĀM-AŠ (ŞAMAŞ) adının eski çağların SAMİ (ESMECİ, MUSACI anlamlı) din/dil adamlarının tanımlamalarına bakalım:

 

Wikipedia https://en.wikipedia.org/wiki/Shamash bağlantısında şu İngilizce tanımlamalar veriliyor:

“SHAMASH (Akkadian: Šamaš dUD ) was the SOLAR DEITY in ancient Semitic religion, corresponding to the Sumerian god UTU. Shamash was also the god of justice in Babylonia and Assyria.

 

Akkadian šamaš "Sun" is cognate to Phoenician: ŠMŠ, Classical Syriac: ܫܡܫܐ‎ ŠEMŠA, Hebrew: שֶׁמֶשׁ‎ ŠEMEŠ and Arabic: شمس‎ ŠAMS.”

 

***

 

Polat Kaya:  Böylece, Akkadlar için, SHAMASH (güneş) anlamlı bir sözdür.  Ayrıca, Suriyeli Alevi Günhan Beylerinin çok eski bir kenti olan, Rumca “DAMASCUS” olarak ve Semitik gruplarca “ŞAM” adı ile adlandırılan bu kentin adı da SHAMASH, yani,  Türkçe “GÜNEŞ-KENTİ” (GÜN-TANRI-EVİ) kavramını temsil eden bir ad oluyor. Bunun anlamı, ŞAM şehrinin en eski adının “GÜN-TANRI EVİ” anlamlı bir ad olduğundandır!  Elbette ki, kendilerine GÜNHAN diyen Turanlı Türkmenlerin en eski ve önemli bildikleri bu “yerli baş kente”, Güneş dini gereğince, “GÜN-TANRI EVİ” anlamlı bir ad vermiş olmaları çok doğaldır. Denebilir ki, bu nedenle, DAMASCUS için “Šamaš dUD” adını da kullanıyorlarmış!  

Halbuki, “ŠAMAŠ dUD” adını “ŞAMAŞ-UDd” şeklinde Türkçeye deşifre ettiğimizde, bulduğumuz söz, Türkçe “IŞIMIŞ ODDU” sözü oluyor ki bu da gök yüzünün “IŞIMIŞ OD’U” olan GÜNEŞİN ta kendisi ve onun Türkçe dilde tanımlanmasıdır!  Güneş devamlı şekilde IŞIYAN bir dev ateştir. İşte bu tanımlama ile, ŞAMAŞ (ŞAM) Kentinin önceki Türkçe adı “IŞIMIŞ OD ÖYİ”, “GÜN ÖYܔ yahut, “GÜNEŞ KENTİ” şeklinde oluyor!

 

***

Ayrıca, SHAMASH kavramının SÜMER dilinde UTU,  yani, Türkçe “OD O” sözü ile aynı oluşu ve “GÜN-TANRI” adı olarak bilinmesi, önce güneşin bir OD, bir ATAŞ olduğunu söylüyor.  Ayrıca, “OD O” sözü Türkçe “OD ÖY (OD EVİ; ODA) anlamlı bir Türkçe söz olduğunu da bize bildiriyor.  Şöyle ki, GÜNEŞ, devamlı ışıldayan öyle bir OD (ATAŞ) evidir ki, bu OCAK beş milyar seneyi aşan bir süreden beri alev alev yandığı halde, olasılıkla, şimdiki yaşının bir kaç keresini daha yanarak ve ışıyarak devam edecektir!  Etrafında herşeye hayat veren bu muhteşem OD’a Gün-Tanrı diye inananlar için, GÜNEŞ (IŞIMIŞ, ŞAMAŞ yahut ŞEMŞ) bir “OD-TANRI EVI”, “GÜN EVİ” yahut da “GÜN-TANRI EVI”dir! 

***

 GÜN-TANRI’YI ve GÜN-TANRI EVI” ŞAM Şehrini de tanımlayan UTU ve OD O sözünün hem Sümerlerde hem de Günhan Türkmenlerinde aynı olması, Sümerlerle Türklerin aynı dilde olan, aynı ulusun iki toplumları olduklarını kuşkusuz tanımlar!  Hatta, Phoenician (Kanaan, Kenan, Günhan) Türkmen beylerine atfedilen iskelet ŠMŠ adı bile, ünlüleri düşürülmüş Türkçe “IŞIMIŞ” sözüdür! Böylece, bu şekli ile de, ŞAM şehrinin adı, yine Türkçe “GÜNEŞ” adından ve özellikle güneşi tanımlayan Türkçe “IŞIMIŞ OD” sözünden gelmektedir. Şunu da belirtmem gerekir ki SHAMASH adı hem Arapçaya hem de Farsçaya “ŞEMS” (güneş anlamlı) tanımlaması ile girmiş Türkçe sözdendirler.  Bu adlar Türkçeden alınıp, yabancılaştırılıp ve Türkçe kimliği bilinçli şekilde karartılmış sözlerdir.  Böylece, gerek SHAMASH ve gerekse ŞEMS adları, bilinenlerin tersine, Türkçe IŞIMIŞ sözünden yapılmış sözcüklerdir!

 

***

Bu açıklamaların ışığında, kaynak metine tekrar baktığımızda şunları görüyoruz:

Akkadça ŠAMAŠ "Sun", Farsça “ŞEMS”, ikisi de Türkçe “IŞIMIŞ” sözünden;  ;

Phoenician sözcüğü ŠMŠ, Türkçe ünlüleri düşürülmüş IŞIMIŞ sözü;

Classical Syriac: ܫܡܫܐ‎ ŠEMŠA, Farsça “ŞEMS”, ikisi de Türkçe “IŞIMIŞ” sözünden; 

Hebrew: שֶׁמֶשׁ‎ ŠEMEŠ, Farsça “ŞEMS”, ikisi de Türkçe “IŞIMIŞ” sözünden;  

ve Arapça: شمس‎ ŠAMS, Farsça “ŞEMS”, ikisi de Türkçe “IŞIMIŞ” sözünden yapılmış adlardır!

 

Burada verilen sözcükler içinde görünen “AŠ-ŠĀMI”, “Š-ŠĀMI” ve benzeri sözcükler, sözde eski Semitik dillerde “ŞAMAŞ” diye güneşe verdikleri addır ki bu ad bile Türkçe “IŞIMIŞ sözünün Samileştirilmiş halidir ve uyduruk adlardır! 

Bu önerimi destekleyen şu bilgiyi de burada dile getirmem çok önemlidir:

 

***

Sami grupların “ŞAMAŞ” gibi, İŞTAR adlı bir tanrıçeleri de vardır ki onun adı dahi Türkçe iki anlamlı bir sözdür.  Şöyleki, İŞTAR sözü bu halinde, Türkçe “IŞIDIR”, “IŞITIR” ve “ISITIR” sözleri olup güneşi temsil eder; Ayrıca, İŞTAR sözü “AŞTIR” şeklinde incelendiğinde, Türkçe “EŞTİR”, yani, Turan dünyasında, erkeği tamamlayan, bütünleyen EŞİDİR.  Öyle bir EŞ anlayışıdır ki o, erkeğine hem kadındır, ışıtan ve ısıtan bir güneşdir ve bir yakıcı ateştir” anlamlı sözlerle tanımlanan bir EŞDİR!  Türk kültüründe, genellikle, Güneş bir KIZ, bir KÖZ ve bir GÖZ olarak tanımlanırken, Tanrının KÖR GÖZÜ olan AY, bir erkek “AY DEDE” olarak tanımlanır! 

Bunun gibi, “IŞTAR” kavramı ile aynı olan, sözde eski Helenlerin APHRODİTE adı ile tanımladıkları sevgi tanriçesi de “BİR OD İDİ O” şeklinde hem yakıcı güneşi tanımlıyor, hem “AVRATDI O” şeklinde yine Türklerin “AVRAT” sevgilisini” tanımlıyor. İşte tüm bu kavramlar eski Turanlıların dil ve törelerinden alınmış ve değiştirilmiş adlardır!

 

***

 

Burada, sözde Semitic diye yanlışca dünyaya tanıtılmış oldukları PHOENICIAN adının Türk kimliğini bir defa daha görmeliyiz. Şöyle ki:

 

PHOENICIAN adını harf-be-harf “CONHAN-PEİİ” şeklinde deşifre etdiğimizde, bulduğum söz Türkçe “GÜNHAN BEYİ” sözüdür ki bu ad özbeöz Türkçedir ve eski Turan ülkesi TURİYE’de, değiştirilmiş diğer adı ile SURİYE’de yaşayan ALEVİ GÜNHAN TÜRKMENLERİNE verilmiş ve sahte bir şekilde Samileştirilmiş bir addır. Bu ad değişimi ile GÜNHAN TÜRKMENLERİ Türk kimliklerinden arındırılmış ve dünyaya “GÜNCܔ olma yerine, “SAMİ”, yani, “YELCİ” (ESMECİ) gruplar diye tanıtılmışlardır. Bu ad değişimi, BİLGEMİŞ adının GILGAMESH adına değiştirilmiş olayı gibi, eski Turan dünyasının törelerini aşırma ve yok etme olayıdır! Nitekim, sözde Semitik “TORAH” adı bile Türklerin “TÖRE” sözüdür!

 

***

 

Eski çağların Suriyesinde ŞAM kentinin 75 km kadar kuzeyinde yine eski çağların “Baalbeck” adlı Phoenike kenti, bir “gün kenti” (yanı sun-city) imiş ki bunun Rumca adı HELİOPOLIS olarak veriliyor.

 


Sözde Greek adı HELIOPOLIS sözcüğü “GÜN KENTİ” (“sun city”) anlamlı idi. Ve hatta, eski Mısırda bir Roma kenti olduğu söylenen AUGUSTAMNICA adlı sözde Roma ili de “GÜN KENTİ” (“sun city”) anlamlı imiş.  Bu şehrin “PAGAN” kimliğinden, yani, Turanlı “PAGAN” kimliği ve diğer pagan özelliklerinden arındırmak için, şehrin adı AUGUSTAMNICA şeklinde değiştirilerek Romanlaştırılmış.  (Bak aşağıda  https://en.wikipedia.org/wiki/Augustamnica ).  Kararttıkları ve gizledikleri bu “PAGAN” özelliğinin ne olduğu, değişimlerin yapılmış olmasına rağmen, Latin AUGUSTAMNICA ve Greek AUGOUSTAMNIKE adları içinde saklıdır.  Bu sır küplerinden Greek AUGOUSTAMNIKE adını açtığımızda, şu çok ilginç Türkçe değimleri bulabiliyoruz:

 

Polat Kaya: a) Greek AUGOUSTAMNIKE adı harf-be-harf  “ATIM-GUNES-KOUA” şeklinde deşifre edildiğinde, bulduğum söz, Türkçe “ADIM GÜNEŞ KÖYܔ sözü olduğunu ve bu tanımlamanın Türkçe dil ile yapılmış olduğunu görüyoruz!  Böylece, HELIOPOLIS adı ile tanımlanan köy veya kentler, aslında Türkçe “GÜNEŞ KÖYܔ adı ile anılıyor idiler.  Eski GÜNHAN Türkmenlerinin bir şehiri olan ŞAM kentinın de bir “GÜNEŞ KÖYܔ yahut “GÜNEŞ KENTİ” olması çok doğal idi!


b)  Ayrıca, Greek AUGOUSTAMNIKE adı, “ATAM-GUNES-KOUI” şeklinde sözcüğün başka bir şekli de Türkçe “ATAM GÜNEŞ KÖYİ” sözü oluyor. Burada Güneşle ilgili olarak bir anlam değişikliği var. Bu da Güneş Dili Türkçenin bir yapısal özelliğidir.  Bir harfin yerdeğiştirmesi ile kavram tanımı değişebiliyor.  Eski Turan dünyasında TANRI kavramı, aynı anda, “hem ATA ve hem ANA” kimliği olan bir Gök-Tanrısı olarak bilinirdi. Etrüsk Türkleri bu Tanrı kavramını aynı gövde de hem erkek ve hem kadın çizimi ile değerlendirmişlerdir.  Bu eski Turan kavramı, Aryan sözcüğü olarak “ANDROGYNOUS” şeklinde yabancılaştırılmıştır;
  (> “GUNOS- DANRY-O”<  Türkçe “GÜNEŞ TANRI O” sözünden.) Bilindiği üzere eski Mısır yerli toplumu, “GÜNEŞE TAPAN” bir toplum idi.  Bunun anlamı şudur ki, Eski MISIR ülkesi, bilinenlerin tersine, Türk dili konuşan bir Turan ülkesi idi. Ben bu bilgiyi  “BİLDİRİ 1” başlıklı yazımda  dünyanın en uzun ömürlü Turan Devleti diye tanımlamıştım!

 

 

c)  İçinde Türkçe “ADIM GÜNEŞ KÖYܔ ve  “ATAM GÜNEŞ KÖYİ” sözleri bulunan Greek AUGOUSTAMNIKE adı içinde bulunan başka bir Türkçe değim de, “ATIM-OGUS-KÜN-EA” şeklinde ayrıştırma ile Türkçe “ADIM OĞUZ GÜN ÖYܔ sözü ile birlikte OĞUZ adını da buluyoruz ki, bu ad bile hem “Güneş kentlerinin” Türkçe kimlikleri tanımlıyor hem de Güneşin bir adı olan OĞUZ adını da gün ışığına çıkarıyor!  Böylece OĞUZ adı bile çok eski zamanlardan beri Türkçe dilde var olan Gök-Tanrı, Gün-Tanrı ve Ay-Tanrı kavramlarının adıdır hem de erkek adı olarak Türk kültüründe yaşayan bir addır!

 

***

Böylece, binlerce yil evvel, Günhan Türkmenlerinin ülkesi olan Suriye’de (Turiye’de/Türkiye’de), şimdiki adı ŞAMAŞ (ŞEMEŞ, ŞEMS) olan kentin asıl Türkçe adı “GÜNEŞ KÖYܔ veya “OĞUZ GÜN EVİ” gibi adlar imiş.  Bu adlar, şehrin gerçek kurucularının Suriyeli/Turiyeli Türkmenler olduğunu açıkca gösteriyor! 

 

İlginçtir ki aynı kültür, eski Mısırda, KAHİRO kentinin yakınlarında bir “HELİOPOLİS (Gün kenti) adlı kent bulunuyordu.  Günümüzde, eski “Heliopolis Üniversitesi adlı universite “AIN SHAMS” (Güneş Gözü) olarak biliniyor.  Eski Turan dünyasında GÜNEŞ Tanrının “GÖREN KOR GÖZܔ olarak bilinirdi! Bir Kahiro Üniversitesine “AIN SHAMS”, yani Türkçe “GÜNEŞ GÖZÜ ÜNİVERSİTESİ” yahut  “GÜNEŞ ÜNİVERSİTESİ” denmesi, adının Eski Turan dünyasının GÜNEŞ TANRISI kavramından almış olması anlamındadır!  İnsanları aydınlatıcı bilgiye ulaştıran bu “bilgi ocağı”, eski GÜNHAN Tur/Türk/Oğuz Türklerinin dünyaya verdikleri ilmin katkılarından biridir.  Ne var ki kara bir sistem eski Turan dünyasının adını, kimliğini ve törelerini bir taraftan ad ve dil değişimi ile başkalaştırmış ve sahiplenmiş, diğer taraftan da o Turan medeniyetini ve onun gerçek yaratıcılarını tarihten silmiştir!

 

***

 

Sonuç olarak, bunca açıklamalardan diyebiliriz ki, sözde Arapça ŞAM (SHAMS/SHEMS) adlı kentin en eski adı, Türkçe “IŞIMIŞ OD EVİ”, “GÜN EVİ”, “OĞUZ GÜN EVİ” ve “GÜNEŞ EVİ” adları ile bilinen bir “GÜNEŞ KENTİ” idi!  

 

Esenlikler dileklerimle,

 

Polat Kaya

 

Mart 21, 2018