ORIENTAL, ORIENTALISM, ORIENTALIST, LEVANT VE LEVANTİNE 

 

SÖZCÜKLERININ GERÇEK KİMLİĞİ HAKKINDA

 

(ESKİ TURANLI ALEVİLER)

 

 

POLAT KAYA

 

 

 

Değerli Arkadaşlar, ORIENT ve LEVANT ile ilgili başliktaki sözcüler önemli Türkçe kimlik tanımlamaları içerdiğinden, bu sözlerde gizli ayrıntıları bu yazıda dillendirmek istiyorum. 

 

1.  ORIENTAL (adj.)

late 14c., from Old French ORIENTAL "eastern, from the east" (12c.) and directly from Latin ORIENTALIS  "of the east," from ORIENTEM (see Orient (n.)). Originally in reference to the sky, geographical sense is attested from late 15c.; oriental carpet first recorded 1868 (in C.Latin Eastlake).

 

ORIENTALISM (n.)  “in reference to character, style, trait, or idiom felt to be from the Orient, 1769, from oriental + -ism. Related: ORIENTALIST.”

http://www.etymonline.com/index.php?allowed_in_frame=0&search=ORIENTAL

 

***

 

ORİENT ve ORIENTAL sözcükleri eski Turan dünyasi ile çok yakından ilgili olan sözcüklerdir.  O nedenle bu yazımın konusu olan ORIENTAL sözcüğünün çeşitli tanımlamaları arasında, en önde gelenlerden birisi “güneşin doğduğu yer” diye bir tanımlanmasıdır.  Bu nedenle “ANADOLU” adı bile eski Greek dilinde “güneşin doğduğu yer” diye tanımlanmış.  Elbette ki yer yüzünde her yer güneşin doğduğu yerdir. O zaman ANADOLU’nun bu özelliği neden diye düşünmemiz gerekiyor. Hele Eski Helenlerin bunu söylemesi çok ilginçtir.

 

 

ORIENTAL sözcüğünün tanımlaması ile ilgili çeşitli yazılarla bazı fikirler veriyorlar, ama gerçeği de pek söylemiyorlar.  Değim yerinde ise, konuyu bir nevi ağızlarında geveleyip duruyorlar.  Latince  ORIENTALIS  sözünden geldiği söylenen Fransızca ORIENTAL sözcüğü, “doğulu”, yahut, “ doğudan” anlamlı olarak tanımlanıyor.  Bu tanımlamaya ve de bulunduğunuz yere göre, doğunuzda kim varsa o “doğulu yahut doğudan” olarak tanımlanıyor.  Böylece, bu tanımlama pek kaypak ve sulandırılmış bir tanımlama oluyor. Yani, kişi birine göre “DOĞULU” veya “DOĞUDAN” ve bir başkasına göre “BATILI” yahut “BATIDAN” olabiliyor.  Bence, asıl gerçek, sözcüğün yapısında gizli olarak saklıdır. Günümüzde, her ne kadar ORIENTAL sözü ile Asyalı olanlar tanımlanıyor ise de, asıl tanımlamak istedikleri toplumun adı gizli tutularak, Sami guruplarla karıştırılıyor.  Aslında sözcüğün çok eski tanımlanmasında, yalnız “LEVANT” denen bölge ve orada var olan, “LEVANTINE”  adı ile de bilinen çok eski bir toplumun kimliği kastediliyordu.  İşte bu çalışmada, ORIENTAL sözcüğünün hedefinde olan bu çok eski toplumun gerçek kimliğini öğreneceğiz. 

 

***

 

Şimdilik bunu böylece belirttikten sonra,  ORIENTAL sözcüğünün gerçek kimliğine dönelim.  Şöyle ki:

 

ORIENTAL sözcüğünü, harf-be-harf “TORANLI-E” şeklinde deşifre edip Türkçe olarak okuduğumuzda, ORIENTAL sözcüğünün, Türkçe “TURANLI Ev” (TURANLI ÜLKE anlamlı) sözü olduğunu görüyoruz. Böylece, ORIENTAL sözcüğü ile tanımlanan bölgenin bir “TURAN EVİ” ve içinde oturan  yerlilerin de TURANLI Tur/Türk/Oğuz toplumları olduğu gerçeği, dolambaçlı bir şekilde ve Türkçe dille, fakat gözlerden gizlenmiş olarak, ortaya çıkıyor.  Bu tanımlama ile, eski çağlarda ANADOLUNUN da bir TURAN ülkesi olduğu gerçeği de gün ışığına çıkmaktadır!

 

Ayrıca, ek olarak, ORIENTAL sözcüğü “TORAN-ELİ”  (TURAN-İLİ) şeklinde deşifre edildiğinde, bulduğumuz söz de yine Türkçe  “TURAN ELİ” (TURAN İLİ, TURAN ÜLKESİ anlamlı) sözü oluyor ki, bu söz de ORIENTAL sözcüğü ile tanımlanan bölgenin bir TURAN ülkesi olduğunu ve de halkının Turanlı Tur/Türk/Oğuz toplumları olduğunu Türkçe dilde  tanımlıyor.  Görüldüğü üzere, TURAN, TURANLI, TURAN ELİ ve hatta bunlar gibi, TANRU ELİ (TANRU İLİ) ve Türkçe “ATLI EReN O” (ATLI İNSANLAR, ATLI ASKERLER anlamlı) sözleri de bu sözcük içinde gizlenmiş olarak buluyoruz. Böyle olmasına rağmen, Tur/Türk/Oğuz toplumlarının TÜRKÇE dilinde var olan bunca sözler karartılmış ve tarihten silinmiştir. Tüm bu sözler ORIENTAL sözcüğünün içinde vardır ve ORIENTAL sözcüğü bunların herhangi birinden kolaylıkla yapılandırılmış olabilir.


ORIENTAL adı  hem “TORAN ELİ” ve hem de “TANRO-ELİ” şeklinde deşifre edildiğinde, Türkçe “TURAN İLİ” ve “TANRI İLİ” sözlerini içermesi bölgenin aslında bir Turanlı Tur/Turk/Oğuz bölgesi olduğunu gösteriyor.   “TANRI İLİ” sözü Türkçe bir söz olup Türklerin Gök Tanrısına tapındığı yerlerin adıdır!

 

 

Sözde, Latince asıllı olduğu söylenen ORİENT adı “TOREN-İ” şeklinde incelendiğinde,  bu söz bile Türkçe “TURANİ”, yani, “TURANLI” anlamlı olduğu gibi, ayrıca TURAN sözü oluyor ki bu da  ayrıca “TURLAR” (TÜRKLER) anlamlı bir sözdür.  Bilindiği üzere, “TURANİ” yahut,”TURANLI” diye tanımlanan toplumlar Eski TURAN dünyasının Tur/Türk/Oğuz toplumları idiler ve Türkçe konuşan toplumları idiler!

 

Aynı şekilde, “ORİENTAL” sözcüğünün bir başka çekimi olan ORIENTALISM sözü “İSME-TORANLI” şeklinde incelendiğinde, Türkçe “İSMİ TURANLI” sözünden yapılmış olduğunu görüyoruz.  Bu da çok ilginç ve göz açıcıdır.   Bu açıklama bile ORİENTAL adı ile tanımlanan toplumların aslında Turanlı Tur/Türk/Oğuz toplumları olduğu gerçeğini gözümüzün önüne seriyor!

Ve  bunun gibi, ORIENTALIST sözcüğü de “TORANİ-TİLSE” şeklinde deşifre edildiğinde, Türkçe “TURANİ DİLCİ”  (TURANLI DİLCİ,  TÜRKÇE KONUŞAN, TÜRKÇE DİLCİ anlamlı) sözünden kaynaklanmış olduğu görülüyor. ORIENTALIST kavramı, bir dilci olarak, doğu dillerinden bazılarını konuşan ve konu ile ilgili uğraşıları olan birisi demektir. Benim ORIENTALIST sözcüğünün deşifre edilmesinden bulduğum tanımlama da yine kaynakta verilen kavramın anlamı ile aynıdır. Böylece, ORIENTALIST “Türkçe Dil konuşan bir Turanlıdır!”  Bu tanımlama ile bende bır ORIENTALIST’im!

Görüldüğü üzere, bu sözde Aryan sözcüklerin tümü Türkçe sözleri içermesine rağmen ve de özellikle TURANLI Tur/Türk/Oğuz toplumları ile ilgili olmalarına rağmen ve de Türkçe sözlerden yapılmış olmalarına rağmen, öyle karıştırılmışlardır ki, eski Turan dünyasının dili, dini, Tur/Türk/Oğuz kimliği, sihirbaz bir elle tarihten silinmiş oluyor. Böylece, eski dünyanın TURANLI Türk toplumlarından söz bile edilmiyor!

 

***

 

(https://en.wikipedia.org/wiki/Orient#American_English ) bağlantısında, "Oriantal sözcüğünün etnik köken, kimlik ya da ırk tanımlamaz olmasına rağmen, aslında, derin ve aşağılayıcı tarihsel kökleri vardır,” denilmektedir.  Bir taraftan, “ırkcı” bir söz olmadığı denilirken, diyer taraftan “ORIENTAL” sözcüğünün aşağılayıcı bir söz olduğunu ve de “TURANLILARIN” tarihten silindiğini görünce, söylenenlerin Turanlılara karşı kasıtlı olarak söylendiği ortaya çıkıyor.  Yani iki yüzlü bir durum var ortada! Bu durum, ister istemez şu soruyu akla getiriyor:  Eski dünya tarihini yazanların, dünya Turanlılarına karşı ne gibi bir sıkıntısı vardı ki, onların dili, dini ve ulusal kimlikleri devamlı şekilde her yerde saldırılara uğramış, değiştirilmiş, aşağılanmış ve silinmiştir?  Bence bunun yanıtı, Turanlı Tur/Türk/Oğuz toplumlarının aralarında tek dilli ilk toplum oluşu ve de çok uzun süre dünyaya yayılıp medeniyetler yaratmış ve dünyaya hakim olmuş bir ulus oldukları nedeni ile olsa gerek!  Büyük olasılıkla, bu düşmanlık bır çekememezliğin neticesidir.

 

İlginçtir ki,  “TURANLI” kimliği tanımlanırken deniyor ki:  “teori olarak, (yani, “THEORY” sözi ki Türkçe “DİYOR” sözüdür), Avrupa ve Asya'da, Aryan'lara nazaran çok önceden OXUS NEHRİNİN kuzeyinde ki bir ülkede yaşamış, aslında kim oldukları bilinmeyen göçebe bir halk, [<Fars Tūrân]” şeklinde tanımlanıyor. Ne ilginçtir ki bu TURANLILARIN kim olduğunu dahi “bilmiyor gibi” görünenlerin, gerçekte Turanlıları çok yakından tanıdıkları ve hatta TURAN ve TURANLILAR hakkında, olasılıkla kapalı kapılar ardında sakladıkları pek çok bilgi kaynaklarına sahip olmalılar.  Her ne kadar, “TURANLILAR” “bilinmeyen, tanınmayan, göçebe bir halk” olarak tanımlanıyorsa da ve “TURANLI” adından hoşlanmıyorlarsa da, TURANLI sözcüğünün Türk kimliğini “ORIENTAL” sözü ile değiştirmeği de ihmal etmemişler! 

 

***

TURANLILARIN “LEVANT” BAĞLANTISI:

 

LEVANT adı şöyle bir tanımlama ile tanıtılıyor:

2.  The Levant (/ləˈvĉnt/), also known as the Eastern Mediterranean, is a geographic and cultural region consisting of the "eastern Mediterranean littoral between Anatolia and Egypt".[2] The Levant today consists of the island of Cyprus, Israel, Jordan, Lebanon, Syria, Palestine, and part of southern Turkey (the former Aleppo Vilayet).

http://en.wikipedia.org/wiki/Levant

 

***

Polat Kaya:  Bu tanımlamanın Türkçeye Google tercümesi şöyledir:

“Doğu Akdeniz olarak da bilinen Levant (/ ləˈvĉnt /), "Anadolu ve Mısır arasındaki Doğu Akdeniz Kıtası" ndan oluşan coğrafi ve kültürel bir bölgedir. [2] Bugün Levant denilen bölge, Kıbrıs, İsrail, Ürdün, Lübnan, Suriye, Filistin ve Türkiye'nin güneyindeki (eski Halep Vilayeti)mi de içine alan bir coğrafya bölgesidir” şeklinde denilmektedir.


***

Gerçekte bu tanımlama, bölge ile ilgili eski tarihsel Turanlı kimlikleri söylemeden geçmiş ve bu bölgenin gerçek yerli eski Turan dünyası toplumlarını yok saymıştır. Aslında bu bölge, eski Turan dünyasının Tur/Türk/Oğuz toplumlarına ve onların onbinlerce senelik Turan kültürüne yurtluk yapmış bir bölgedir.  Günümüzde güney Anadoluda bulunan Göbekli Tepe Kültürü ve Eski Masar (Mısır) bölgesinin piramitleri ve daha pek çok eski çağlardan kalma eserler bu eski Turan dünyasının eserleri olmasına rağmen, onların Turan ve Türk kimlikleri değiştirilerek başkalarına mal edilmiştir. Zaten tümüyle değiştirilmiş ve dünya tarihinden silinmiş olan bölgenin eski Turan dünyası şimdilerde de aynı hilenin etkisi altındadır!

 

Aslında, ORİENT ve LEVANT sözcükleri ile, eski çağların TURİYE (TUR EVİ) adlı bölgesi ve bu bölgenin Turanlı yerli insanları kasdediliyor.  Bu Orta Doğu Bölgesi, Helenlerin “PHOİNÍKĒ” deyimi ile adlandırdıkları, yani Türkçe dilde “FENİKE” olarak bilinen, Al-Güneşe tapan GÜNHAN TÜRKMENLERİNİN toprakları idi.  Bu bölge, sözde “SAMİ” grup oldukları iddia edilen “Fenikelilerin ülkesi” TURİYE (TUR EVİ), sonradan T harfinin S harfine değiştirilmesi yöntemi ile “SURİYE” adına değiştirilmiş ve gerçek Turan kimliği karartılmış bir bölgedir. Bu bölge, Doğu Anadoluda Toros Dağlarının FIRAT Nehirine kadar uzanan doğu kısmının güneyi olup, güneyde Eski Mısır topraklarına kadar uzanan ve batıda Kıbrıs adası da dahil olmak üzere, Doğu Ak Denizi içine alan bölge oluyor. Böylece, hem ORİENT hem de “LEVANT” adları bu bölgenin iki adı oluyor.  Ayrıca, bu bölgenin çok eski yerli toplumları olan Turanlılar da hem ORİENTAL  hem de  LEVANTİNE adları ile tanımlanıyor.  Bu bilgiler ışığında LEVANT ve  LEVANTİNE adlarını inceleyelim.  Şöyle ki: 

 

LEVANTİNE sözcüğü, harf-be-harf, “ALEVİNTEN” şeklinde deşifre edildiğinde, Türkçe “ALEVİ’NDEN” (yani, GÜNEŞ EVİNDEN, ve başka bir deyimle ALEVİLERDEN) sözünü buluyoruz.  Bu Türkçe söz ile, bilinenlerin tersine, “Levant” yerlilerinin aslında güneşe tapan GÜNHAN adlı ALEVİ TÜRKMENLERİN EVİNDEN oldukları, yani, “TURANLI TÜRK ALEVİLERİ” olduğunu görüyoruz.  Zaten, günümüzde bile “LEVANT” diye bilinen bu bölgenin çoğu yerli toplumları, onbinlerce seneden beri, bu yerlerin asıl yerlisi olan, Gök-Tanrı, Gün-Tanrı ve AY-Tanrı üçlü kavramı içinde, “GÜNEŞ DİNİ”, yani,  “ALEVİ” inancında ki TURANLI Türkler idi!

 

Bu LEVANTİNE  toplumları içinde TURİYELİ / SURİYELİ yerli Turanlıları olduğu gibi, aslen Turanlı olan eski MISIRLI, LÜBNANLI ve FİLİSTİNLİ olan Turanlı Tur/Turk/Oğuz toplumları vardı.  Aralarına karışmış İsrail oğulları ve diğer Sami grupların da olduğu yazılmaktadır. Canaan bölgesi yerlilerine Greekler tarafından PHOENİKOS  (Türkçe “ > “KONESH-PİO” < Türkçe “GÜNEŞ BEYܔ sözünden) ve Romalılar tarafından verilen PUNICUS (PIUS > “CUN-PIUS” <  Türkçe “GÜN-BEYÜZ” (GÜN BEYİZ) sözünden) adları  bu yerli Türklerin Turanlı GÜNHAN BEYLERİ veya GÜN BEYİ olduklarını isbat eden sözlerdir ki bunu daha önceki yazılarımda da tesbit etmiş ve açıklamalarını yapmıştım.!

 

LEVANT sözcüğü, bir bakıma, LEVANTİNE adının kesilmiş ön kısmıdır ve tanımlandığına göre, “güneşin doğduğu” yer anlamlı imiş.  Bu tanımlama çok doğaldır çünkü, bu bölgenin yerlileri Güneşe ve de insan başının yarattığı her türlü aydınlatıcı bilgiye tapan Günhan toplumları idi.  BİLGEMİŞ, en azından bu Turanlı toprakların, geliştirdiği BİLGE kişilerin tanrılaştırılmış temsili adı idi. Onların inancında, insan bilgisi, insanları aydınlatan bir ışık kaynağı idi.  Güneş dili Türkçe her şeye ve her soyut ve somut kavrama ad veren TEK VE İLK DİL idi!

 

Aşağıda ki harıtada, Levant bölgesi “AL” rengi ile belirtilmiştir ki bu AL rengi “AL GÜNEŞİN” rengi olup ALEVİ GÜNHAN TÜRKMENLERİNİN de simgesidir.  Türkçeye ve Türklere ait olan bu AL sözcüğü, Güneşin AL rengini temsil eden bir addır ve ALEVİ adında ise hem “ALEVI” inancında olan Güneşin Çocukları Türklerin dinsel adıdır, hem “ALEV” şeklinde güneşin sonsuz ışık ve ısı veren “ALEVİNİ” temsil eden addır, hem de “AL EV” şeklinde “KIRMIZI EV” anlamlıdır. Bu nedenle olsa gerek ki Türklerin ev çatılarının kırmızı (Al) kiremit ile kaplı oluşu tesadüflerin neticesi değildir.  Yukarıdan bakanlar için, her ev ALEV rengi ile bir AL-EV olarak gözükür.  Yalnız bu değil, Levant (Orient, Turani) ALEVİLERİ, gerek AL renkli baş giysileri ile ve yüzlerini kına renginde SARI veya MOR rengine boyayarak yine ALBAŞLI bir görüntü verir idiler! Amerika kıtalarının yerli halklarına “KIZIL DERİLİ” denmiş olmasının nedeni, kendilerinin binlerce sene evvelinden Güneşe tapan ALEVİ inançlı Turanlı Tur/Türk/Oğuz toplumları oluşundandır!  O nedenle kendilerini “Güneşin Çocukları” olarak bilirlerdi!

 

 

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/a/aa/The_Levant_3.png/450px-The_Levant_3.png

https://en.wikipedia.org/wiki/Names_of_the_Levant

 

***

 

Levantine toplumları ile ilgili verilen şu bilgiler ilginçdir:

 

“Canaan (/ˈkeɪnən/; Northwest Semitic: knaʿn; Phoenician:; Hebrew: כְּנָעַן Kənā‘an) was a Semitic-speaking region in the Ancient Near East during the late 2nd millennium BC. The name Canaan occurs commonly in the Bible, where it corresponds to the Levant, in particular to the areas of the Southern Levant that provide the main setting of the narrative of the Bible: i.e., the area of Phoenicia, Philistia, Israel and other nations.

 

The word Canaanites serves as an ethnic catch-all term covering various indigenous populations—both settled and nomadic-pastoral groups—throughout the regions of the southern Levant or Canaan.[1] It is by far the most frequently used ethnic term in the Bible.[2] In the Book of Joshua, Canaanites are included in a list of nations to exterminate,[3] and later described as a group which the Israelites had annihilated.[4] The name "Canaanites" (כְּנָעַנִיְם kənā‘anīm, כְּנָעַנִי kənā‘anī) is attested, many centuries later, as the endonym of the people later known to the Ancient Greeks from c. 500 BC as Phoenicians,[4] and following the emigration of Canaanite-speakers to Carthage (founded in the 9th century BC), was also used as a self-designation by the Punics (chanani) of North Africa during Late Antiquity.

 

Canaan had significant geopolitical importance in the Late Bronze Age Amarna period (14th century BC) as the area where the spheres of interest of the Egyptian, Hittite, Mitanni and Assyrian Empires converged. Much of modern knowledge about Canaan stems from archaeological excavation in this area at sites such as Tel Hazor, Tel Megiddo, and Gezer.”

 

***

KENANLI ALEVİ TURKMENLERE UYGULANAN SOYKIRIM

 

Bu kaynak metinde,  bir taraftan KENANLI toplumlarının SAMİ asıllı oldukları söylenmektedir, diğer taraftan  “YEŞUA’NIN Kitabında”, Kenanlıların, soykırım ile yok edilmeleri gereken uluslar listesi içinde gösterilmiş olduğu yazılmaktadır. Hatta öyle ki, Kenanlılar, İsraillilerin toplu öldürme yöntemi ile tarihten yok ettiği bir toplum olarak tanımlanıyor.  Bu tanımlama da bir çelişki var. Şöyle ki: “Canaanite” toplumları-  yani “Günhan Türkleri”, dedikleri gibi, şayet “Sami” toplumlardan olsalardı, olasılıkla İsraillilerin bunca nefret duygularının hedefi olmazlardı! Belli ki, KENANLAR” Sami olmayan Turanlı toplumlar olduklarından, İsraillilerin bu düşmanca emellerine hedef olmuşlar. 

 

 yani, “CANAANİTES” adı (ki bu ad Samileştirilmiş Türkçe “GÜNHAN İDİ” sözünden yapılmışdır) diye tanımlanan gruplar GÜNHAN TÜRKMENLERİ idi ve İsrailliler bunlardan nefret eder olmuşlar ve kendilerine soykırım yapmışlardır. Peki, İsraillilerin bu Türkmen toplumuna karşı duydukları koyu düşmanlık neden?

 

***

LEVANT bölgesine verilen “TRANSEUPHRATİA” adı:

 

Aşağıdaki tanımlamada eski “LEVANT”, yani, diğer adı ile “ORİENT” – “TURANLI” adı ile tanımlanan bölge, İngilizce olarak şöyle tanımlanıyor:

“Eber-Nari (Akkadian, also Ebir-Nari), Abar-Nahara עבר-נהרה (Aramaic) or 'Ābēr Nahrā (Syriac) was the name of a region of Western Asia and a satrapy of the Neo-Assyrian Empire (911-605 BC), Neo-Babylonian Empire (612-539 BC) and Achaemenid Empire (539-332 BC). EBER-NARİ roughly corresponded with the LEVANT (modern SYRİA), and was also known as Aramea.

 

It means "Beyond the River" or "Across the River" in both the Akkadian and Imperial Aramaic languages of the Neo-Assyrian Empire (that is, the Western bank of the Euphrates from a Mesopotamian and Persian viewpoint). It is also referred to as TRANSEUPHRATİA (French TRANSEUPHRATÈNE) by modern scholars.

https://en.wikipedia.org/wiki/Eber-Nari

 

 

Polat Kaya: Bu kaynağın özet Türkçe tercümesi şöyle oluyor:

“Fırat nehrinin batı tarafı, Levant Bölgesi, yani, Alevilerin (Phoenicians) yurdu olan bölge, günümüz bilimcileri tarafından “TRANSEUPHRATİA” ( French TRANSEUPHRATÈNE)  adı ile biliniyormuş.   Bu tanımlamanın İngilizce karşılığı  "beyond the river" or "across the river"  anlamlı imiş ki, bunun Türkçe karşılığı “nehirin karşı tarafı” anlamlı bir söz oluyor!    Bu ad Türkçe dil bakımında çok önemli bir kimlik taşımaktadır. Şöyle ki:

 

Bu  bilgilerin ışığında,  TRANSEUPHRATIA adı, harf-be-harf  “PHRATIN-UTESA-AR” şeklinde deşifre edildiğinde, bu adın gerçek kimliğinin Türkçe “FIRAT’IN ÖTESİ-YER” (yani, “FIRAT NEHRİNİN ÖTESİ YER” anlamlı) söz olduğunu hayretle görüyoruz. 

 

Benzer şekilde, sözde Fransızca olan “TRANSEUPHRATÈNE” sözü de  “PHRATÈN-UTESE-NAR” şeklinde deşifre edildiğinde, bulduğumuz söz, yine Türkçe “FIRAT’IN ÖTESİ YER” sözünün tümüyle karıştırılmış ve yeniden yapılandırılmış hali olduğunu görüyoruz. 

 

Bu çalışmada gösterdiğim bunca Aryan ve Sami sözcüklerin aynı anlamlı Türkçe sözlerle çakışmaları asla tesadüflerin neticesi olamaz.  Bunca açıklamalar ve buluşlarım, Güneş Dili Türkçenin, ezelden beri dünyanın konuştuğu ilk ve tek dil olduğunu ve tüm diğer dillerin yapımında kullanılmış temel dil – yani, “Proto- language” olduğunu - tekrar isbat ediyor.  Belli ki birileri eski Turan dünyası toplumlarının ortak dili olan Türkçeyi karıştırarak ve yeniden dizerek sahte ve uyduruk yapıda, yabancılaştırılmış sözcükler yapmıştır. Ortaya çıkan uyduruk sözlerle, Türkçe dilli olan Turanlı Tur/Türk/Oğuz toplumlarının dilini, dinini, törelerini, tüm medeniyetini ve de Türk kimliklerini karartmışlar ve sahte adlar ile bu Turan toplumlarını hem tarihten silmişler hem de kendilerinden saymışlar! 

 

Böylece görülüyor ki tarih olarak yazılanların gerçek yüzünü bildiğimizde, tarih gerçekten de ders alınması gerekem çok öenemli bir kaynak oluyor!

 

Hepinize esenlikler dilerimle,

 

Polat Kaya

 

Temmuz 17, 2018