KARIYA (KARIA) ADI HAKKINDA
http://en.wikipedia.org/wiki/Caria
http://www.britannica.com/EBchecked/topic/95761/Caria
M. Ö. birinci bin yilda, Greekler (Rumlar) Bati Anadolu kiyilarini öteberi satiş yerleri
olarak kullanmak üzere "kolonileştirdikten" (sömürgeciligin ön adimlari) sonra,
temasta bulunduklari Anadolunun yerli insanlarini önce kültür etkisi altina
almayi ve sonradan da Helenleştirmeyi denemişlerdir. Söylendigine göre, bati
Anadolunun yerli halk devletleri bu Greek yönteminden etkilenmişler ve hatta
Greeklerin hakim oldugu ("Greek dominated") devletler haline
gelmişler.Karyalilar da Greklerden etkilenen yerli halklardan biridir.
Eski çaglarin Anadolu tarihi ile ilgili pek çok konuda çok ayrintili bilgiler
veren Bati kaynaklarinin, kendilerinden evvel Anadoluya gelip yerleşmiş olan
yerli halklarin Turanli Tur/Türk/Oguz insani olduklarini bilmemezlikten
gelmeleri pek inandirici degildir. Gerçekte kendilerinin imiş gibi gösterdikleri
her türlü medeniyeti gerek Anadolunun ve gerekse Avrupanin yerli halki olan Türk
toplumlarindan almiş olan Aryan Greeklerin (Rumlar) Anadoludaki yerli halklarin
Türklük kimligini bilmemeleri imkansizdir.
Fakat ne var ki eski Greekler (Garaci) ve diger Aryanlar Anadolunun yerli insani
olan Tur/Türk/Oguz toplumlarini
tarihten bilinçli olarak sildikleri için bu gerçegin üstünü örtmek maksadi ile
çeşitli efsaneler uydurmuşlardir. Bununla da yetinmeyerek, şimdilerde Anadolunun
tarihe karişmiş Turanli Tur/Türk/Oguzinsanlarini "Hind-Avrupali" veya "Aryanlarin
ön atalari" halklar imiş gibi
göstermektedirler. Anadolu yerli halkinin bilinçli şekilde kariştirilmiş olan
Türkçe dilleri de Anadolunun tarihe karişmiş ilk "Hint-Avrupa" dilleri
olarak tanitilmaktadir. Kaynaklarda bu şekilde verilen bilgiler
dogruyu söylememektedir. Türkçe sözleri "kirip-yeniden-dizen"
('anagarm' yapma) bir yöntemle
kendilerine Türkçeden çeşit çeşit dil
yapmiş olan Aryan Avrupalilarin
Anadoluda kendilerinden önce
Türklerin var oldugunu itiraf etmeleri kendileri için zor bir işdir. Zira
hirsizlik yapmiş birisinin kendi rizasiyla "evet hirsizlik yaptim" demesi pek
beklenilir bir durum degildir. Böylece, söylenenler
pişirilmiş bilgiler görüntüsü vermekte ve efsane ile de kariştirilarak
şeffafligini kaybetmektedir.
KARIYA / KARYA (CARIA), şimdiki "MUGLA"
bölgesi, adi ile ilgili olarak güya "Luwian"
dilinde "dik
yer, dik ülke" anlamli "Karuwa",
Ingilizce "steep
country", deniyormuş. http://en.wikipedia.org/wiki/Caria
Ad Greek
dilinde CARIA şeklinde
veriliyor. Grekce adinda kullanilan
W harfi gerçekte UU, VV ve YY harfleri ile UV, UY, VY ve hatta O harfleri yerine
kullanilan bir kaypak kimlikli harfdir. Bu
bilgi işiginda, KARUWA adi KARUUYA, KARIUVA, KARUUUA şekillerini alabilir.
Örnegin, KARUUYA adi "UKARA-UY" şeklinde incelendiginde,
adin Türkçe "YUKARU
ÖY" (yüksek
öy, daglik yer)anlamli degimi oldugu görülüyor. CARIA
sözcügünü KARIYA şeklinde yazdigimizda onda da Türkçe "YUKARI" sözünü
buluyoruz.
Her ne kadar Karyalilarin ülke topraklari daglik
tepelik yerler ise de ülke adi KARYA (CARIA) nin gerçek
kaynaginin bu "yukari" yahut "daglik" kavramindan
olduguna inanmiyoum.
Ayrica şunu da belirtmem gerekir ki şayet "Luwian"
dilindeki bu "Karuwa"
sözcügü dedikleri gibi "dik
yer, dik ülke" anlamli ise, o
zaman bu dilin de aslinin Türkçe oldugu gerçegi ortaya çikiyor. Çünkü, "Karuwa"
sözcügü Türkçe "yukari
öy (yukari ev)" tanimlamasindan
yapilmiş bir addir.
Bunlari bu şekilde belirttikten sonra "CARIA"
adina tekrar bakalim. CARIA (KARIA) sözcügü "ülke,
kent, yer, köy, ev" kavramlarini
temsil eden bir addir.KARIA iki
Türkçe sözcükten yapilmiş ve "Helenleştirilmiş" bir addir. Böylece ad
yozlaştirildigindan onun Türkçeligi de taninmaz olmuştur.
Eski çaglarin Anadolu topraklari,
bilinen tarihin yaniltmasina ragmen, Altayli Tur/Türk/Oguz insanina her zaman
yurt olmuş bir cografyadir. Bu cografyada yaşayanlar eski
Turan dünyasinin Gök-Tanri, Gün-Tanri ve Ay-Tanri dini kavramlarina inanan
toplumlardi. Güneş bu kavramlarin en başta göze görüneni ve her şeye can vereni
idi. Güneş dünyayi işitan ve isitan bir gök ateşi idi. Türkçe ATAŞ,
ALEV, KÖZ, KOR, GÖZ, GÖR kavramlari
güneşi temsil eden kavramlardi.
KARIA adinin sonundaki "-IA" eki aslinda Türkçe "ÖY" (ÖYÜ, EV, EVI) sözcügü
olup bati dillerinde ülke adlarinin sonuna gelir. Asli Türkçedir ve Türkçeden
uzaklaştirilarak kaçirilmiştir. Adin
"KAR" diye yazilan ilk parçasi ise aslinda Türkçe "KOR" (ATAŞ anlamli) sözüdür.
Bu ad bir anlaminda Güneşin ateşini temsil ettiginden eski Turan dünyasinin
güneşe tapan din kavramindan gelir. Böylece, adin asli Türkçe "KOR
ÖY" (KOR
ÖYÜ, KOR
EVI) anlamli degimdir.
"Karyalilar" (KOR ÖYLÜLER) Güneybati Anadolunun Greek
(Rum) olmayan yerli insani
idiler. Aslinda gezginci ve hoyrat olan Helenlerin (Yelli-Hanlar) en önde gelen
adeti, gittikleri yerde kendilerinden önce var olan yerli toplumu ve onun
kültürünu yok edip yerine kendini sinsice yerleşleştirme politikasi idi. Eski
zamanlarin Anadolu Tur/Türk/Oguz yerli
insanlari da Helenlerin bu zihniyetine hedef olmuşlardir. KARIA
adi da bunlardan biridir. Karyalilar Anadoluda veEge
denizindeki adalarda Greeklerden çok önce var olan Turanli toplumlardandir.
Yerli Grit Adasindaki MINOS ("Minoan") Türkleri ile akrabadirlar. Gök Tanriya ve
onun gözleri olan Güneşe ve Ay'a taparlardi. Elbette ki Güneş, Gök Tanrinin en
güclu KOR gözü olup aleme (dünyaya) hükmeden bir "KOR GÖZ" tanrisidir. "Karyalilar"
adlarini bu "Kor Göz" (Güneş) adindan almişlardir. Dolayisiyle CARIA adi aslinda
Türkçe "KOR ÖYÜ" (Güneş öyü, Ateş öyü) anlamlidir. Nasil ki KARYA'lilarin
soydaşi olan TUR-Öylülerin kenti sözde
"TROY" adi Türkçe "TUR ÖY" (TUR EVI)
ise, . KARIAlarin ülkesinin adi da Türkçe "KOR ÖY" (KOR EVI) adidir. Bu kavrami
hem MYLASA (MILAS) adinda ve hem de HALIKARNASSUS adinda da buluyoruz.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki Güneş, başka
bir Türkçe degimle, alev alev yanan
bir "AL
KOR" yahut "KOR
AL" dur. Ilginçtir ki güneşi
tanimlayan bu Türkçe KORAL sözü de
"KIRAL" şeklinde ülkelerin en tepe
kişisine (kirala) verilen bir ünvandir. Böylece "kirallar"
kendilerini "Al
kor" güneşe benzetmişlerdir.
Batili kaynaklarda deniyor ki Hellen ve Aryan olmayan Karyalilar Hellen
medeniyetini benimsediler. Gerçekte Karya medeniyetinin Helenleştirilmesi,
kendilerinin o medeniyeti benimsemelerinden çok, Helenlerin sinsi ve zorbalikla
Karya dilini ve medeniyetini degiştirmeleri neticesidir. Bu ad ve dil degiştirme
işi eski zamanin Rum gezgincileri tarafindan bilinçli
şekilde yapilmiştir. Ad ve dil
degiştirme yöntemi hem Türk dilini ve hem de eski Turan dünyasinin insanlarini
ve de medeniyetini hirsizlama yöntemidir. Bu yöntem ayrica geçmişte Türklügü
tarihten silmek için uygulanmiş sinsi bir siyasetdir.
MYLASA (MILAS) ADI
HAKKINDA
http://en.wikipedia.org/wiki/Milas
MYLASA adi bir "KENT" (şehir,
konak yeri, üs, ev, ülke) kavramini
temsil eden Türkçeden Halenleştirilmiş bir addir. Kimse tarafindan bilinmeyen
şu Türkçe anlamlari bünyesinde saklamaktadir:
a) MYLASA adi "S-AL-YAM" şeklinde incelendiginde,
Türkçe "BIR
AL öYEM" (BIR AL EVEM, BIR KIRMIZI EVEM) anlamli
sözdür. Bu anlaminda Güneşe
tapanlarin evi oldugu anlamini da bünyesinde sakliyor.
Ayrica bu söz Türkçe "BIR/EŞSIZ
ALoYAM" (BIR/EŞSIZ ALEVEM) anlamlidir.
b) MYLASA
adi "AL-YSAM" şeklinde incelendiginde,
Türkçe "AL
ÜSEM" (Al
konak yeriyem, Al evem, Al kentem) anlamli sözdür.
Türkçe sözler:
AL sözü "al
(kirmizi) renk; kizil renk, altin renk" kavramlarina
verilen ad; ayrica AL sözü "Bir
ÂLÂ (ULU) Gök Tanriyi, AL Güneşi ve ALA Ay'i" temsil
eden bir Tanri adidir. ALLAH adinda
da en baştaki Türkçe AL sözüdür.
ALOY sözü "ALEV"
(Ateş) demektir.
AL ÖY" sözü "AL
EV" (kirmizi ev) demektir.
ALEVI sözü AL
Tanriya inananlar demektir.
ALKOR (yahut KORAL) sözü "kipkirmizi
ateş, narlaşmiş ateş, kizillaşmiş ateş" demektir.
HALIKARNASSUS adi
hakkinda
http://en.wikipedia.org/wiki/Halicarnassus
HALIKARNASSUS kenti denildigi gibi
eski bir Greek şehri degildir. Böyle bir iddia yalan bir iddiadir. Bu şehir
Karyalilar tarafindan yapilmiş bir şehirdir ve Karyalilar "Greek" degildirler.
Bu ad, pek çok eski Greek adlarinda oldugu gibi, asil gerçek kimligi gizlenmiş
bir addir. Eski çag Anadolusunun Tur/Türk/Oguz insanlarina ait adlar hep
degiştirilmiştir. Ayrica ad Grekceden Ingilizceye ve başka dillere yeni başka
degişikliklere ugramiş. Adin Greekcedeki şekliἉλικαρνασσοῦ şeklinde
veriliyor. Bu ad Latin harflerine geçirilirken ALIGARNASSOU
yahut HALIGARNASSOU şeklini
aliyor. H harfi sessiz bir harfdir. Böylece kelimenin başinda olmasiyla
olmamasi arasinda pek fark yoktur yeterki kelime içinde H arfinin gîzli olarak
oynadigi bir başka rol olmasin.
ALIGARNASSOU adi
harf-be-harf "AL-GONASS-IARU" şeklinde
deşifre edildiginde adin kaynaginin Türkçe "AL
GÜNEŞ YERÜ" (AL GÜNEŞ YERI,AL
GÜNEŞ EVI) anlamli bir tanimlama oluyor.
Gök-Tanri, Gün-Tanri ve Ay-Tanri üçlüsüne binlerce seneden beri inanan eski
çaglarin Anadolu insani, devlet adlarinda, ülke adlarinda , kiral ve şehir
adlarinda ve kirallarinin ünvanlarinda, Türkün bu kutsal adlarina yer
vermişlerdir. "AL
GÜNEŞ YERÜ" (AL GÜNEŞ YERI) adi da
böyle bir addir."HALIKARNASSUS" adi bu
Türkçe adin Helenleştirilmiş şeklidir. Bu şehir KARIA kirallari tarafindan
yeniden yapilmiş bir deniz üssü (denizden gelecek saldirilara karşi kullanilan
askeri üs) olarak belirtiliyor.
HECATOMNUS (390-377 B. C.) ÜNVANI HAKKINDA
[http://en.wikipedia.org/wiki/Hecatomnus],
http://www.livius.org/he-hg/hecatomnids/hecatomnus.html:
Bu ad içinde şu Türkçe tanimlamalari buluyoruz:
a) HECATOMNUS sözcügü "CUNESH-OTAM" şeklinde
deşifre edilip bakildiginda adin Türkçe "GÜNEŞ
ODAM" (GÜNEŞ ATEŞIYEM)tanimlamasi
oldugunu görüyoruz. C harfi K harfi yerine
kullanilan bir harfdir. Bu tanimlama ile Kiral kendini güneşe benzetiyor ve
ilahlaştiriyor.
b) HECATOMNUS sözcügü "OUS-T-HACNEM" şeklinde
deşifre edilip bakildiginda adin Türkçe "OUS aTa HAKANAM"
(OGUZ ATA HAKANIM)tanimlamasi
oldugunu görüyoruz. Bu tanimlama ile
kendisinin bir Oguz Ata hakani oldugunu söylüyor.
c) HECATOMNUS sözcügü "HAC-TONEMUS" yahut "HOC-TANEMUS" şeklinde
deşifre edilip bakildiginda adin Türkçe "HAK
TANIMUŞ" (yani hak taniyan adil bir hakan imiş) tanimlamasi
oldugunu görüyoruz. Bu da yine eski Turan medeniyetinde "hakkin
ve adaletin" ne kadar önemli
bir kavram oldugunun işaretidir. Ayni kavrami bir Turan devleti olan eski MISIR
(MASAR) hakanlarinin ellerinde taşidiklari "HAK"
adli asadan da biliyoruz.
d) HECATOMNUS sözcügü "HECON-ATUM-S" yahut "HOCAN-ETUM-S" şeklinde
deşifre edilip bakildiginda adin Türkçe "HAKAN
ADIM" (ADIM HAKAN) oldugunu
görüyoruz. Bu tanimlama hem kendisinin "Koröy
Hakani" (Karya KIRALI) oldugunu
ve hem de olasilikla kendi adinin "Hakan"
oldugunu söylüyor.
Böylece, HECATOMNUS ünvanli Karya
Kirali ünvaninda Türkçe güneşe tapan,
kendini güneşe benzeten ve kendisinin de bir "hak
taniyan Oguz AtaHakani" oldugunu
söylüyor. Bu tanimlama eski Turan dünyasinin kirallara ünvan verme törelerine
uygundur. Ayrica bu tanimlamalarla kiralin kişisel adinin bir Türk adi olan Hakan olma
ihtimali vardir. Bu da onun özbeöz Tur/Türk/Oguz soylu oldugunu açiklar.
Aşagida kendisine ait oldugu söylenen para görülmektedir.
MAUSOLUS (377-353 B. C.) ADI HAKKINDA
http://en.wikipedia.org/wiki/Mausolus
http://www.bodrumpages.com/English/mausolos.html
MAUSOLUS çok ünlü bir KARIA (KOR-ÖYÜ)
kiralidir. Babasinin adi HECATOMNUS (390-377 B. C.) olarak veriliyor ve
babasinin en büyük oglu oluyor. MILAS ta dogmuş. 24
sene Karyaya hükümdarlik yapmiş, Iranda Achaemenidler devrinde, Iran
Imparatorlugunun bir valisi (SATRAP, PAŞA) olarak Karyayi idare etmiş birisidir. Karisinin
adi ARTHEMISIA (353-351 B. C.) olarak
veriliyor. Söylendigine göre, ARTHEMISIA kendi
kiz kardeşi imiş (ki bunu ben bir "karalama" maksatli olarak söylendigine
inaniyorum).
Adinin Rumcaya çevrilmiş hali MAUSSWLLOS veya MAUSWLOS şeklinde
veriliyor, (Μαύσωλος
or Μαύσσωλλος). Grekçe
olarak verilen bu ad aslinda Türkçeden "kirma
ve yeniden dizme" (anagram)
yoluyla adamin Türkçe olan ünvanindan yapilmiştir.
Grekce adinda kullanilan W harfi gerçekte UU, VV ve YY harfleri ile UV, UY, VY
harfleri yerine kullanilan kaypak kimlikli bir harfdir. Eski Greek alfabesinde
bu ve bunun gibi başka çok kimlikli harflerin de kullanişi sayesinde Türkçe
sözlerin gizlenmesi kolaylaşiyor. W harfi yerine "UU" harfleri
yerleştirildiginde, MAUSWLOS sözcügü MAUSUULOS veMAUSSWLLOS sözcügü
de MAUSSUULLOS oluyor.
Böylece, ünvanin Türkçe anlami bu iki ad içinde saklidir. Örnegin, MAUSSWLLOS
(MAUSSUULLOS) adinin
açiklanmasini yapalim. Şöyleki:
a) MAUSSWLLOS
(MAUSSUULLOS) adi harf-be-harf "MULASLU-OUSS" şeklinde
yeniden dizilip Türkçe olarak okundugunda, ünvanin aslinin Türkçe "MULASLU
OGUZ" (MILASLI OGUZ) oldugunu
görüyoruz. Böylece, kiralin kendi adinin Türkçe OGUZ ve
kendisinin de Milasli oldugu
gerçegi çikiyor ortaya. Nitekim Milasta dogmuş birisidir. Adinin OGUZ olmasi
Türk oldugunun kesin delilidir.
MAUSSWLLOS adinda sakli ve kiralla ilgili diger Türkçe tanimlamalari şu şekilde
buluyoruz:
b) MAUSSWLLOS
(MAUSSUULLOS) adi
harf-be-harf "ULUSM-AL-OUSS" şeklinde
incelendiginde ünvanininda Türkçe "ULUSUM
AL OGUZ"tanimlamasini buluyoruz. Böylece ulusunun da Tur/Türk/Oguz
milleti oldugunu kendi adindan ögreniyoruz. Eski çag kirallarinin kendilerine
verilen ünvanlarda bu şekilde tanitmalari eski Turan töresidir.
c) MAUSSWLLOS
(MAUSSUULLOS) adi
harf-be-harf "ULU-AL-OUSSM" şeklinde
incelendiginde ünvaninin Türkçe "ULU
AL OGUZAM"tanimlamasini da içerdigini görüyoruz. Bu şekilde kendisinin "ULU
AL OGUZ" oldugunu söylüyoor.
Adin bu şeklinde dahi hem kendinin Ulu
Oguzulusundan oldugunu ve hem de kendi adinin OGUZ oldugunu
söylüyor. Kenisinin hem ünlü bir kiral oluşu dolayisiyle "ULU" oldugunu ve hem
de AL Tanriya (Gök-Tanri, Gün-Tanri ve Ay-Tanriya) inandigini söylüyor.
Bu maksatla ünvaninnda AL sözünü
kullaniyor.
d) MAUSSWLLOS
(MAUSSUULLOS) adi
harf-be-harf "USLU-AL-OUSSM" şeklinde
incelendiginde ünvaninin Türkçe "USLU-AL-OUZaM"tanimlamasini
da içerdigini görüyoruz. Bu şekilde kendisinin bir
"AKILLI, BILGE AL OGUZ" hakani
oldugunu söylüyor.
Bu yeteneklerle kendisine karisi tarafindan dünyanin yedi harika yapitlarindan
biri sayilan bir "mausoleum"
yaptirilmasini olasilkla hak etmiş bir kiral olmalidir.
Belli ki Anadolunun bu çok eski zaman ulu kişisi Türklügü ile, Oguz soyundan
oluşu ile büyük gurur duyan ve bu kimligini, ünvani Grekler tarafindan Helenceye
degiştirilmiş olmasina ragmen, ölü haliyle dahi 2500 sene sonra bizlere kadar
ulaştiran bir Tur/Türk/Oguz hakanidir. Bu ileri görüşlülügü için endisine
minnettariz. Bu bilgiyi bize ulaştirirken kendisinin de BIYIKLI
BIR TÜRK oldugunu da resmiyle
bize söylemeyi ihmal etmemiş, (bak aşagidaki resime).
(Ayrica bak: http://www.mlahanas.de/Greeks/Bios/Mausolus.html)
e) MAUSSWLLOS adi
harf-be-harf "O-ULU-AL-USSM" şeklinde
incelendiginde ünvaninin Türkçe "O
ULU AL YÜZEM" tanimlamasini da
içerdigini görüyoruz. Bu çok önemli bir tanimlamadir. Çünkü bununla kendisinin
"AL YÜZ" (AL BAŞ, KIZILBAŞ) oldugunu
bildiriyor. Eski Türkler Güneşe taptiklarindan, bu inancin simgesi olarak
yüzlerini "AL" boya ile boyarlardi. Yine ayni inançla kadinlar başlarini "ALTIN
(KIZIL) takili giysilerle ve AL renkli ipek baglamalar ile baglarlardi. AL BAŞ
(AL TEPE) inanci günümüze kadar Türk kültüründe gelmiştir. Kizlarimizin gelin
oluşlarinda ellerine "AL KINA" yakilmasi ve başlarina AL VALA örtülmesi ve
bellerine "AL bag" (kuşak, kordela) baglanmasi yine ayni eski Turan töresinin
uzantilaridir. Tanriya kurban kesilen koçlarin süslenmesi ve AL boya ile
boyanmasi yine ayni AL Tanriya inançin günümüze kadar gelmiş devamidir. Bu
inancini kullandigi paranin yüzündeki damgalarda da görüyoruz. (bak Resim 2):
MAUSOLUS MAUSOLEUM'ü
HAKKINDA
http://en.wikipedia.org/wiki/Mausoleum_of_Maussollos
"Mausoleum" sözcügü
ile "ulu
ve ölü bir kişiye yapilmiş görkemli bir anit kabir abidesi" tanimlanmaktadir. Bati
dillerinden bir sözcük imiş gibi bilinen"Mausoleum" sözcügü
Karya Kirali Mausolus'a
yapilan anma abidesinin adindan gelmektedir.
Ingilizce kaynaklarda "The
Tomb of Mausolus, Mausoleum of Mausolus or Mausoleum at Halicarnassus" şeklinde
verilen bu ad Greekçe olarak"MAUSWLEION TES
ALIGARNASSOU" (Μαυσωλεῖον
της Ἁλικαρνασσοῦ) şeklinde veriliyor.
Rumcasi MAUSWLEION olan
bu ad, W = UU yertiştirmesi ile, MAUSUULEION şekline
çevrildikten sonra, harf-be-harf "MEN-ULU-OUS-E" şeklinde
deşifre edilip incelendiginde, bu adin temsil ettigi kavramla
ilgili olarak, Türkçe şu tanimlamalari
buluyoruz:
a) "MEN ULU OGUZ Ev" (BEN
ULU OGUZ EVI) yani "ben ULU
OGUZ'un eviyim" anlamli Türkçe
degimdir. Bu tanimlama "kişileştirilmiş
abidenin" kendi agzindan
söyleniyor gibi yapilmaktadir. Yukarida bu Kiralin adinin "OGUZ" oldugunu
açiklamiştim. Ayrica bu abide OGUZ adli KARYA (KOR ÖYÜ) kiralina yapildigi için
hakli olarak yapitin "OGUZ
EVI" (OGUZ ÖYÜ, OGUZ'A ait bir ev) oldugu
açiklaniyor. Böylece, Karyali
(Kor-öylü)Kiral OGUZ "ULU" bir kiraldir ve onun ULU kişiligi de MAUSUULEION adi
içinde Türkçe ULU sözü
ile belirtilmiştir.
Burada çok önemli başka bir anlam daha vardir ki o da yine çok muhteşem bir dil
olan Türkçenin inceliklerinden
kaynaklaniyor ve deniyor ki: ben
Karyali Tur/Türk/Oguz toplumlarina, ULU
OGUZ erlerine ait bir
töre abidesiyim ve ayni zamanada büyklügüm nedeni ile "BÜYÜK OGUZ EVi" im.
Gerçekten de kendi zamaninda dünyanin yedinci harika yapiti olarak adlandirilan
bu bina eşi az olan bir özen ve bezen ile yapilmiş, yapilmasinda gereken paranin
esirgenmedigi bir bina olmuştur. Söylendigine göre, 45 metre yükseklikte, her
bir yani dokuz direklerle donatilmiş süslü bir yapit imiş.
b) Rumcasi MAUSWLEION
(MAUSUULEION) olan
ad harf-be-harf "MEN-OLU-UUS-E" şeklinde
incelendiginde, bu adin temsil ettigi kavramla
ilgili olarak, Türkçe "MEN
ÖLÜ OGUZ Evi" (BEN
ÖLÜ OGUZ EVI) degimi oluyor.
Bu tanimlama ile bu abidenin bir ölü kiral için yapildigini sölüyor. Diger bir
degimle kiral "ÖLÜ OGUZ" un
mezar binasi oldugunu söylüyor. Burada kullanilmiş olan "ULU"
ve "ÖLÜ" Türkçe sözcüklerinin
benzerligine dikkati çekmek isterim. Bilindigi
üzere günümüzde de bu gibi abideler "ÖLÜ" ulu kişiler için yapilan binalardir. E
sözü Sümer dilinde "EV" demektir. Böylece Sümer "E" ile Türkçe "EV" akraba
sözcüklerdir. Görüldügü gibi, Türkçe "Men-ölü-Oguz-evi" ve "Men-ulu-Oguz-evi" deyimleri "Mausoleum" kavramini
çok net bir şekilde tanimlamakta olup "Mausoleum" sözcügünün
aslinin Türkçe dil oldugunu kesinlikle göstermektedir.
Aşagida bu ünlü "ÖLÜ OGUZ EVI"ni ve "ULU
OGUZ EVI" ni gösteren bir model görülmektedir.
Belli ki eski Türk dünyasinin dünyaya verdigi bu "MEN
ÖLÜ OGUZ EVI" anlamli Türkçe
söz, MAOSOLEUM şeklinde
tanitilmiş ve eski "Greek" medeniyetine ve diline ait bir kavram ve sözcük imiş
gibi dünyaya satilmiştir. Bu sinsice yapilan dil hirsizliginda hem bu kavram ve
hem de onu tanimlayan Türkçe söz Türkçeden kaçirilmiş ve Tur/Türk/Oguz
dünyasindan uzaklaştirilmiştir. Bu medeniyet hirsizlama olayi o kadar etkendir
ki ne Türkün ve ne de Türkçenin adi bile zikredilmemektedir. Gerçekte eski
dünyanin Tur/Türk/Oguz toplumlari, medeniyetleri ve de dilleri "Helenleştirilmiş"
ve ayni zamanda tarihten silinmiştir.
Bu şekilde, yine Anadolunun Tur/Türk/Oguz
dünyasinda yetişmiş ULU
OGUZ ERLERI adina dikili bir
ayri örnek abide de Ulu Önder ATATTÜRK içinTürk ulusu tarafindan yapilmiş
Ankaradaki görkemli ANIT
KABIR binasidir. Bir başka
muhteşem "Men-ölü-Oguz-evi" de
Türk dünyasinin Hindistanda yarattigi"Tac Mahal" abidesidir.
Eski Tur/Türk/Oguz (Turan) dünyasina ait daha pek çok anit kabirler
zikredilebilir.
ARTEMISIA
(353-351 B. C.) ADI HAKKINDA
[http://en.wikipedia.org/wiki/Artemisia_II_of_Caria]
ARTEMISIA ünlü kral "MILASLI
OGUZ" (MAUSSWLLOS) un eşi ve "kizkardesi"
olarak eski Grek yazarlar tarafindan bildiriliyor. Kiral öldükten sonra
kocasinin yerine geçmiş ve "KOR ÖYÜ"nün (KARYA'nin) Kiraliçesi olarak iki sene
hükümranlik yapmiş. Kocasinin adina
dünyanin yedi harika yapitindan biri diye bilinen ünlü anitini yaptirmiş.
Şimdiye kadar "mausoleum"
(Greekce "μαυσωλεῖον"),
yani "mausuuleion"
şeklinde bilinen bu anitin adinin Türkçe kaynakli "MEN
ÖLÜ OGUZ EVI" ve "MEN ULU OGUZ EVI" oldugunu
yukarida belirtmiştim. Şimdi ARTEMISIA adina
bakalim.
Batililarça Rumlara atfedilen bu eski tanriçe (tanri-eçe) ARTEMISIA aslinda
Türkçe bir ad olup Anadolunun oldum olasi Tur/Türk/Oguz olan insanina ait bir
tanimlamadir ve ARTEMIZ adindan
gelir. ARTEMIZ adi Türkçe
"AR" ve"TEMIZ" sözcüklerinden yapilmiş bir ad olup Tur/Türk/Oguz
kadinina ait "temiz
ahlakinin, üstün ANALIK duygularinin ve ERDEM oluşunun" kişiselleştirilmiş
efsanevi adidir. Bu efsanevi tanri-eçe ARTEMIZ Türk
kadinin eşsiz ar, haya terbiyesinin abideleştirilmiş timsalidir. Dikkat
edilmelidir ki ARTEMIZ adi
ayrica içinde Türkçe ERDEMIZ
(faziletliyiz) sözünü taşir.
Böylece, hiç bir kuşku götürmeyecek biçimde gerek ARTEMIZ ve
gerekse ARTEMISIA öz
Türkçe bir söz olup büyük olasilikla M. Ö. birinci-bin-yilda oldugu gibi kökü
ondan da derinlere giden bir Türkçe sözdür. Bu da gerek KARYALILARIN
(KOR ÖYLÜLERIN) ve gerekse
onlara soydaş olan Anadolulu Frigya,
Lidya, Turöy (Troy) ve
digerlerinin de Türkçe konuşan toplumlar oldugunun isbatidir. Artemisia adinin
Greeklerce hirsizlanmasindan gayri Greeklerle hiç bir ilgisi yoktur. Adin
Greeklere ve Greek efsanelerine ait oldugu iddiasi ise tümüyle yalan bir
iddiadir.
Artemiz adinin
Latince adi DIANA şeklinde
verilir. Latince DIANA adi
Türkçe "ANADI"
(ANNEDI) sözünden yapilmiş bir
addir. Böylece Roman çingeneleri de bu Türkçe sözden DIANA adini yapmişlardir.
Bu haliyle tanriçe Artemiz Tur/Türk/Oguz insaninin ANAsini ve de onun ANALIK
vasiflarini da temsil eder. O sebepledir ki kendisini "çocuk
dogumu ile ilgilenen bir tanri-eçe" olarak
tanimlarlar. Türkçe "EÇE" sözü ailenin en
büyügü olan ANA ve APA'ya (babaya) verilen bir addir.
Eski "Greek" efsanelerinde ARTEMIZ ile APOLLO kardeştirler
ve analari LETO ve
babalari ise ZEUS olarak
bildiriliyor. Bu iki ad da Türkçeden kirilarak yapilmiş adlardir. Şöyle ki LETO sözcügü "TEL-O" şeklinde
incelendiginde Türkçe "DIL O" (dil;
konuşma o) sözüdür ve ZEUS ise
"Z-EUS" şeklinde "Türkçe "aZ--AUZ"
(Eşsiz AGUZ) ve "SEUZ"
şeklinde Türkçe "SÖZ" adlarinin
efsaneleştirilmiş ve kişiselleştirilmiş şekilleridir. Böylece Artemiz ileApollonun ana
babasi Türkçe DIL ve AGUZdur.
Bilindigi üzere bütün sözcüklerin anasi ve babasi AGUZ ve aguzdaki DILdir. Zira
bütün sözcükler AGUZ ve DIL araciligi ile türetilir. Grekler Türkçenin bu
zenginliklerini hirsizlayarak kendilerine mal etmişlerdir. Kendileri gibi olan
diger Aryan akrabalari da Grekleri desteklemiştir. Böylece dünya kandirilimiş
ve yalanlarla donatilmiştir.
Efsanelerde Artemiz "AY" tanriçesidir ve Apollo ise "Güneş" tanrisidir. Böylece,
bir anlamda efsanevi olarak Ay ve Güneşi temsil ederler ki bu sebeple ikizdirler
ve kardeştirler.
Kaynaklarda ARTEMISIA "MILASLI
OGUZ" un "eşi"
ve "kizkardeşi" oldugu bildiriliyor. Bu
yakişttirma, Anadolunun eski Turan dünyasina
karşi Greklerce uydurulan bir "karalama"
oyunudur diye düşünüyorum.
Burada belirtmekte fayda vardir ki "YUNAN" ve "GREEK" (RUM) ayni
soydan toplumlar degildirler. YUNANLAR Rumlaştirilmiş AYHANLARDIR (IONLAR) ve
böylece hem Türklerden ve hem de Türklükten koparilmiş eski Türklerdir. RUMLAR
(Greek) eski çaglarin gezginci çingeneleri idiler (Garaçilar, Graecian).
Kendilerine ait bir medeniyetleri olmamiştir. En önde gelen yetenekleri Türk
dünyasinin dilini ve medeniyetini hirsizlamak ve onlari tahrip ettikten sonra
onlardan ögrendiklerini yeni bir kaliba sokarak kendilerine yeni bir dil ve yeni
bir medeniyet yapmak olmuştur. Tarihte dilleri dahil her şeylerini Türk
dünyasindan çalmişlardir.
IDRIEUS
(351- 344 B.C.) ADI HAKKINDA
http://en.wikipedia.org/wiki/Idrieus
IDRIEUS Karia
kirali Hecatomnus'un
ikinci oglu olarak veriliyor.
IDRIEUS adi harf-be-harf "EU-IDRIS"şeklinde
deşifre edilip incelendiginde, adin Türkçe ""EYÜ
IDRIS" (IYI
IDRIS) anlamli ünvan adindan
yapilmiş oldugu görülüyor. IDRIS adi
Türkçe olan bir addir. Grekçe "EU" sözcügü
Türkçe "EYÜ"
(IYI) sözcügünün dagiştirilmiş
halidir. Böylece bu kiralin adi da Türkçedir ki M. Ö. birinci bin yilda
Anadoluda Türkçe dilli ve Türkçe adli Tur/Türk/Oguz insaninin yaşadiginin başka
bir ispatidir.
http://en.wikipedia.org/wiki/Ada_of_Caria
ADA bir
Karya (Kor-öyü) kiraliçesinin adidir ve Türkçe "EDA"
kadin adinin ilk hali olsa gerek. Her haliyle Tur/Türk/Oguz olan bir ailenin
kizina verdigi Türkçe bir addir.
KIRAL PIXODARUS (340-335 B. C.) ADI HAKKINDA
http://en.wikipedia.org/wiki/Pixodarus_of_Caria
a) PIXWDAROS (PIKSUUDAROS) adi
harf-be-harf "PIR-U-DAS-OKUS" şeklinde
yeniden dizildiginde, adin aslinin Türkçe "BIR-O
ATAŞ OGUZ"oldugunu görüyoruz. Bu tanimlama ile Tanri
vasiflarini ünvaninda alarak kiral kendisini tanrilaştiriyor.
b) PIXWDAROS (PIKSUUDAROS) adi
harf-be-harf "KOR-ISU-PASDU" şeklinde
yeniden dizildiginde, adin aslinin Türkçe
"KOR-IŞU-BAŞDU"oldugunu
görüyoruz. Bu tanimlama ile kiral
kendisini "KOR
ISHU BAŞ" yani "bir
güneş baş" olarak tanimliyor.
c) PIXWDAROS (PIKSUUDAROS) adi
harf-be-harf "O-KURUS-PASDI" şeklinde
yeniden dizildiginde, adin aslinin Türkçe "O
KURUŞ BAŞDI"oldugunu
görüyoruz. Bu tanimlama ile kendisinin kiral oldugunu ve başinin da ""KURUŞ"
para üzerine işlenen baş oldugunu söylüyor.
d) PIXWDAROS (PIKSUUDAROS) adi
harf-be-harf "KOR-UI-PASSDU" şeklinde
yeniden dizildiginde Adin aslinin Türkçe "KOR-ÖYÜ
BAŞIDI"oldugunu görüyoruz. Bu
tanimlama ile kiral kendisinin "KOR
ÖYÜNÜN" (KOR EVInin) başi (kirali)
oldugunu söylüyor. Böylece bu ad içinde de, sözde Greek "CARIA"
adinin aslinin Türkçe "KOR
EVI" (KOR ÖYÜ) sözü oldugu
gerçegi de gün işigina çikiyor.
Burada "ilk
büyük Greek tarihcisi" diye
bilinen tarihci HERODOTUS adina da dokunmak istiyorum. Bu adin Latince şekli HERODOTUSI şeklinde
veriliyor, [Cassell's Compact Latin-English, English-Latin dictionary, 1962, s.
114].
HERODOTUSI adi
harf-be-harf "TORIHSEDU-O" şeklinde
deşifre edilip incelendiginde adin Türkçe "TARIHCIDU
O" şeklinde meslek tanimlayan
bir sözden yapilmiş oldugu görülüyor.
Bu anlam çakişmasi bir tesadüf neticesi olamaz!
Ayrica HERODOTUSI adi
harf-be-harf "TUR-ISHEDO-O" şeklinde
deşifre edilip incelendiginde adin Türkçe "TUR
IŞIDU O" şeklinde bir "Tur
işigi", "Tur aydinlaticisi" oldugu
söyleniyor.
Bu durum karşisinda "HERODOTUS" adli kişinin gerçekten bir "Greek" tarihcisi mi
yoksa Tur/Türk/Oguz dünyasindan kaçirilmiş bir "TUR" tarihcisi mi oldugu sorusu
ister istemez aklimizi kariştiriyor. Bu konu da üzerinde ciddi bir şekilde
durulmasi gereken bir konudur.
Bütün bu açiklamalarin işiginda güvence ile söylenebilirki M. Ö. birinci bin
yilda güneybati Anadoluda yaşayan sözde Greekce "Caria"
diye bilinen, "KARIYA" yahut "KARYA" şeklinde günümüz Türkçesine aktarilan
devlet ve onun halki özbeöz Tur/Türk/Oguz ulusu idiler. Karyalilarin çok yaygin
bir şekilde Greklerin etkisi altinda kaldiklari bildirilmektedir. Bu etkiyi
bilhassa yerli halklarin dillerinin ve adlarinin degiştirilmesinde görüyoruz.
Bununla beraber, yerli halkin öz Tur/Türk/Oguz kimliklerinde ve eski Turan dini
inanişlarinda israrla devam ettikleri de ünvan olarak kendilerine verdikleri
adlardan anlaşiliyor ve gün işigina çikiyor. Anadolunun, bilhassa Büyük
Iskenderin Anadoluyu fethinden sonra, tamamen HELENLEŞTIRILDIGI ve yerli
dillerin yok edildigi (söndürüldügü) de kaynaklarda verilmektedir. Böylece
görülüyor ki kendini "Aryan" bilen gezginci Rum'un (Greek) hayat felsefesi eline
geçirdigi tüm Tur/Türk/Oguz ülkelerini ve toplumlarini en kisa zamanda tahrip
edip, yerine Helenleştirilmiş bir toplum ve kültür yerleştirmek olmuştur. YUNAN
diye adlandirdigimiz sözde "Greek" halki aslinda "Helenleştirilmiş" Pelasgianlar
yani SAKA Türkleridir.
Eski çaglarin Anadolusundaki medeniyetlerin çogunun gerçek sahiblerinin Tur/Türk/Oguz
halklari oldugu, inkar edilmesine ragmen,
bir gerçektir. Anadoluda Rum ve Roman medeniyetlerine aitmiş gibi gösterilen
medeniyet kalintilari ise, bu gruplarin yiktiklari Tur/Türk/Oguz
medeniyetlerinin üstüne, yine ayni medeniyetten ögrendiklerini yeni bir biçime
sokarak koyduklari medeniyet kalintilaridir. Dogal olarak Anadoluda fiziksel
olarak görülen eski medeniyet kalintilari yikilanlarin görüntüleri olmayip,
yikilanlarin üstüne sonradan konulanlarin görüntüsüdürler!
Türklerin Anadoluya ilk defa 1071 de geldigi tanimlamasi ise uyduruk bir
safsatadir. Bu görüş, en az onbin seneden beri Tur/Türk/Oguz
insanina anayurt olmuş Anadoludan
Türk milletini koparmak için uydurulmuş bir yalandir!
Polat Kaya
02/07/2009